Mehmet Biten

Milli Gazete

Zaman

Petersburglu Usta'da şöyle bir bölüm var. "Ama adam, bu anıları toplayıp biriktirmek istiyor. İnsanlar ölümü kabullenir, yas tutar, daha sonra da unutur. Unutmazsak, derler, dünya çok geçmeden kocaman bir kitaplığa dönüşür." J.M. Coetzee çok güzel betimlemiş, insanın toplama isteği ve unutmanın sıhhati arasındaki durumu. Zaman geçip gidiyor, bir ta

Çağrışımlar Kent

"Başka diyarlara, başka denizlere giderim, dedin. Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa. Sanki bir hükümle yazgılanmış bir çabam; ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya. Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca yıllar yılı yıktı

Öteki mi ne!

Ötekinin varlığını kabul edememek bir hastalık belirtisidir. Hele ki derdi ötekileştirilmişliği sonlandırıp saadet dünyası kurma iddiasında olanlar için. Nitekim iddia ispat istediği gibi samimiyet de ister. Bu bakımdan bir insanın iddiası nasıl birtakım ölçütler içermesi gerekirse hareketlerin de bu şekilde birtakım ölçütlerinin olması gerekir. Şa

Neye Yarar!

Bazı insanlar ömürlerinin tamamını herkesten alacaklı olduğuna inanarak geçirir. Bu alacaklar hiçbir zamana tahsil edilemediği için her türlü seviyesizliği, ilkesizliği ve de hadsizliği yapmakta beis görmezler. Hatta haklılığına o kadar çok inanmıştır ki başka bir hak kavramını gözü görmez, anlamaz ve algılamaz. Hatta kendi inandığı haklılığın karş

Nasıl sadeleşilecek

Bugün hemen hemen herkes birçok şeyin yanlış gittiğine dair ortak kanaati olmasına rağmen yine de çoğunluğun bunu dillendiremediği, kendine bile söylemekten çekindiği bir sürecin içerisinden geçiyoruz. Buraya gelirken geçirilen zamanın büyüsüne kapılıp nelerin kaybedildiğini görmezden gelip; yerine kazanım gibi görünen az bir şeyin büyüsüne kapılın

Sadeleşmek lazım!

Biz diye ifade ettiğimiz şey nedir, bizi biz yapan şey nedir Biz diyerek tariflere başladığımız o çoğunluklakalabalıkla, şimdi olduğumuz kişiyi birleştiren temel unsurlar nelerdir Kalabalığınçoğunluğun beklentileri ile kişisel beklentilerimizin uyumu ne kadar sağlıklıdır Biz olarak tarif ettiğimiz şey ne kadar sağlıklı bir anlam barındırıyor. Acaba

Adalet Her Daim Adil Olmalıdır

Adaletin buharlaştığı bir yerde her şey sıradanlaşır, berraklık kaybolur ve hikmet toplumun her kesiminin elinden uçup gider. Yerine düşünmeden sadece popüler olana, çoğunluğun ve gücü elinde bulunduranların meşruluk ya da had dayatmasına kayıtsız, şartsız uyup kalabalıkta kaybolup gitmeyi tercih ediyorlar. Güç sahipleri ise artık kendi keyfiyetler

Yenilenme ihtiyacı

Sıradan insanlar için akıp giden hayat hep bir yetişme, günü geçirme, yarına erişme ve bütün her şey bittikten sonra hale şükredip beterinden muhafaza olunma duası ile geçer. Bir de geleceğin bugünden daha iyi olması için hep kendilerinden; heveslerinden, ihtiyaçlarından, özlemlerinden vs. birçok şeyden vazgeçerler. Bu o kadar kıymetli bir şeydir k

Nereye

Son yüz yılda hem Batı medeniyetinin hem de komünist ideolojinin, insanın kurtuluşunu sağlamaktan aciz kaldıkları ve onun kaderini tehlikeye sürükledikleri herkesin açık bir şekilde gördüğü ve ifade ettiği bir durumdur ancak son yirmi-yirmi beş yıllık süreç içerisinde Müslüman toplumlar yeni bir dünya ümidini bu kadar çok yakalamışken gösterdikleri

Yeniden

Memleketin fotoğrafı çok fazla insanı hüzünlendiriyor ve büyük ölçüde de endişelendiriyor. Hiçbir şeyin doğru gitmediğini görmek bu kadar "milliyetçilik", "yerlilik" ve "dini-darlık" vurgusu her taraftan taşarken sizce de tuhaf kaçmıyor mu Herkese üst perdeden had bildirildiği, insanların korkuları ile hizaya getirildiği bir zaman diliminde hiçbir