Kültür-Sanat / Kitap-Edebiyat

Silivri'nin bekleme odasında 4 saat

Salı akşamı Adana Büyükşehir Belediyesi'nin tutuklu başkanı Zeydan Karalar'ın eşi Nuray Karalar konuğum olacak. Nuray Hanım, ilk kez ekrana çıkacak ve bu süreçte yaşadıklarını, insani bir yerden anlatacak. Hukuki meseleleri hukukçularla konuşuyoruz. İnsani tarafını, tutukluların eşleriyle. Dilek İmamoğlu'yla, Neptün ve Defne Soyer ile, şimdi de Nuray Karalar ile...

İpek Özbey-Korkusuz

Japonya nasıl başardı Modernleşirken kapitalistleşebilmek

Ne oldu da Rusya ve Türkiye'nin aksine Japonya modernleşirken kapitalistleşebildi Zihniyet, kurumlar, coğrafya, şehirler ve deniz ticareti ile zamanlama çerçevesinde anlattım.Öncelikle bütün okuyucularımın Yeni Yılını kutlarım. Allah'tan Yeni Yıl'da hepimize sağlık, huzur ve bol kazanç vermesini niyaz ederim.1.GİRİŞ

Prof. Dr. D. Murat Demiröz

Fransa'dan Konya'ya uzanan yolculuk

.◊ 2025'in son günlerinde Fransa'nın Audincourt kentinde yeni sevinçler yaşadım. Sanat ve Yaratıcılık Akademisi'nin küratörü Sedat Özer ve Audincourt Belediye Başkanı Martial Bourquin'le tanışma fırsatı buldum. Buradaki sanat galerileri hem Türk hem de Fransız sanat çevrelerinde takip ediliyor. Bunu görünce etkilendim.◊ "Ölü Yaprak Vuruşu"

Sayım Çınar

İyiliğin bağlı duran ellerini çözmek

İyiliğin bağlı duranellerini çözmek İDRİS GÜNAYDIN Yaşadığımız dünyada hep karamsar olacak değiliz. İyiliğin bağlı ellerini çözen, serbest bırakanlar da var. Buna misal üç olay anlatacağım. İkisini geçen hafta 19 Aralık

İdris Günaydın

2025 Yılında Kültür Sanat Bereketi

Sonuna yaklaştığımız 2025 yılı, kültür sanat faaliyetleri bakımından bereketli geçti. Kurumlarımız muhtelif çalışmalarıyla göz doldurdu. 2025 yılının sonuna yaklaşıyoruz. Genelde sene sonlarında farklı alanlarda değerlendirmeler yapılır, bir bakıma yılın bilançosu çıkarılır. Aslında herkes kendi şahsi ve hususi hayatını da gözden geçirebilir,

Mehmet Nuri Yardım

Bir Molla Lütfi vardı

Daha önce bir kitap hakkında böylesi bir yazı yazdım mı hatırlamıyorum.Ama bu kitap beni derinden etkiledi. Belki şimdi de maruz kaldığımız algı yönetiminin nasıl yapıldığını anlattığından, belki toplu linç furyasıyla, belki de başka şeyler... Bilmiyorum işte. Bir şekilde içine çekti kitap beni. İskender Pala'nın İtiraf adlı romanından bahsediyorum. Sıkı İskender Pala okuyucuları bilirler ki, yazar geniş ve büyük bir tarih arşivine sahiptir.

Havva Küçük Konur

Namık Kemal ve M.Akif'in Hürriyet Algısı

Mehmet Akif'in Hürriyet şiirini okurken Namık Kemal'in Hürriyet Kasidesi şiiri aklıma geldi. Demek ki "hürriyet" kavramı Tanzimat döneminde Osmanlı Devletinin sonlarına doğru aydınlarımız üzerinde tesirli oldu. Bu kavram daha doğrusu Fransız İhtilali sonucunda yayılan fikir akımlarından etkilenmiştir. Hürriyet kavramı devamında milliyetçiliği getirir. "Hürriyet"

Eyyüp Azlal

2026 teyzem gibi gelsin

Üç gün sonra yeni yılla buluşuyoruz. Acaba valizinde neler getiriyor Çocukluğumda, Almanya'da yaşayan Aysel teyzem, tatillerde İstanbul'a gelir, hoş geldin /hoş bulduk faslından sonra valizini açıp hediyelerimizi çıkarırdı. Lepiska saçlı bebekler, rengârenk kâğıtlara sarılı çikolatalar, o zamanlar Türkiye'de olmayan pek bayıldığım jelibonlar, resimli kitaplar. O kadar mutlu olurdum

Filiz Aygündüz

Kitap delileri

Yıllar evvel Beşir Ayvazoğlu yazmıştı. Kitapseverler çeşit çeşitmiş. Muhibbân-ı kütüb, "tetebbu ve tahassus", yâni incelemek ve ihtisas sâhibi olmak için kitap edinirlermiş. Mecânîn-i kütüb ise sâdece toplar ve sâhip olmanın hazzını yaşarlarmış. Kitap deliliği, çok ileri noktalara varabilen bir hastalıkmış. Astre adında bir kont, okuma yazma bilmediği hâlde elli iki bin beş yüz kitap

Kerime Yıldız

Anneannemin dini - CEM SANCAR let baseAssetSrv = { uri: 'https://isbh.tmgrup.com.tr/sbh/site/v4',ver:'v=22027'...

Anneannem Giritli bir öksüz çocuk. Mora Geylâni Dergâhının başındaki Tevhide Molla onu evlatlık almış. Orada büyümüş. Sonra Sorbonne'daki hukuk tahsilini yarım bırakarak dergâha dönen dedem ile evlenmiş. Ardından Balkan Ayaklanması denen büyük Müslüman katliamı başlayınca Osmanlı donanması tarafından İzmir'e kaçırılmışlar... ***

Cem Sancar

Çılgınların altın zinciri

Âkif'i seviyorsak; hürriyeti de seveceğiz.Bu işin aması, fakatı olmaz. Bizde hamaset; Âkif'te hakikat çığlıkları... Şairin mısralarını konuşmalarımızın süsü niyetine alırsak garbın medeniyeti garpta kalır. Kaldı mı; kaldı. Hakikat peşinde olsaydık şimdiki bu hayalî gündemlerle oyalanmazdık. Hamaset bir müddet sonra yorar ve menzilin kokusunu bile alamadan ömür biter.

Ali Hakkoymaz

Eşikler, gölgeler ve yüzleşmeler

Eşikler, gölgeler ve yüzleşmeler AHMET CAN KARAHASANOĞLU Her şey kapı eşiğinde başlar. İnsan ruhu, eşiğin ne tam içinde ne de tam dışında tekinsiz bir boşluktadır. Bir ayağınız içeride, diğeri dışarıdadır; tıpkı sallanan bir sarkaç gibi iki dünya arasında gidip gelirsiniz. Acıların içinde boğulma arzusu ile

Ahmet Can Karahasanoğlu

Yıl biterken

Doğal olarak önceki yıllardan devredilen sorunlarla girmiştik 2025'e. Özgürlüğün, adaletin, insan haklarının, vicdanın gömüldüğü bir topluma dönüştürülmüştük. Yıllardır süren özgürlük, adalet, hak arayışı; toplumsal muhalefetin bir türlü bütünleşememesi, öncüsünü bulamaması, güven veren politikalar üretememesi nedeniyle insanlarda düş kırklığının, çaresizliğin, umutsuzluğun çöreklenmesine yol açmıştı.

Öner Yağcı

Edebiyatın ressamları derken, veterinerlerini ve polislerini...

Geçen hafta birkaç edebiyatçı ressamdan bahsettim ya, arkadaşlarımdan telefon üstüne telefon geldi, hepsi de Oktay Rifat'ı unuttuğumu söylüyordu. Unutmadım, sadece gazetedeki sayfama aklıma gelen herkesi sığdıramadığım için Oktay Rifat'ı, Mustafa Irgat'ı, Mehmet Güreli'yi, Engin Turgut'u ve Bedri Baykam'ı bu yazıya bıraktım.Elbette benimki Enis Batur'un

Taner Ay

"Sırrın Ardındaki Cevher" üzerine

Malatya denince aklıma Darende, Darende denince de Somuncu Baba gelir. İlk ziyaretimde oranın manevi havası beni o kadar etkilemişti ki anlatamam. Somuncu Baba külliyesi, dağların içinde saklı bir cennet gibiydi adeta. Bu yüzden bu güzel mekânı birkaç kere ziyaret etmişliğim vardır. Hakeza hem Bursa'daki hem de Aksaray'daki Somuncu Baba makamlarını da aynı ilgi, sevgi ile ziyaret ettim.

Halit Yıldırım

Mehmet Akif'i Doğru Anlamak

Geçtiğimiz günlerde, Aksaray Üniversitesi'nin davetlisi olarak "Gelenek ile Modern Arasında Mehmet Akif Ersoy" adlı bir konferans verdim. Konferansın ardından bazı dostlar konuşmanın metnini talep ettiler ancak malumunuz ben ne derslerimde ne de konuşmalarımda metin kullanmıyorum. Herhangi bir hazırlık da yapmıyorum. Hangi konu olursa olsun bizim hazırlığımız yıl boyu okuduğumuz

Prof. Dr. İsmet Emre

Tek vücut gibi olabilmek

H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİKPadişahların, kralların yerini meclislerin aldığı, şahıs endeksli hareketlerin yerine topluluk hareketlerinin güçlendiği, şirketlerin yönetimlerinin patronlardan yönetim kurullarına geçtiği bir çağda Müslümanların birlik ve beraberliklerini sağlamaları da bu gelişmelere ayak uydurmalarına bağlı. abuk silinebilen, vefat edebilen ya da kolayca çürütülebilen bir şahıs

H. Muharrem Okur

Kişi Kendine Benzeyenlerle Yol Alır

Kelimenin şemaili, kalbi, yolculuğu nasıl şekillendirip dönüştürdüğünü fark ettiğimden bu yana güzel, ince, asil, zarif, güler yüzlü kelimelerle yol almaya çalışıyorum. Çağın kötülüklerle kemirilmesine inat, ısrarla tutunduğum bir keşif alanı burası. Çevreme de kelimelerin sadece biçimlendiren değil, öğreten bir içeriğe sahip olduğunu anlatıyorum. Güzeli fark edip seçmek, güzel olanla şekillenmek,

Nuray Alper

Demircili Beldesi'nde dağların doruklarında bir Kütüphane

"Kop Dağında Bir Dükkân" Dağların doruklarında, üç dağın eteğine kurulu olan köyümüzde kışlar çok sert geçerdi. Hatırlıyorum boyuma kadar kar yağar, dedem toprak sıvalı evimizdeki ocak hiç sönmesin diye harman yerine karları yararak, boyum kadar yükseklikte yol açardı. Süt tozu, leblebi, kuru üzüm

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Demircili Beldesi'nde dağların doruklarında bir Kütüphane "Kop...

Dağların doruklarında, üç dağın eteğine kurulu olan köyümüzde kışlar çok sert geçerdi. Hatırlıyorum boyuma kadar kar yağar, dedem toprak sıvalı evimizdeki ocak hiç sönmesin diye harman yerine karları yararak, boyum kadar yükseklikte yol açardı. Süt tozu, leblebi, kuru üzüm dağıtıyorlarmış okulda. Bunları duyunca mı erkenden okula başlamak istemiştim. Önce erkek önlüğü giymiştim,

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Şapka deyip geçmeyin (59)

"Şapka Deyip Geçmeyin" başlığı altında işlediğimiz, "hizmet içi eğitim" mahiyetindeki yazılarımız, hitâma ermek üzere.Diziye başlarken, bazı kardeşlerimiz "Hoca, bu konuda ne yazacak ki bir 'seri' olsun" diye taaccüp etmişlerdi. Sorular, sataşmalar, itirazlar ve serbest çağrışımlarla şumûlünün genişleyeceğini tahmin ediyordum, ama mevzuun bu kadar velûd olacağını düşünmemiştim.

Nahit Topaloğlu

Gazetecilerin Ellerinin Arasındaki Hayatlar

Erzurum Devlet Tiyatrosu salonunda Peter Ustınov"un "Ellerimin Arasındaki Hayat" adlı oyununu seyrediyoruz. Gazetecilerle ilgili noktalar çoğunlukta olan oyun, bir kıza tecavüz ederek öldüren (daha doğrusu, gazetecinin iddiasına göre, kalbindeki rahatsızlıktan ölen) bir gencin idam mahkumiyetini hafifletmek için çabalayan bir gazeteciyle, bundan

İsmail Bingöl

Geçmişi güncel kılmak

Can Yayınları Sait Faik Abasıyanık'ın öykü kitaplarını yeniden yayımlamaya başladı. Köy Enstitüsünde okurken onun dergilerde çıkan öyküleriyle yazın dünyasına girdiğimi anımsıyorum. O öykülerden öyle etkilenmiş olmalıyım ki öğretmen olduktan sonra da öğrencilerime onun öykülerini önerdim. Bendeki bu köklü alışkanlığın temelinde Sait Faik'in anlatı rahatlığının etkisi olmalı.

Adnan Binyazar

Bir hayalimiz var

Neyin uğrunda tükettik ömrümüzü En son neyin hayalini kurduk Borcumuzun biteceği günün hayali mi Evlatlarımızın, aydınlık geleceğinin hayalini mi Bir evin, son model bir arabanın hayali mi Sorular uzayıp gider. Hayaller kurulmaya devam eder. Herkesin bir hayali vardır. Kimisinin hayatın bir yerine tutunmak zorunda olduğu hayalleri, kiminin kendisi için istediğini kardeşi için de istediği hayalleri…

Burak Tekiner

Kalbe düşen hikmetler ya da gönül penceresinden münacat

Bazı sözler vardır; çağları aşar, dillerden çok kalplerde yankılanır. Hele ki bu sözler bir gönül erinden, bir hak dostundan dökülmüşse, zamanın ötesinde bir anlam taşır. Hazreti Sezâî'nin mektuplarından süzülen nasihatler de böylesi bir derinliğe sahiptir. Onun sözleri, sadece bir çağın değil, her devrin dertlerine merhem olur; gönül penceresinden bakınca, ruhun en mahrem köşelerine işler.

Mehmet Biten

Ömer Erinç Şiiri

Şiir şairin gördüğü gerçekten meydana gelir. Şairin duyuş, düşünüş ve algılayışıyla yaşadığı ya da yaşanabilir olan doğrudan gördüğü gerçekten. Gerçek, hayatla şairin duyumsadığı arasındaki özgür durumdan şairin özgün bir şekilde yarattığı dünyadır. Şair yaşadığı ya da yaşananı kendi dünyasından geçirerek tekrar yaşanabilecek somutlukta ortaya koyar.

Cafer Keklikçi

Zincirlerini Kalbinde Taşıyanlar!

Dünün köleleri, karanlık sabahların alacakaranlığında zincirlerin uğuldayan sesiyle uyanır, acımasız kırbaçların vuruşları altında şekillenirlerdi. Hayat, efendilerinin cömertliğine (!) bağlıydı, her nefes bir ödül ya da bir ceza kadar uzak ve belirsizdi. Direnmek, kaçış umutlarından daha çok ölüme teslim olmaktı; bedenleri yalnızca

Fatih Yüksektepe

İmtihan ve mükafat

Mutluluklar, sevinçler, hayaller ve gülümsemeler bizim için olduğu gibi üzüntüler, kederler, sıkıntılar ve öfkeler de bizim içindir. Her zaman gülüp her zaman ağlayamayız.Artısıyla, eksisiyle, üzüntüsüyle mutluluğu ile bu hayatı yaşamak zorundayız. Hayat bizim için hem inişli hem de çıkışlıdır.Aldığımız bir haber bizi oldukça mutlu edebilir, bazen de çokça üzebilir. Bu bazen

Ayşenur Sertçelik

İstanbul Üniversitesi'ndeki mescit nasıl açıldı ve kim kapattı

Meşhur ilahiyatçı hocalarımızın hemen hepsinin hatıralarını okudum ve çok istifade ettim. Bugünlerde de Yusuf Ziya Kavakçı hocamızın "Göçüp Giderken" adıyla neşredilen hatıralarını bitirdim. Nehir söyleşi şeklinde hazırlanan eserin muhtevasını Dr. Müjdat Uluçam Bey'in soruları ve Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı hocanın bunlara verdiği cevaplar teşkil ediyor. Belirtmek gerekir ki, bu usul, bu minval üzere kaleme alınan kitapların okunmasını biraz daha kolaylaştırıyor.

Dursun Gürlek

Artık hiçbir şey

Zamanı ölçmek, saymak, bölmek ne zor iş. Masalarda, duvarlarda, ekranlarda çeşit çeşit bunca takvim. Cepte, duvarda, meydanda bunca saat. Hepsi ne içinBazen yan yana duran iki kişi, başka mevsimleri bölüşür. İnsan bir gün kendi miladını bulur. Herkesin takviminde başka bir isim durur."Sen gittin, tarih bitti, milat neyi açıklayabilir" demişti Mevlana İdris. Koca bir takvim aniden biter bazen.

Enes Batman