Kültür-Sanat / Kitap-Edebiyat

Fetih Cemiyeti Mehmet Nuri Yardım

Türkiye'de ilme, sanata, kültüre hizmet eden vakıf, dernek ve cemiyetler vardır. Onlardan biri de İstanbul'un Fethi'nin 500. Yıldönümü münasebetiyle kurulan ve 75. Yaş'ını idrak eden İstanbul Fetih Cemiyeti'dir. Beyazıt Çarşıkapı'da Yeniçeriler Caddesi üzerinde bulunan Kara Mustafa Paşa Medresesi'nde hizmet veren veriyor, Osmanlı devrinde İkinci

Mehmet Nuri Yardım

Edebiyatımızın bende iz bırakan hukukçuları...

İsmet Kemal savcı olarak Osmancık'tan Kızılcaham'a geldiğinde, artık '63 yılıdır, Mübeccel İzmirli ile birlikte Otağ dergisini çıkarmaya başlamıştı, babamın ve İsmet Kemal amcamın kasabada ilk işleriyse bir sanat ve folklor şenliği düzenlemek olur. Bu şenliğe de edebiyatımızın sağcı ve solcu olarak bilinen en şöhretli isimlerini çağırıyorlar.Kızılcahamam'ın

Taner Ay

Tavuk sesinden beste üretmek

Kafeste doğan kuşlar için gökyüzü neyi anlatır Uçmayı unutanların kanat küçülmesinden kim sorumludur Kimler, kimler göğü küçültüp kafesin hizasına indirgemiştir ki Tüylerimizi ağırlaştıranlar, bize ince yelleri yasaklayanlar kimlerdir Kimler, kimler özgürlük aşığı kuşları alıp o metallerin gerisine koymuştur ki Kaderimize hükmedenler kimlerdir Mutluluğumuzu çalanlar, onun yerine el çabukluğuyla

Prof. Dr. İsmet Emre

Türkiye bugününü üç lidere borçlu

Türkiye bugününüüç lidere borçlu İDRİS GÜNAYDIN Bugüne gelmemize sebep olan önce Allah'tır. Ona hamd ve şükürler olsun. Sonra da ağzına içki koymayan üç lider: Özal, Erbakan, Erdoğan… Eğer onlar Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Türkiye'yi yönetse idiler; bugün Türkiye, Japonya ve Almanya'yı ya yakalamış ya da sollamış olurdu.

İdris Günaydın

Savaşın göbeğinde bir fotoğraf makinesi: Coşkun Aral

Kronik Kitap, "İmkânsız Coğrafyalar" ile modern savaş fotoğrafçılığının önemli isimlerinden Coşkun Aral'ın tanıklıklarını okurlarla buluşturuyor.1970'lerde gazeteciliğe adım atan Aral, Lübnan'dan Afganistan'a, İran'dan Kuzey İrlanda'ya uzanan çatışma bölgelerinde gerçeğin peşine düşen bir muhabir olarak dünya basınının dikkatini çekti.

Sayım Çınar

Kapitalizmin ruhu: Mokyr, Ülgener ve biz - II

Teknolojik ilerleme, kurumlar ve coğrafya kadar, bir toplumun "ruh iklimi" de önemlidir. Geçen yazıda Joel Mokyr ile Sabri Ülgener'in fikirlerini ele aldık, bu yazıda ise Douglas North ve Daron Acemoğlu'nun görüşlerini de ekleyerek kendi görüşlerimi ve sentezimi açıklayacağım. Ruh İklimi nedir1.GİRİŞ: DOUGLAS NORTH VE ESERLERİ: KURUMLARIN ÖNEMİ VE TANIMI

Prof. Dr. D. Murat Demiröz

"Bu ülkeye nasıl faydalı olacağız"

İstanbul Vakfı'nın çıkardığı "İlham Veren Adımlar: 40 Yazardan 40 İlham Veren Kadın Hikâyesi" kitabını merakla okuyorum. Prof. Dr. Nermin Abadan Unat'ın hayranı olduğum için Nebil Özgentürk'ün kaleme aldığı bölümden bazı satırları paylaşmak istedim sizinle. Bugünün insanıyla geçmişin idealistleri arasındaki farkı o kadar iyi anlatıyor ki.

İpek Özbey-Korkusuz

Kitap Molası 60; Bir Gün Elbet

Yaz aylarının yemyeşil tabiat örtüsü üzerine kümelenmiş çiçekleri, tarihî ve turistlik gezileri, güneşin en cömert yüzünü deniz ve kumla buluşturduğu tadına doyulmaz seyirleri yanında kitaplara tutunabilmek yüksek bir iradeyi gerektirir ve bu irade kudreti güzeldir. Kışın kitap okumak ise sıcak kahve dumanı eşliğinde bir battaniyeye sarılırcasına kendiliğinden gelişen bir eylemdir. Yağmuru,

Nuray Alper

Ümitsizlik tehlikesi

H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİKBediüzzaman Said Nursî Hazretleri, âlem-i İslâm'ın maddî-manevî geri kalmışlığının sebeplerinden olan hastalıkları Hutbe-i Şamiye eserinde sıralar. Bu hastalıkların ilk sırasında ise ümitsizliğin bulunduğunu belirtir. (1) Dolayısıyla ümitsizlik hissi, üzerinde ciddiyetle durulması ve bir hastalık olarak ele alınması gereken kritik bir durum. ünkü ümitsizlik

H. Muharrem Okur

Depresyondayken salça nasıl yapılır

Mutlu ve huzurlu bir yaşamın köyde olduğuna inanan, şehirdeki evi barkı kapatıp köye yerleşen ne çok insana şahit olduk, değil mi Bir köye, mümkünse bir Ege köyüne gidip domates, biber ekip, ekmeğini yaparak mesut olacaklardı. Şehir hayatının insanı depresyona sokan geriliminden kurtulacaklardı. Sosyal medyadan da paylaştılar yeni yaşam pratiklerini. Peki şimdi ne yapıyorlar Niye biz köyde

Filiz Aygündüz

Sosyal pil, mânevi pil - CEM SANCAR let baseAssetSrv = { uri:...

İnsan derin düşündükçe sosyal pili azalır, mânevi pili yükselir. Çevresi küçülür, içi genişler. Çünkü insanın olgunlaşma, olma, yanma, pişme yolu bir tür piramide benzer. İlk basamak nispeten kolay ama basamakları çıktıkça insan zorlanır. Önce bir kalabalık içindesinizdir, sonra etraf tenhalaşır. Piramit'in tepesine çıkmak için nefes gerek, sabır, metânet gerek. Çoğu

Cem Sancar

La Zona: Yasak bölge / Sen olsan ne yapardın

Mexico City'de, yüksek duvarlar, tel örgüler ve kameralarla çevrilmiş bir site. Kameralardan birisi arızalanınca üç fakir genç, hırsızlık yapmak için sitenin tel örgülerini aşarlar. Site sakinleri, güvenliklerini tehdit eden bu gençler için kendi adâletlerini, kendi kânûnlarını uygulamak adına site içinde sürek avına çıkarlar.2007 yapımı La Zona (Yasak Bölge) filminin

Kerime Yıldız

Yorgun zamanlar matinesi

Mektubuma başlarken... diye başlayan mektuplar; öldü.Bir samimiyet, bir ihlas, bir mahremiyet vardı o beyaz zarflarda. Bayram tebrik kartlarında... Bir içimiz vardı. Bir içim su gibi dostluklarımız... Sonra masum, çevirmeli telefonlar... Az katlı evler... Birdenbire yıkıldı yüzlerce yılın birikimleri.

Ali Hakkoymaz

Hüzün çağının felaketi

Hüzün çağının felaketi AHMET CAN KARAHASANOĞLU Tolstoy mutsuzluğu tek cümlede özetlemişti: "İnsan, başkalarının gözünde iyi görünmek için kendinden ödün verir; işte mutsuzluğun kaynağı buradadır." Olgunlaşmamış insan fıtratı işte böyle muazzam bir ifadeyle özetlenir.

Ahmet Can Karahasanoğlu

Yurtseverlik ya da uşaklık

"Barut dolu silahlarıyla geldiler/ Ateş buyruğu verdiler acımadan/ Şarkı söyleyen bir halkla karşılaştılar/ Sevgiyle ve görev aşkıyla birleşmiş bir halk..." Pablo Neruda, bu dizelerle başladığı "Düşmanlar" adlı şiirinde, emperyalist saldırganlığa karşı halkların direnme gücünü selamlıyor. "Biz halkız

Öner Yağcı

Geçmişi güncel kılmak

Can Yayınları Sait Faik Abasıyanık'ın öykü kitaplarını yeniden yayımlamaya başladı. Köy Enstitüsünde okurken onun dergilerde çıkan öyküleriyle yazın dünyasına girdiğimi anımsıyorum. O öykülerden öyle etkilenmiş olmalıyım ki öğretmen olduktan sonra da öğrencilerime onun öykülerini önerdim. Bendeki bu köklü alışkanlığın temelinde Sait Faik'in anlatı rahatlığının etkisi olmalı.

Adnan Binyazar

Özcan Ünlü'nün Otuzüç Mesel'i üzerine

Otuz üç rakamı size neyi çağrıştırıyor diye bir soru sorsam pek çoğunuz tesbihat dersiniz değil mi Bendeki çağrı da bu yönde… Namaz sonrası otuz üçer kere çektiğimiz "Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekber" zikirleri. Özcan Ünlü'nün "Otuzüç Mesel" ismini verdiği ve ilk baskısı 2017 yılında yapılan şiir kitabının ikinci baskısı bu yıl Şubat ayında

Halit Yıldırım

Şehre Dair Düşünceler/Şehir Kültürdür, Kültür ise Medeniyettir.

İnsanoğlunun, içine doğduğu tabiatı hiç değiştirmeden, onun bir parçası olarak yaşama şansı yoktur. Barınma, beslenme ve korunma gibi temel ihtiyaçların çoğu tabiatın yardımıyla ve tabiatın imkânlarından yararlanılarak giderilerek karşılanır. Bu durum aynı zamanda, tabiatın olumsuzluklarını gidermeye ve çevreyi değiştirmeye yönelik mücadele kültürüne de ortaya çıkarır. Kültürel bir çevre oluşturma

İsmail Bingöl

Kitap Fuarında Kalan Bir Hatıra

Kitap fuarları; kitap okurlarının, kitap severlerinin yazar, yayıncı hatta matbaacı ve grafiker gibi yayıncılık sektörünün tüm paydaşlarının buluşma noktasıdır diyebiliriz. Okurlar; yazarlarla doğrudan iletişime geçebilir, panel ve söyleşilere katılabilir, yayıncılarla sohbet edebilirler. Yayınevleri, fuar süresince belirli kitapları, paketleri veya geniş bir ürün yelpazesini

Eyyüp Azlal

Bir sıla yolculuğu

Güneş, dağların ardından yeni yeni gösteriyordu kendini. Sabah serinliği geçmemişti henüz.Ana caddeden sokağa girdiğinde, derin bir sessizlik hissediliyordu. Anlaşılan kimse uyanmamış dedi içinden. Şeref Amca bahçesini, çiçeklerini sulamaya çıkmamış. Dilek, keçi çiftliğine gitmemiş. Evde olsa o da uyuyor olurdu muhtemelen. Neyse ki biraz sonra kavuşacaktı evine. Bir yanda memleketini özleyip

Havva Küçük Konur

Bâbıâli'de kitap kokulu bir sokak

"Ahmet Cemil daima aceleci ve telaşlı yürüyüşüyle, adeta koşarak Babıâli Caddesi'nin kenarından çıkarken şu kitapçı dükkânları, cam kapıların aralarından fark edilen şu kütüphane müdavimleri, bu matbaalar, sabahtan akşama kadar fikir sanat hareketlerinin biricik yatağı olan şu cadde bir gün olacak ki onun büyüsü altına girmiş olacak. Şimdi birkaç eski okul arkadaşıyla sekiz – on kalem

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Bir hayalimiz var

Neyin uğrunda tükettik ömrümüzü En son neyin hayalini kurduk Borcumuzun biteceği günün hayali mi Evlatlarımızın, aydınlık geleceğinin hayalini mi Bir evin, son model bir arabanın hayali mi Sorular uzayıp gider. Hayaller kurulmaya devam eder. Herkesin bir hayali vardır. Kimisinin hayatın bir yerine tutunmak zorunda olduğu hayalleri, kiminin kendisi için istediğini kardeşi için de istediği hayalleri…

Burak Tekiner

Kalbe düşen hikmetler ya da gönül penceresinden münacat

Bazı sözler vardır; çağları aşar, dillerden çok kalplerde yankılanır. Hele ki bu sözler bir gönül erinden, bir hak dostundan dökülmüşse, zamanın ötesinde bir anlam taşır. Hazreti Sezâî'nin mektuplarından süzülen nasihatler de böylesi bir derinliğe sahiptir. Onun sözleri, sadece bir çağın değil, her devrin dertlerine merhem olur; gönül penceresinden bakınca, ruhun en mahrem köşelerine işler.

Mehmet Biten

Siyasî tövbe

"…kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menbaı var: Biri mütekellim, biri muhatap, biri maksat, biri makamdır. Ediplerin, yanlış olarak yalnız makam gösterdikleri gibi değildir. Öyle ise, sözde kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş, ne makamda söylemiş ise bak. Yalnız söze bakıp durma."25.SözCMK md.58–5726 SK. md.3 ile yürürlüğe giren "gizli

Nahit Topaloğlu

Ömer Erinç Şiiri

Şiir şairin gördüğü gerçekten meydana gelir. Şairin duyuş, düşünüş ve algılayışıyla yaşadığı ya da yaşanabilir olan doğrudan gördüğü gerçekten. Gerçek, hayatla şairin duyumsadığı arasındaki özgür durumdan şairin özgün bir şekilde yarattığı dünyadır. Şair yaşadığı ya da yaşananı kendi dünyasından geçirerek tekrar yaşanabilecek somutlukta ortaya koyar.

Cafer Keklikçi

Zincirlerini Kalbinde Taşıyanlar!

Dünün köleleri, karanlık sabahların alacakaranlığında zincirlerin uğuldayan sesiyle uyanır, acımasız kırbaçların vuruşları altında şekillenirlerdi. Hayat, efendilerinin cömertliğine (!) bağlıydı, her nefes bir ödül ya da bir ceza kadar uzak ve belirsizdi. Direnmek, kaçış umutlarından daha çok ölüme teslim olmaktı; bedenleri yalnızca

Fatih Yüksektepe

İmtihan ve mükafat

Mutluluklar, sevinçler, hayaller ve gülümsemeler bizim için olduğu gibi üzüntüler, kederler, sıkıntılar ve öfkeler de bizim içindir. Her zaman gülüp her zaman ağlayamayız.Artısıyla, eksisiyle, üzüntüsüyle mutluluğu ile bu hayatı yaşamak zorundayız. Hayat bizim için hem inişli hem de çıkışlıdır.Aldığımız bir haber bizi oldukça mutlu edebilir, bazen de çokça üzebilir. Bu bazen

Ayşenur Sertçelik

İstanbul Üniversitesi'ndeki mescit nasıl açıldı ve kim kapattı

Meşhur ilahiyatçı hocalarımızın hemen hepsinin hatıralarını okudum ve çok istifade ettim. Bugünlerde de Yusuf Ziya Kavakçı hocamızın "Göçüp Giderken" adıyla neşredilen hatıralarını bitirdim. Nehir söyleşi şeklinde hazırlanan eserin muhtevasını Dr. Müjdat Uluçam Bey'in soruları ve Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı hocanın bunlara verdiği cevaplar teşkil ediyor. Belirtmek gerekir ki, bu usul, bu minval üzere kaleme alınan kitapların okunmasını biraz daha kolaylaştırıyor.

Dursun Gürlek

Artık hiçbir şey

Zamanı ölçmek, saymak, bölmek ne zor iş. Masalarda, duvarlarda, ekranlarda çeşit çeşit bunca takvim. Cepte, duvarda, meydanda bunca saat. Hepsi ne içinBazen yan yana duran iki kişi, başka mevsimleri bölüşür. İnsan bir gün kendi miladını bulur. Herkesin takviminde başka bir isim durur."Sen gittin, tarih bitti, milat neyi açıklayabilir" demişti Mevlana İdris. Koca bir takvim aniden biter bazen.

Enes Batman