Kültür-Sanat / Kitap-Edebiyat

Mehmet Akif'i Doğru Anlamak

Geçtiğimiz günlerde, Aksaray Üniversitesi'nin davetlisi olarak "Gelenek ile Modern Arasında Mehmet Akif Ersoy" adlı bir konferans verdim. Konferansın ardından bazı dostlar konuşmanın metnini talep ettiler ancak malumunuz ben ne derslerimde ne de konuşmalarımda metin kullanmıyorum. Herhangi bir hazırlık da yapmıyorum. Hangi konu olursa olsun bizim hazırlığımız yıl boyu okuduğumuz

Prof. Dr. İsmet Emre

Tek vücut gibi olabilmek

H. MUHARREM OKUR - ARDA BİLİKPadişahların, kralların yerini meclislerin aldığı, şahıs endeksli hareketlerin yerine topluluk hareketlerinin güçlendiği, şirketlerin yönetimlerinin patronlardan yönetim kurullarına geçtiği bir çağda Müslümanların birlik ve beraberliklerini sağlamaları da bu gelişmelere ayak uydurmalarına bağlı. abuk silinebilen, vefat edebilen ya da kolayca çürütülebilen bir şahıs

H. Muharrem Okur

Aslında Türkiye kurtulur

Aslında Türkiye kurtulur İDRİS GÜNAYDIN Karanlık çökmeden ışık yakılmaz. 25 yıllık Ak Parti iktidarında gençleri, bizden olan değerlere daha çok yaklaştıracak diye beklediğimiz Ak Parti iktidarı, müspet manada çok şeyler yaptı ama gençlerin önemli bir kısmı kaygısız, kayıtsız büyümeye devam etti. Bu dönemde

İdris Günaydın

Çürüdük

Türkiye, bir süredir her sabaha operasyonla başlıyor. Önce kara para operasyonları, Dilan Polat gibi sosyal medya ünlüleri, gözaltılar, tutuklamalar... Sonra sanal bahis operasyonları, futbolculara, teknik adamlara, kulüp yöneticilerine operasyonlar... Şimdi de içinde ünlü isimlerin ve gazetecilerin olduğu kişilere uyuşturucu operasyonları. Yine gözaltılar, yine tutuklamalar.

İpek Özbey-Korkusuz

Mektuba Dair

Günümüz teknolojisinin ve sosyal medya girdabının tesiriyle, kadim edebiyattan yavaş yavaş uzaklaştığımız aşikâr. Zamanın hızı, insanın ruhunu da sürüklüyor; durup düşünmeye, beklemeye, sabretmeye tahammül bırakmıyor. Oysa ben, uzun zamandır uzaktaki bir yakınımla mektuplaşmanın hayalini kuruyordum. On yıldır bu düşünceyi içimizde saklı tuttuk. Neredeyse her defasında "tam şimdi"

Eyyüp Azlal

Yusuf Tekin, "Taşacak bu deniz" hakkında ne düşünüyor

Sayın Millî Eğitim Bakanı,Aslında bu soruyu, Trabzon İl Millî Eğitim Müdürlüğü'ne sormam lâzım. Ben size sorayım, siz onlara sorarsınız.TRT'de yayınlanan "Taşacak Bu Deniz" diye bir dizi var. Hiç seyretmemiştim. Bir vesileyle ilk bölümüne baktım. (20 yaşındaki bir kızın nasıl doktor olduğunu, birkaç ayda Türkiye'den denklik alıp Trabzon'a nasıl tayin olduğunu sormayacağım. Bu Sağlık Bakanlığı'nın meselesi.)

Kerime Yıldız

Türk Kültür ve Medeniyet Tarihimizden Notlar

Çelebi Dergisi'nde 5 yıldan beri yapılan kültür sanat röportajları, Ahmet Şahin ve Ali Gezginci tarafından Çelebice Söyleşiler adıyla kitaplaştı. Röportaj, gazetecilik ve dergi yayıncılığının en önemli türlerinden biridir. Gerek gazetelerde, gerekse dergilerde en çok okunan bölümlerden biri, uzmanlarıyla yapılan ve titizlikle

Mehmet Nuri Yardım

Kişi Kendine Benzeyenlerle Yol Alır

Kelimenin şemaili, kalbi, yolculuğu nasıl şekillendirip dönüştürdüğünü fark ettiğimden bu yana güzel, ince, asil, zarif, güler yüzlü kelimelerle yol almaya çalışıyorum. Çağın kötülüklerle kemirilmesine inat, ısrarla tutunduğum bir keşif alanı burası. Çevreme de kelimelerin sadece biçimlendiren değil, öğreten bir içeriğe sahip olduğunu anlatıyorum. Güzeli fark edip seçmek, güzel olanla şekillenmek,

Nuray Alper

Adile Naşit ayarı

'80'li yıllarda Türkiye'de evlerinde televizyon olan çocuklar Adile Teyze'lerinin masallarıyla büyüdüler. Her akşam, yemekten sonra "Uykudan Önce" ekran başında yerlerini alır, Adile Teyze'lerinin onlara isimleriyle seslenmesini bekler sonra da anlattığı masalı dinlerlerdi. İsimlerinin seslenilmesi önemliydi. Birey oluşun ilk adımıydı isim ve kendilerini değerli

Filiz Aygündüz
Cem Sancar

İçtimaî ve Siyasî Sözlük (7) - Dünya fânî mi bâkî mi

Hürriyet bu öyle kolay kolay gelmez! Hürriyetsiz ölür insan da... ekmeksiz öyle kolay kolay ölmez!Evler, okullar, yollar hürriyete kavuşmadan; güleceği yok dünyanın. Dünya geliri üç beş kişi arasında dolaşıyor; geri kalanın eli ayağına... Allah'ın kulundan esirgemediği hürriyeti ve malı; kul, kuldan esirgiyor, alıyor, kaçırıyor, çalıyor çırpıyor. Şu anlaşılmıyor: Haydi

Ali Hakkoymaz

Hayatın dalına tutunmak

Hayatın dalına tutunmak AHMET CAN KARAHASANOĞLU Tolstoy, İtiraflarım adlı eserinde bir Şark hikâyesinden ilhamla, bozkırda yol alan talihsiz bir seyyahın ibret dolu serüvenini anlatır. Seyyah, azgın bir canavar tarafından kovalanmaktadır. Kaçmak için önüne çıkan kurumuş bir kuyuya atlar; fakat kuyunun dibinde bu kez onu yutmak için bekleyen bir ejderhayla karşılaşır.

Ahmet Can Karahasanoğlu

Tarihten bugüne

Doğan Kuban (1926-22 Eylül 2021) 90. yaşına yaklaşırken "kendi varlığına güvenmesini sağlayan bir ulusal kimliği tanımlamak için" yazdığı "Neden Türk'üm Nasıl Türk'üm Niçin Türk'üm" başlıklı yazısına, "Babası erkez, anneannesi Midillili, annesinin ailesi Ortaasyalı olan bir Türk'üm" diye başlar (Cumhuriyet Bilim-Teknoloji, 1 Kasım 2013).

Öner Yağcı

Kapitalizmin kendiliğinden doğuşu: İngiltere nasıl başardı

Dünya tarihinde Sanayi Devrimi bir ülkenin kendi tarihi, sosyolojik, coğrafi ve iktisadi niteliklerine bağlı olarak ilk defa İngiltere'de ortaya çıktı. Diğer ülkeler, bilâ istisnâ, ya İngiltere'deki Sanayi Devrimini kopyalayarak takip ettiler ya da devlet merkezli modernleşme süreçleriyle açığı kapatmaya çalıştılar. İngiltere'nin bu gelişiminin ardında yatan etkenler nelerdi Daha

Prof. Dr. D. Murat Demiröz

Demircili Beldesi'nde dağların doruklarında bir Kütüphane

"Kop Dağında Bir Dükkân" Dağların doruklarında, üç dağın eteğine kurulu olan köyümüzde kışlar çok sert geçerdi. Hatırlıyorum boyuma kadar kar yağar, dedem toprak sıvalı evimizdeki ocak hiç sönmesin diye harman yerine karları yararak, boyum kadar yükseklikte yol açardı. Süt tozu, leblebi, kuru üzüm

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Demircili Beldesi'nde dağların doruklarında bir Kütüphane "Kop...

Dağların doruklarında, üç dağın eteğine kurulu olan köyümüzde kışlar çok sert geçerdi. Hatırlıyorum boyuma kadar kar yağar, dedem toprak sıvalı evimizdeki ocak hiç sönmesin diye harman yerine karları yararak, boyum kadar yükseklikte yol açardı. Süt tozu, leblebi, kuru üzüm dağıtıyorlarmış okulda. Bunları duyunca mı erkenden okula başlamak istemiştim. Önce erkek önlüğü giymiştim,

Selvigül Kandoğmuş Şahin

Ressam edebiyatçılar da var edebiyatçı ressamlar da...

Ressam edebiyatçılardan ilk tanıdığım İbrahim Balaban'dı, '69 ile '71 arasında Suâdiye'deki dairemize çok sık uğrardı. Bizim salonun duvarlarından üç tablosu aklımda, maalesef onlardan sadece biri bende, altında "Behzat Ay'a, Balaban, 1967" yazıyor, diğer ikisini ve Cihat Burak'ın çok sevdiğim kedili bir tablosunu babamın '90'lı yılların başlarındaki

Taner Ay

Yeniden Düsseldorf

.◊ Düsseldorf'a yeniden gittim çünkü içinde küçük bir Tokyo var. Japon mutfağının hakiki olanı her zaman ilgimi çeker. Almanya'nın en yüksek Japon nüfusuna sahip Düsseldorf'ta sayısız Japon restoranı var. Küçük Tokyo, Düsseldorf'un en popüler mahallelerinden biri.◊ Düsseldorf'ta şehrin sokakları ve pazarları yaşadığımız mutlu anları çoğalttı.

Sayım Çınar

İlknur Koç Aytaç'ın "Aksanın Muhafızları" üzerine

Kitap dünyamız her geçen gün gelişiyor, çeşitleniyor, ekonomik sıkıntılara rağmen düşe kalka da olsa yoluna devam ediyor. Hem de teknolojinin sunduğu yeni imkanlarla aradaki duraksamaları telafi eden baş döndürücü bir hızla. Özellikle çocuk kitapları alanı devasa bir büyüklüğe ulaştı. Fuarlara katıldığımızda gördüğümüz odur ki çocuk kitabı reyonlarında uzun kuyruklar oluşmakta, çocuklar kendilerine

Halit Yıldırım

Şapka deyip geçmeyin (59)

"Şapka Deyip Geçmeyin" başlığı altında işlediğimiz, "hizmet içi eğitim" mahiyetindeki yazılarımız, hitâma ermek üzere.Diziye başlarken, bazı kardeşlerimiz "Hoca, bu konuda ne yazacak ki bir 'seri' olsun" diye taaccüp etmişlerdi. Sorular, sataşmalar, itirazlar ve serbest çağrışımlarla şumûlünün genişleyeceğini tahmin ediyordum, ama mevzuun bu kadar velûd olacağını düşünmemiştim.

Nahit Topaloğlu

Gazetecilerin Ellerinin Arasındaki Hayatlar

Erzurum Devlet Tiyatrosu salonunda Peter Ustınov"un "Ellerimin Arasındaki Hayat" adlı oyununu seyrediyoruz. Gazetecilerle ilgili noktalar çoğunlukta olan oyun, bir kıza tecavüz ederek öldüren (daha doğrusu, gazetecinin iddiasına göre, kalbindeki rahatsızlıktan ölen) bir gencin idam mahkumiyetini hafifletmek için çabalayan bir gazeteciyle, bundan

İsmail Bingöl

Geçmişi güncel kılmak

Can Yayınları Sait Faik Abasıyanık'ın öykü kitaplarını yeniden yayımlamaya başladı. Köy Enstitüsünde okurken onun dergilerde çıkan öyküleriyle yazın dünyasına girdiğimi anımsıyorum. O öykülerden öyle etkilenmiş olmalıyım ki öğretmen olduktan sonra da öğrencilerime onun öykülerini önerdim. Bendeki bu köklü alışkanlığın temelinde Sait Faik'in anlatı rahatlığının etkisi olmalı.

Adnan Binyazar

Bir sıla yolculuğu

Güneş, dağların ardından yeni yeni gösteriyordu kendini. Sabah serinliği geçmemişti henüz.Ana caddeden sokağa girdiğinde, derin bir sessizlik hissediliyordu. Anlaşılan kimse uyanmamış dedi içinden. Şeref Amca bahçesini, çiçeklerini sulamaya çıkmamış. Dilek, keçi çiftliğine gitmemiş. Evde olsa o da uyuyor olurdu muhtemelen. Neyse ki biraz sonra kavuşacaktı evine. Bir yanda memleketini özleyip

Havva Küçük Konur

Bir hayalimiz var

Neyin uğrunda tükettik ömrümüzü En son neyin hayalini kurduk Borcumuzun biteceği günün hayali mi Evlatlarımızın, aydınlık geleceğinin hayalini mi Bir evin, son model bir arabanın hayali mi Sorular uzayıp gider. Hayaller kurulmaya devam eder. Herkesin bir hayali vardır. Kimisinin hayatın bir yerine tutunmak zorunda olduğu hayalleri, kiminin kendisi için istediğini kardeşi için de istediği hayalleri…

Burak Tekiner

Kalbe düşen hikmetler ya da gönül penceresinden münacat

Bazı sözler vardır; çağları aşar, dillerden çok kalplerde yankılanır. Hele ki bu sözler bir gönül erinden, bir hak dostundan dökülmüşse, zamanın ötesinde bir anlam taşır. Hazreti Sezâî'nin mektuplarından süzülen nasihatler de böylesi bir derinliğe sahiptir. Onun sözleri, sadece bir çağın değil, her devrin dertlerine merhem olur; gönül penceresinden bakınca, ruhun en mahrem köşelerine işler.

Mehmet Biten

Ömer Erinç Şiiri

Şiir şairin gördüğü gerçekten meydana gelir. Şairin duyuş, düşünüş ve algılayışıyla yaşadığı ya da yaşanabilir olan doğrudan gördüğü gerçekten. Gerçek, hayatla şairin duyumsadığı arasındaki özgür durumdan şairin özgün bir şekilde yarattığı dünyadır. Şair yaşadığı ya da yaşananı kendi dünyasından geçirerek tekrar yaşanabilecek somutlukta ortaya koyar.

Cafer Keklikçi

Zincirlerini Kalbinde Taşıyanlar!

Dünün köleleri, karanlık sabahların alacakaranlığında zincirlerin uğuldayan sesiyle uyanır, acımasız kırbaçların vuruşları altında şekillenirlerdi. Hayat, efendilerinin cömertliğine (!) bağlıydı, her nefes bir ödül ya da bir ceza kadar uzak ve belirsizdi. Direnmek, kaçış umutlarından daha çok ölüme teslim olmaktı; bedenleri yalnızca

Fatih Yüksektepe

İmtihan ve mükafat

Mutluluklar, sevinçler, hayaller ve gülümsemeler bizim için olduğu gibi üzüntüler, kederler, sıkıntılar ve öfkeler de bizim içindir. Her zaman gülüp her zaman ağlayamayız.Artısıyla, eksisiyle, üzüntüsüyle mutluluğu ile bu hayatı yaşamak zorundayız. Hayat bizim için hem inişli hem de çıkışlıdır.Aldığımız bir haber bizi oldukça mutlu edebilir, bazen de çokça üzebilir. Bu bazen

Ayşenur Sertçelik

İstanbul Üniversitesi'ndeki mescit nasıl açıldı ve kim kapattı

Meşhur ilahiyatçı hocalarımızın hemen hepsinin hatıralarını okudum ve çok istifade ettim. Bugünlerde de Yusuf Ziya Kavakçı hocamızın "Göçüp Giderken" adıyla neşredilen hatıralarını bitirdim. Nehir söyleşi şeklinde hazırlanan eserin muhtevasını Dr. Müjdat Uluçam Bey'in soruları ve Prof. Dr. Yusuf Ziya Kavakçı hocanın bunlara verdiği cevaplar teşkil ediyor. Belirtmek gerekir ki, bu usul, bu minval üzere kaleme alınan kitapların okunmasını biraz daha kolaylaştırıyor.

Dursun Gürlek

Artık hiçbir şey

Zamanı ölçmek, saymak, bölmek ne zor iş. Masalarda, duvarlarda, ekranlarda çeşit çeşit bunca takvim. Cepte, duvarda, meydanda bunca saat. Hepsi ne içinBazen yan yana duran iki kişi, başka mevsimleri bölüşür. İnsan bir gün kendi miladını bulur. Herkesin takviminde başka bir isim durur."Sen gittin, tarih bitti, milat neyi açıklayabilir" demişti Mevlana İdris. Koca bir takvim aniden biter bazen.

Enes Batman