İnsanın en eski alışkanlığı gitmek. Herkes her gün bir yerden bir yere, hepimiz bir gün bambaşka bir yereİnsanın olduğu yerde yol da vardır. Çekip gitmek için, geri dönmek için, yetişmek için, kavuşmak için, aramak için, bulmak için, varmak için, var olmak için.Bazen yol bitti sanır insan. Kocaman bir çıkmaz sokak tabelasının altında boşa yürümenin
Şeker reklamlarında öyle gördük. Gözü yaşlı amcalar kendilerini ziyarete gelecek gençleri, evlatlarını, torunlarını bir umutla bekliyordu. Onlar kavuşunca müzik değişiyordu, şeker oluyordu her yer.Bugün gençlik bayramı. Bu defa babasını, dedesini, teyzesini bekleyen gençler var. Birçoğumuz tıpkı şeker reklamlarındaki gibi yorgun, yılgın ama umutluy
Türkiye'nin istikametini büyük ölçüde belirleyecek bir seçime doğru hızla ilerliyoruz. Artık neredeyse herkes kararını verdi, sandığın kurulmasını bekliyor.Zaten seçimden aylar önce neredeyse herkes kararını vermişti. Önemli olan, yüzde onu aşmadığını tahmin ettiğim kararsız seçmenin tavrıydı. Bu seçmen son düzlükte hala karar değiştirebilir. Bu da
Küresel gelir eşitsizliği her geçen gün artıyor. Küçük bir grup, bizim adını bile bilmediğimiz yiyecekleri tüketerek sağlıklı ve steril bir hayat sürerken milyarlarca insan sağlıklı gıdaya erişemiyor. Aynı gezegende farklı dünyalar yaşanıyor, yoksulluk yeryüzünü kaplıyor.Türkiye'de bu süreç çok daha hızlı ilerliyor. İktidarın 2018 yılından beri uyg
Şehir her gün eskir. Yıllarla yıpranır, yollarla yorulur. Anılarla boyanır, acılarla çırpınır. Narindir, iyi bakılmazsa solar. Hassastır, ihanete uğrarsa kokar.Bugün kokmayan bir şehir var mı Türkiye'de Meydanlar beton, caddeler egzoz, sokaklar yoksulluk, inşaatlar rant kokuyor. Türkiye'nin şehirleşme politikaları inşaat hesaplarından ibaret. Türki
Aslında gidilecek yer bellidir. Gerçek hikayeler başladığı yerde biter, insan geldiği yere mutlaka döner. Gelmiş geçmiş bütün ömürler, farklı gitme biçimleridir bir bakıma.Bir de bu kısa ömrün içinde duraklar vardır. Kararır geceye gideriz, boyanır aşka gideriz, yorulur eve gideriz, bunalır dosta gideriz. Bir de daha gerçek hayatlar vardır.Her saba
"Yanlış trenden indin seni şehrin aynasından geçirdilerSana baktım yıllarca hep aynı özlem penceresindenYürüyen ve kaçan yalın ve çocuksu özlem penceresindenDenize karşı küçüle küçüle giden evleriİnce ince karşılardın olağan karşılardınŞen dünya içinde sen dünya içinde bir avuç şen dünyaydın sen"-Sezai Karakoç İlkO bu dünyadan göçeli bir yıl olmuş
Her şey biz yaşarken oluyor, evet. Dünyanın çiçekleri, çileleri, kedileri, kederleri, şarkıları, şakaları, tabuları, tabutları, tasaları, yasaları, kırgınlıkları, kırlangıçları arasından geçerken."Bu dünyada olup bitenlerin Olup bitmemiş olması için Ne yapıyorsun" diye sormuştu Sezai Karakoç, bu dünyadan tüm güzelliğiyle geçerken.Biz kendimize bü
Dünya hızla daralıyor. Ufkumuz ve umudumuz da öyle. Krizler her geçen gün büyürken çözümler kayboluyor. Kariyerin, kişisel gelişimin ve bireylerin çağında özne olmak imkansızlaşıyor. Olup bitenler olup bitiyor, insan edilgenleşiyor. Güvenlikçi söylemler ve popülizm hızla yükselirken tavır almak zorlaşıyor. Lincin, düşmanlığın ve hamasetin ortasında
Sadece miyav diyorlar sanıyordum eskiden. Sonra öğrendim ki çok şarkı varmış bildikleri. O şarkılar beni dinlendirdi. Bu yorucu ve kıyıcı gündem içinde okurlarımı dinlendirecek yazılar yazmak istiyordum, onu anlatmaya karar verdim.Bir iki hafta önceydi. Timaş Yayınları'nın yetenekli editörü, dostum Burak Genç'in duyurusunda gördüm. Bir haftalık bir
© 2016