* Bir hadisin ne manaya geldiğini anlamadan onunla amel etmeye kalkan kişi, umumiyetle sünnetin hilafına hareket etmiş olur. Çünküavam, her hadisi anlayamaz.Bugün çokları tarafından Kur'ân mealciliği bir tehlike olarak görülmekte, ama hadis mealciliğinin pek farkına varılmamaktadır. Biraz da Diyobendi tesiriyle ham sofular arasında yayılan bu cereyan, diğerinden daha ötededir.
(Le Petit Journal illustre, 1.8.1926, No 1858, p. 14) Kemalist Totaliter Rejimin sayısız cinâyetlerinden bir sahne: Müretteb "İzmir Sûikasdi"nin göstermelik dâvâsı sonrasında insâfsızca asılıp günlerce darağaclarında teşhîr edilen mazlûmları, o devirde, bir Fransız mecmûası, yukarıdaki resimle canlandırmıştı… (Bu muhayyel "sûikasd"
11 Temmuz 2025 günü... 30 PKK teröristinin, silahlarını büyük bir kazanda yaktıkları gün... ★★★ IRA (İrlanda Cumhuriyet Ordusu), 1969'da kuruldu. Kuzey İrlanda'nın bağımsızlığı için, İngiliz güvenlik güçlerine karşı silahlı mücadele başlattı.
Yeni ve büyük Türkiye'nin şifreleri Mustafa Armağan Başka bakımlardan kızdığım Churchill, başarının sırrını söyle açıklamış: "Başarı nihai değildir. Başarısızlık ölümcül değildir. Önemli olan, devam etme cesaretini göstermektir." Milletler hafızası olan tarihlerinden ders alır. Tarih dersleri de bunun için okutulur zaten.
Tarihte hükümdarların yanında kuvvetli vezirler olmuştur. Hükümdarın mutlak vekili olan güçlü vezirler zaman zaman makamları sayesinde edindikleri siyasi ve mali güçle yönetime hâkim olup kendilerini vezir olarak değil de gerçek hükümdar olarak görmüşlerdir. Sultana karşı alternatif olma tehlikesi belirince Bermekî ailesi, Çandarlı Halil Paşa ve Pargalı İbrahim Paşa gibi güçlü vezirler ve aileleri tarihten silinmişlerdir
Bugünlerde, bütün dünya iktisadi krizlerin ve çağdaş demokrasinin yaşadığı bunalımın içinde. Ne yaşını başını almış, yorgun ve durgun toplumların rehavetine sahibiz ne de "üçüncü dünya ülkesi" dediğimiz, ekmek derdinden başka şeylere aldırış etmeyen bir toplumuz. Tam usturanın sırtında yürüyoruz. Aklı başında davranırsak bu yolu tahribata uğramadan aşarız; yoksa istenmeyen neticeler, sadece seni, beni, onu değil, hepimizi belirgin ölçüde gadre uğratır.
Anayasanın kısa tarihi ve Sayın Cumhurbaşkanına açık mektup. Anayasanın ilk dört maddesi de-ğiş-ti-ri-le-mez HALİT KANAK Türkiye'de 207 yıldır süren anayasal süreç Cumhurbaşkanımızın "Sivil Anayasa" yapılmalıdır çağrısı üzerine yeni bir boyut kazanmış, hızlıca ülkem insanının
Şehri tanımayan yöneticiler, İstanbul'un zenginliğini heba etti; yanlış kararlar büyük kayıplara yol açtı. Geçmişin hataları, bugünün planlamasına ışık tutmalıKuruluşundan itibaren neredeyse her yıl savaş yaşayan Osmanlı İmparatorluğu, o dönemin savaşlarının en önemli malzemesi olan barutu, hüküm sürdüğü toprakların çeşitli şehirlerinde kurduğu baruthanelerde imal etmeye çalışmış ve bunun için çeşitli tesisler kurmuştur.
Yıllar önce Karaköy'den Sokullu Mehmet Paşa Caminden geçerken görmüştüm küçük bir sur kalıntısını elimizde kalan son surlardı bunlar. Geçenlerde bazı binalar yıkılınca unutulmuş Orta Çağ'dan kalan kalıntıların gün yüzüne çıktığını gördüm. İstanbul'un Karaköy semtinde, Perşembe Pazarı'nın
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM'nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, "O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını" belirtmişti. Geçen hafta, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leman olayındaki doğru tutumu nedeniyle Özgür Özel'i eleştirirken
Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)'e selam olsun MEHMET EMİN GERGER "Kim Peygambere itaat ederse, şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa: 80) "Allah ve melekleri, Peygambere çok salavat getirirler. Ey mü'minler! Siz de O'na (Resûlüllah'a) salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin!" (33Ahzab: 56)
Önce bir darbımesel Eski büyüklerimizin darbımeselleri ne güzeldir. Başta Mevlânâmız olmak üzere büyüklerimiz ne kadar güzel darbımeseller anlatmışlardır. Mevlânâmızın meşhur Mesnevisinde birbirinden güzel pek çok darbımesel vardır. Onlardan biri şöyledir: Bir sinek, eşek bevlinin üzerinde gezinen saman çöpünün üstüne kondu. Sonra kendini bir
Bir çocuk sahibi olamamak hep bir sızıydı Atatürk'ün yüreğinde. O acısını hiç gizlemedi...Bir baloda Asaf İlbay, on altı yaşındaki kızını Atatürk'le tanıştırdı. Sohbet neşeli sürürken o anlarda Atatürk'ü hüzün bastı. Asaf Beyi göstererek söz açtı:- Asaf ile bir mahallenin çocuğuyuz. Belki aynı yaştayız da. Demek ben de vaktiyle evlenmiş olsaydım, on altı yaşında bir çocuğum olacaktı!"
© 2025