Kültür-Sanat / Kitap-Edebiyat

Sudan bahanelerle Sudan'da ne işimiz var

Sudan bahanelerle Sudan'da ne işimiz var İDRİS GÜNAYDIN Bir Kemalist'e, laik'e sorsan böyle der: "Bu Arap politikası da ne ola ki Biz Arapçı mıyızAraplar bizi arkamızdan vurmadı mı ki" Biz tarih boyunca başka milletlerle savaştık. Hristiyan Avrupa ve Rusya

İdris Günaydın

Kısacık Yazılar

Yakınlarımdan, dostlarımdan bazen şu sitemi işitirim "Yazıların güzel, iyi ama çok uzun… Oku oku bitmiyor!" Hâlbuki uzun veya kısa her yazının ne zahmetler sonucu yazıldığını okuyucu bilebilse tarizde bulunmaz. Ama canları sağ olsun. Bir insana -en yakınınız da olsa- zorla yazı okutamazsınız. Sonra bu konuda yazı kursumuza devam eden gençlere durumu sordum. Şöyle dediler: "Hocam

Mehmet Nuri Yardım

Bir sıla yolculuğu

Güneş, dağların ardından yeni yeni gösteriyordu kendini. Sabah serinliği geçmemişti henüz.Ana caddeden sokağa girdiğinde, derin bir sessizlik hissediliyordu. Anlaşılan kimse uyanmamış dedi içinden. Şeref Amca bahçesini, çiçeklerini sulamaya çıkmamış. Dilek, keçi çiftliğine gitmemiş. Evde olsa o da uyuyor olurdu muhtemelen. Neyse ki biraz sonra kavuşacaktı evine. Bir yanda memleketini özleyip

Havva Küçük Konur

Edebiyatçılar medâr-ı mâişet için para da saymıştır...

Şâir, denemeci, romancı diye saymaya başlasam sayfalar tutar, on parmağında beş yüz hüner, elbette Enis Batur'dan bahsediyorum, Enis ağabeyin de bizler gibi bankacılıkla ilgisi sadece şirketin ünvânındaydı, kendisi edebiyat pazarındaki Yapı Kredi'yi marka yapmıştır.Türkiye Tütüncüler Bankası ile Yapı ve Kredi Bankası'nda otuz yıldan fazla çalıştım, ancak bankacı

Taner Ay

Deli deli işler yapan bir Eskişehirli

Hangimiz belediye başkanı deyince onun ismini gururla söylemiyoruz ki... Sadece belediye başkanı mı Hayır... Açık Öğretim sistemini getirerek eğitime müthiş katkıda bulunan, çağdaş bir şehir yaratan, attığı her adımla örnek bir isim. İçinden nehir geçen kentlere bayılırım. Londra, Paris, Budapeşte, St. Petersburg gibi...

İpek Özbey-Korkusuz

Muhammed Işık'ın Plaklardaki Derbeder Kralı Ferdi Tayfur…

Geçtiğimiz hafta sonu, TYB Sakarya Şubesi'nden Fahri Tuna üstadımızın davetiyle Muhammed Işık'ın son kitabı "Plaklardaki Derbeder Kral: Ferdi Tayfur" için düzenlenen imza gününe katılmak üzere Taraklı'nın yolunu tuttuk. Yemyeşil dağların ve ulu ağaçların ortasıdna saklı bir cennete benzeyen ve misafirlerine her mevsim ayrı güzellik sunan Taraklı'ya vardığımızda akşam

Halit Yıldırım

Bir dostluğun anatomisi

İyi yapılmış bir film, gerçekçidir. Dramatik çatışmaya da dayanır. Rahatsız etmeyi de başarır. Geçen hafta izlediğim "Yan Yana" filmi zihnimi özgürleştirdi, soyut dışavurumcu bir dostluğun anatomisini anlamaya çalıştım."Yan Yana" 2011 yapımı "Intouchables" filminin Türkiye uyarlaması. Feyyaz Yiğit ve Haluk Bilginer de başrolleri paylaşıyor, izlemeye değer bir film yapmayı başarmışlar.

Sayım Çınar

Bâbıâli'de kitap kokulu bir sokak

"Ahmet Cemil daima aceleci ve telaşlı yürüyüşüyle, adeta koşarak Babıâli Caddesi'nin kenarından çıkarken şu kitapçı dükkânları, cam kapıların aralarından fark edilen şu kütüphane müdavimleri, bu matbaalar, sabahtan akşama kadar fikir sanat hareketlerinin biricik yatağı olan şu cadde bir gün olacak ki onun büyüsü altına girmiş olacak. Şimdi birkaç eski okul arkadaşıyla sekiz – on kalem

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Yapay zeka çağında sınıflar, sömürü ve orta çağ feodalizmi 2.0...

Yapay zekâ ve robotik, emekçi sınıfı ortadan kaldırmıyor; biçim değiştiriyor. Artı-değerin yanına artı-zamanı, artı-veriyi ve artı-öngörüyü ekleyen yeni bir sömürü rejimi doğuyor. Eğer bu düzen denetlenmezse, karşımıza 'Orta Çağ Feodalizmi 2.0' diyebileceğimiz dijital bir serflik düzeni çıkabilir.Her şeyden önce, bugün hepimiz için özel bir gün: 24 Kasım Öğretmenler

Prof. Dr. D. Murat Demiröz

Yitiksöz Dergisi ve Duran Boz

"Edebiyat şehri" olarak anılan Kahramanmaraş, yakın dönem Türk edebiyat tarihinde önemli bir yere sahip olan "Yedi Güzel Adam" ekolünün doğduğu şehir olarak öne çıkmıştır. Kahramanmaraş'ın bu güçlü edebî çıkışı, Yedi Güzel Adam'ın öncülüğünde başlamış; şehirde yetişen diğer şairler, kurulan dergiler ve kültürel hareketlerle daha da zenginleşerek köklü bir edebiyat geleneğine dönüşmüştür.

Eyyüp Azlal

Cumhurbaşkanımız alınmasın, kusura da bakmasın!

Geçtiğimiz 20 Kasım'da düzenlenen Âile ve Kültür-Sanat Sempozyumu'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır hasretini çektiğim şu cümleleri söyledi: "Beyler alınmasın, kusura da bakmasın ama kadınlar, çocuk yetiştirme noktasında çoğu zaman eşlerinden gerekli desteği göremiyor." Cumhurbaşkanımız

Kerime Yıldız

Yan yana o kadar güzeller ki...

Kültür sanat gazetecisi olmanın en güzel yanı, sanatçıların üretimlerini henüz servis edilmeden mutfakta görebilmek. Hele bir de Milliyet Sanat dergisi gibi köklü bir dergide çalışıyorsanız, bir ay öncesinden türlü çeşit mutfakta tadım yapabiliyorsunuz. Lezzetli yazılar üzerinden.Milliyet Sanat'ın ekim sayısını hazırlarken en çok merak ettiğim mutfaklardan biri

Filiz Aygündüz

Ortak alanda piknik

Hayat ideolojik metinlerdeki gibi iki kutuplu, iyi-kötü, siyah-beyaz, ak-kara, ya o ya bu değildir. Serbest dolaşılan "Kırçıl" alanlar vardır. Siyah ile beyaz arasında serpe yayılan başka renkler nefistir. Hayat da fikrimce böyledir. Bilim de bunu tasdik eder, etmiştir. Bir şey hem odur hem budur. Bizim mantığımız (diyalektik) böyle çalışır.

Cem Sancar

Yoksul ve onurlu babaların dramı

Yoksul ve onurlu babaların dramı AHMET CAN KARAHASANOĞLU Öyle anlar vardır ki kimse duymaz, ama derin acıların çığlıkları siren çalar. Bir yoksul babanın hayatıdır sadece o sirenin sesini duyan. Cebinde taşıdığı bozuk paraların miktarı kadardır umudu. İstanbul'un kenar mahallelerinde sabahın ilk ışıklarıyla evinden çıkar o baba. Çocuklarının uyku kokusu asılı kalır geride.

Ahmet Can Karahasanoğlu

Okumuş (susmuş)lara açık (açık) mektup

-Münevverleri vazifeye çağırmanın vaktidir.-Muhterem münevverler, Diplomalarınızın (milletin üzerinizdeki hakkın) hakkını vermeyi ne zaman düşüneceksiniz Ülkemizin düşmüş olduğu aklî, kalbî, içtimaî, siyasî, iktisadî, ahlâkî ve daha daha sıkıntılardan -vakit geçirmeden- nasıl kurtuluruzun reçetesini (okuduklarınızın, tecrübelerinizin ışığında) dile getirmek için akıl ve kalp kollarınızı ne zaman sıvayacaksınız

Ali Hakkoymaz

Bediüzzaman'ın ders arkadaşları

H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİKHadîs-i şeriflerin ihbarıyla peygamber vârisleri oldukları belirtilen yüksek âlimler, asırlarında geniş kitleleri hakikate ulaştırmakta hizmet etmişlerdir. Bu âlimlerin ortak özellikleri hangi şartta olursa olsun iman hizmetleriyle etraflarını tenvir etmeleridir. İster bir çocuk, ister bir dilenci, isterse de bir hükümdar olsun bu âlimlerin muhatabı olarak hakikat

H. Muharrem Okur

Görev insanın

İnsan ömrünün bir kısmı olan on yıllar, toplum yaşamının duraklarıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla emperyalizmin boyunduruğunu kırarak 1923'te doğan genç Cumhuriyetimiz, 1930'lu yıllarda olağanüstü devrimci atılımlarla büyümeye başladı. Yazık ki 1940'ların sonunda Amerikan emperyalizminin Yeni Düzen, Hür Dünya, Soğuk Savaş, Yeşil Kuşak kuşatmasının tercih edilmesi bugünleri hazırladı.

Öner Yağcı

Erken yaşta okur yetiştirmek

Okuma kültürünün yetkin kişilerinden Prof. Dr. Sedat Sever, 13 Kasım 2025 günkü Cumhuriyet'teki "Erken yaşta okur yetiştirmek" başlıklı yazısına şu görüşle başlıyor: "Edebiyat yapıtları, Montaigne'in belirlemesiyle, 'bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize' kılavuz olan estetik birer

Adnan Binyazar

Şehre Dair Düşünceler-1

Şehir… Kişi an gelir yalnızlığını paylaşır onunla, an gelir; gecenin karanlığında kendine sohbet arkadaşı eder onu, mısralarla, cümlelerle, çektiklerini, yaşadıklarını, hissettiklerini, en koyu ıstırabını, sevincini anlatır ona, an gelir; seyrine meftun olduğu dağına, ovasına türkülerle seslenir, rahmet okur bu toprakları bırakanlara, Fatihalar gönderir. Şehir böyle bir şeydir; şairin, yazarın,

İsmail Bingöl

Hayatı Aşırılıklarımız Zehirliyor

Hayatı aşırılıklar zehirliyor. Kötülüğün beslendiği yer, tam da orasıdır. Bencillik duygusunun iç sesidir aşırılık. Dünyayı verseniz yine de karnı doymaz, biraz daha, biraz daha der aşırılığın içsesi; insanı biteviye tatminsizliğe davet eder. Son aşamada sefalet de sefahat da aşırılığa dairdir. Sefalet tefrit noktasındaki açlığa, sefahat ifrat noktasındaki tokluğa işaret ederek insanı mutsuzluk

Prof. Dr. İsmet Emre

Zamanda Bir Pusula'nın Tokat İzlenimleri

​Şehirler insanlarıyla özdeş; mahcup, çok sesli, sessiz, hürmetkâr, mistik, seviyeli, samimi, saygılı. Ya da şöyle belki, dost çehreleri nasıl bir profil çizmişlerse zihin ve gönül dünyamızda onun somut hâli her biri. Edebiyatımın şekillendirdiği istikâmetin şehirlerinden Tokat... Yaklaşık dört sene önce gitmiştim en son, dört sene evvelinde çok kereler kalem vesilesiyle

Nuray Alper

Bir hayalimiz var

Neyin uğrunda tükettik ömrümüzü En son neyin hayalini kurduk Borcumuzun biteceği günün hayali mi Evlatlarımızın, aydınlık geleceğinin hayalini mi Bir evin, son model bir arabanın hayali mi Sorular uzayıp gider. Hayaller kurulmaya devam eder. Herkesin bir hayali vardır. Kimisinin hayatın bir yerine tutunmak zorunda olduğu hayalleri, kiminin kendisi için istediğini kardeşi için de istediği hayalleri…

Burak Tekiner

Kalbe düşen hikmetler ya da gönül penceresinden münacat

Bazı sözler vardır; çağları aşar, dillerden çok kalplerde yankılanır. Hele ki bu sözler bir gönül erinden, bir hak dostundan dökülmüşse, zamanın ötesinde bir anlam taşır. Hazreti Sezâî'nin mektuplarından süzülen nasihatler de böylesi bir derinliğe sahiptir. Onun sözleri, sadece bir çağın değil, her devrin dertlerine merhem olur; gönül penceresinden bakınca, ruhun en mahrem köşelerine işler.

Mehmet Biten

Siyasî tövbe

"…kelâmın tabakaları, ulviyet ve kuvvet ve hüsn-ü cemâl cihetinden dört menbaı var: Biri mütekellim, biri muhatap, biri maksat, biri makamdır. Ediplerin, yanlış olarak yalnız makam gösterdikleri gibi değildir. Öyle ise, sözde kim söylemiş, kime söylemiş, niçin söylemiş, ne makamda söylemiş ise bak. Yalnız söze bakıp durma."25.SözCMK md.58–5726 SK. md.3 ile yürürlüğe giren "gizli

Nahit Topaloğlu

Ömer Erinç Şiiri

Şiir şairin gördüğü gerçekten meydana gelir. Şairin duyuş, düşünüş ve algılayışıyla yaşadığı ya da yaşanabilir olan doğrudan gördüğü gerçekten. Gerçek, hayatla şairin duyumsadığı arasındaki özgür durumdan şairin özgün bir şekilde yarattığı dünyadır. Şair yaşadığı ya da yaşananı kendi dünyasından geçirerek tekrar yaşanabilecek somutlukta ortaya koyar.

Cafer Keklikçi

Zincirlerini Kalbinde Taşıyanlar!

Dünün köleleri, karanlık sabahların alacakaranlığında zincirlerin uğuldayan sesiyle uyanır, acımasız kırbaçların vuruşları altında şekillenirlerdi. Hayat, efendilerinin cömertliğine (!) bağlıydı, her nefes bir ödül ya da bir ceza kadar uzak ve belirsizdi. Direnmek, kaçış umutlarından daha çok ölüme teslim olmaktı; bedenleri yalnızca

Fatih Yüksektepe

İmtihan ve mükafat

Mutluluklar, sevinçler, hayaller ve gülümsemeler bizim için olduğu gibi üzüntüler, kederler, sıkıntılar ve öfkeler de bizim içindir. Her zaman gülüp her zaman ağlayamayız.Artısıyla, eksisiyle, üzüntüsüyle mutluluğu ile bu hayatı yaşamak zorundayız. Hayat bizim için hem inişli hem de çıkışlıdır.Aldığımız bir haber bizi oldukça mutlu edebilir, bazen de çokça üzebilir. Bu bazen

Ayşenur Sertçelik

İstanbul Üniversitesi'ndeki mescit nasıl açıldı ve kim kapattı

Meşhur ilahiyatçı hocalarımızın hemen hepsinin hatıralarını okudum ve çok istifade ettim. Bugünlerde de Yusuf Ziya Kavakçı hocamızın "Göçüp Giderken" adıyla neşredilen hatıralarını bitirdim. Nehir söyleşi şeklinde hazırlanan eserin muhtevasını Dr. Müjdat Uluçam Bey'in soruları ve Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı hocanın bunlara verdiği cevaplar teşkil ediyor. Belirtmek gerekir ki, bu usul, bu minval üzere kaleme alınan kitapların okunmasını biraz daha kolaylaştırıyor.

Dursun Gürlek

Artık hiçbir şey

Zamanı ölçmek, saymak, bölmek ne zor iş. Masalarda, duvarlarda, ekranlarda çeşit çeşit bunca takvim. Cepte, duvarda, meydanda bunca saat. Hepsi ne içinBazen yan yana duran iki kişi, başka mevsimleri bölüşür. İnsan bir gün kendi miladını bulur. Herkesin takviminde başka bir isim durur."Sen gittin, tarih bitti, milat neyi açıklayabilir" demişti Mevlana İdris. Koca bir takvim aniden biter bazen.

Enes Batman