Kültür-Sanat / Kitap-Edebiyat

Giresunlu şairler

Giresun'da da şairler var. Hatta onlardan Ozan Arif var. Merhum İmamoğlu var. Can Akengin var. Ve meşhur Kaldırımlar Şiirini yazan Necip Fazıl Kısakürek var. Necip Fazıl Giresunlu değil ama sözü edilen şiiri Giresun'da yazdığı söyleniyor. Şiir sözün estetiğidir. Konuşmacının saatlerce anlatmaya çalıştığını şiirle bir dörtlük anlatır. Herkes sözü bu manada kullanamaz.

İdris Günaydın

Edebiyatla sinemanın iş birliği

Geçen hafta boyunca İstanbul Film Festivali'nde ruhuma iyi gelen filmleri izleme fırsatı buldum. Festival devam ediyor.Bütün hafta sadece film izlemek, ruh sağlınıza da iyi geliyor. Kendinize yakın bulduğunuz film kahramanlarıyla tanışmak sahici bir duygu. Festival devam ederken fırsat bulursanız, içinden edebiyat geçen filmlere daha yakın olun derim. Edebiyat metinleri

Sayım Çınar

Seni seveni unutup durma - Ân diyarı (34)

"Kahraman kim" diye soruyorsun, Selim Ali. Cevap vereyim de tatmin olmazsın gibime geliyor; bildiğin cevaplardan değil de...Kendini fetheden değil mi! Kendini tanıyan... Dahası alıp verdiği nefeslerinin farkında olan kahraman değilse ne!... Bilgin Abi bu kıyamet zamanlarının koşuşturmalarında insan en çok kendini unutur, diyordu.

Ali Hakkoymaz

Sarı çiçeğin can yakan cevapları bağlamında yaşanmışlık müzakereleri...

-Merhum Şükrü Karakaya'ya rahmetle- "Sordum sarı çiçeğe, kırkları bilir misin Çiçek eydür; ey derviş, kırklar Allah yâridir." Yunus Emre Bu seri, emanetini teslim edip sırlanmadan evvel, karşılaştığı derviş namzetine gönlünü açan bir

Serdar Demir

Cenneti ararken

Herkes kendi tarihini yapar. Herkes Herodot'udur ahir ömrünün. "İnternet neslini anlamadan siyaset de olmaz, sosyoloji de" diye yazıyor geniş hacimli birileri. Onlara (mesafeyi koruyarak) sormak lazım: O nesli bu nesli bırak da muhterem, sen önce kendini anladın mı, kendini Han hamam, şan şöhret sahibi bir adam ilahi bir ses duymuş, azgınlıktan vazgeçip "güzel bir insan" olmaya karar vermiş.

Cem Sancar

Böyle günahlarımız çok olsun

Serin bir nisan akşamı. Wolkswagen Arena tıklım tıklım dolu. Ata Demirer Gazinosu'na gelmişiz, hayattan üç eğlenceli saat çalıp döneceğiz evlerimize. Kararlıyız. Değil mi ki sonrası iş, güç, çoluk çocuk, trafik, geçim, vs.; aynı hayatın dayattığı bilumum sıkıntı. Günahı boynumuza. Saat 21.00'e doğru salona giriyoruz. '60, '70'lerin assolistle rekabet

Filiz Aygündüz

Eğitim ve kitap

Geçen yıl Cumhuriyet Kitapları'nda basılan Uzun Koşu'da özyaşamını okuduğumuz öğretmen örgütçüsü Dr. Niyazi Altunya, eğitim öğretim, öğretmenlik, eğitim tarihimiz, eğitimci öncülerimiz, öğretmenlerin mücadelesi konularındaki sayısı kırka ulaşan kitabının arasına, Türkiye'de Eğitimin Son 100 Yılı (Cumhuriyet Kitapları), Türkiye'de Öğretim Bilimleri

Öner Yağcı

Tevil hastalığı

H. Muharrem Okur - Arda BilikBediüzzaman Said Nursî'nin hayatını ve telif ettiği eserler olan Risale-i Nurlar'ı objektif bir yaklaşımla, insaf düsturu ile tarafgirlik nazarından uzak bir şekilde inceleyen, okuyan herkes farkına varacaktır ki: Said Nursî ve eserleri asrımız insanının her türlü dertlerine Kur'anî reçeteler sunuyor. İnsanın kendi öz saygısını bulması

H. Muharrem Okur

Benlik arayışları

Dillerini geliştiren toplumlar, gerçeği kavrayınca benlik arayışlarına giriyor. Türkler, Çin dilinin etkisinde kalıp törelerinin bozulduğunu anlayınca 8. yüzyılda diktikleri "Göktürk Yazıtları"yla bunu açığa vuruyor: "Kötü kağanlar Çin milletine beylik erkek evladını köle, kız evladını cariye kıldı. Türk beyleri Türk adını bıraktı. Çin beylerinin adını aldı. Böylece Çin kağanının buyruğuna girildi..."

Adnan Binyazar

Annem, duahanem pervanem

SÖZÜN BİTTİĞİ YER 12 Nisan 2024 Cuma Ramazan Bayramının 3'üncü günü saat 01.00. Acı acı telefonum çaldı. Hattın diğer ucunda kibar mı kibar bir beyefendi. Muhatabını duyacağı acı habere hazırlamak için naif bir ses tonuyla hayli gayret gösteriyor. ''Maalesef hastamızı kaybettik'' cümlesini o ne kadar zor kuruyorsa

Bülent Acun

Maskeler değişti kimse göründüğü gibi değil

Yerel seçimlerden sonra bazı eylem ve protestoların olacağı bekleniyordu. Ramazanda Kadir gecesinin hemen ertesinde Cumhurbaşkanımızı Filistin üzerinden Protesto etmek şeytanın bile aklına gelmezdi. Masum gibi gözüken eylem sonradan gezi eylemini hatırlatan bir şekle dönüşüverdi. Masumların arasında pravokötörler vardı çünkü. Pravakötörler maalesef masumları maşa olarak kullandılar.

Ahmet Dur

"Bir şiir ateşle"

İnkalar, Mayalar, Aztekler, Kızılderililer ülkesi Amerika'da İslam hep vardı. AmerikalıPeygamberler, yerli ağalara, derebeylerine karşı cihad ettiler, halklarının haklarını savundular."Onlara, iyice açıklasın diye her peygamberi kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık,Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet

Tarık Sezai Karatepe

Türkiye'nin adresi

Meydana çıkarken, bulvardan geçerken, köşeyi dönerken ansızın kaybolur insan. Bir haritaya bakarken kuş bakışı hüsranla karşılaşır. Bir avcun içinde adressiz kalır.Herkesin çekip gitmek, dönüp gelmek istediği en az bir adres vardır.Açık adres bir fotoğraftır bazen, canlı konum bir yara. Kaybettiğin o kavga, nereye koyduysan orada.Kaybolanı ararken kaybolmak en eski dilemma. Kimin nerede kaybolduğunu kim bilebilir oysa

Enes Batman

Evliya Çelebi'yi Nasıl Bilirsiniz

Rahmetli Teoman Duralı, evvel zaman içinde, bir okurunun kitaplarını kalın bularak okuyamadığını ve bu yüzden kendisinden şikâyetçi olduğunu, bunun yerine ince kitaplar yazmasını istediğini söyleyerek "Omurgasızlaştırılmış Türklük" kitabını bu yüzden kaleme aldığını anlatmıştı. Evet, milletimizin kalın kitaplarla arası pek iyi değildir. Peki, halkımız ince kitaplara bayılır mı Bayılmaz ama idare eder. İnanmazsanız, çok okunan kitaplara bakınız!

Prof. Dr. Ali Fuat Arıcı

Hakikatli, münzevi ve 'expat'

Şavkar Altınel'i 90'lı yılların başından beri takip ederim. İlk kitabı 'Kraliçe Viktorya'nın Düşü' 1991 'de yayımlandığında o 38 yaşındaydı, ben ise henüz 26 yaşındaydım. Am' ne tesadüf ki ikimizin de ilk kitabı aynı yıl yayımlanmıştı. İlk kitabı 38 yaşındayken yayımlanmıştı ama o 19 yaşından bu yana yurt dışında, ağırlıklı olarak da İngiltere'de yaşıyordu. (O 'ortaya

Osman Çakmakçı

Cemaziyelevvelini bilmek!

Ucundan kıyısından ben de yetiştim ama daha çok okuduklarımdan biliyorum; eskiden gazete köşeleri, şimdi olduğu gibi bu kadar çok siyasi yazılarla dolup taşmıyordu. Siyaset yazarlığını işin erbabı yapar, geride kalan yazarların önemli bir kısmı da gündelik hayat, edebiyat, şiir, yemek, seyahat, sanat, mizah, roman, mimari, kültür, şehir, tiyatro, magazin, sinema gibi gündelik siyasetin dışındaki alanlarda

Muhsin Kızılkaya

Yeni yıl günlükleri

Yeni yıl yeni umutlar, yeni amaçlar demektir ya. Ben de yeni yılda umudunu yazıya dökeceklere, yazmaya başlayacaklara ya da yazmayı düşünenlere günlükle başlamalarını öneririm. Çünkü günlük, deneme türünü içerir, hem belleği çalıştırır, hem de yazma disiplini sağlar. Giderek de yazma ustalığı kazandırır. Bir de bakmışsınız ki bir yılda bir kitaplık yazınız birikmiş! Yılın dökümü çıkmış üstelik! Attilâ

Hikmet Altınkaynak

Erol Kılınç ve Ziya Nur Akademisi

Yazar ve yayıncı Erol Kılınç Bey'in Rahmet-i Rahman'a kavuştuğunu Timaş Yayınevi'nde Osman Okçu Bey'den öğrendim ve Allah'tan rahmet niyazında bulundum. Daha sonra Yeni Şafak'taki ölüm haberini de okuyunca, ikinci bir defa mekânı cennet olsun diye dua ettim.Erol Bey'le birkaç defa Ötüken Yayınevi'nde karşılaştım. Bazen de kendisini akşamları Ümraniye minibüs kuyruğunda

Dursun Gürlek

Yazar Tribi

Yazar tribi diye bir şey var, buna artık inandım. Özellikle yeni yetme yazarlarda bu kendini daha bir hissettiriyor. Koku gibi bir şey. Burnunuzu tutar gibi sinir sisteminizi tutmak zorunda kalıyorsunuz. Öyle yukardan kaş kaldırmalar, süzgün ve baygın bakışlar, konuşurken cümlelerin üzerinde hoplayıp zıplamalar ve daha neler neler. Bütün bunlar yazar olmanın sahici ve inandırıcı alametleriymiş gibi

Hüseyin Akın

Zaman

Petersburglu Usta'da şöyle bir bölüm var. "Ama adam, bu anıları toplayıp biriktirmek istiyor. İnsanlar ölümü kabullenir, yas tutar, daha sonra da unutur. Unutmazsak, derler, dünya çok geçmeden kocaman bir kitaplığa dönüşür." J.M. Coetzee çok güzel betimlemiş, insanın toplama isteği ve unutmanın sıhhati arasındaki durumu. Zaman geçip gidiyor, bir tarafta birikiyor. Bir tarafta da unutuluyor.

Mehmet Biten

İki Naci

Çoğunluğun yaşadığı düzene uymayan her insan hemen dikkatimi çekmiştir. Ya düzenin bir adım önünde ya da düzen tarafından dışlanmış olduğundan bana hep 'gizemli' ve 'keşfedilesi' geliyor. Bu bazen tek başına bir insanken bazen de bir topluluktur düzene uymayan. Her iki durumda da nedenin nasıllığı merak konusu olabiliyor. Bazen de nedenin nasıllığını sonradan öğrenmek çok şaşırtıcı...

Cafer Keklikçi

Kolay gelecek

Kademede kalan kazandı! Son 15 yılın anatomisi bunu ispatlıyor. Ancak görünen o ki; içimizi düzeltmeden işimizi, işimizi düzeltmeden içimizi düzeltemiyoruz. Çünkü hayatın sivil anlamı bu düzeltmeyle doğru orantılıdır. Ve herkesin acısı sevgisi kadardır. Bugüne kadar bu köşede haftada bir gün, "ne hissettiğimizin değil, ne yaptığımızın önemli" olduğunu vurgulayan yazılar kaleme aldık. Gündemi

İbrahim Veli