CSTO genişler mi

Rusya liderliğinde 15 Mayıs 1992'de kurulan Kollektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (Collective Security Treaty Organization-CSTO) bir askerî ittifaktır. CSTO'ya üye devletler Rusya, Ermenistan, Belarus, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan'dır.Yakın geçmişte CSTO'nun adı önce 27 Eylül 2020'de Ermenistan ve Azerbaycan arasında başlayan İkinci Dağlık Karabağ savaşında duyulmuştu.

Muhammet Örtlek

Kolay tercih rehberi - 2

Dün ÖSYM bilgisayarının aday yerleştirme işindeki çalışma sistemini anlattık.Özetle anlaşıldı ki; yerleştirilme sırası size geldiğinde, o bilgisayar, sizin ilk sırada tercih ettiğiniz programın kontenjanının -puanı sizden yüksek olan yeterli sayıda adayın orayı tercih etmiş olması sebebiyle- dolmuş olup olmadığına bakacak. O dolmuşsa sizin sonraki tercihinize ilerleyecek ve boş kontenjan bulduğu tercihinize kadar gidip sizi oraya yerleştirecek.

Ahmet Battal

Simitte "neredeeen nereye!"

İKRARMuhalefetin kazandığı belediyeleri "başarısız kılma" maksadıyla çoğu AKP'li belediyelerin son güne ve hatta son saate kadar israf ve yandaşlara ihale peşkeşleriyle bıraktığı 96 milyarı bulan borç yığınını yeni kazanan belediyelerden tahsili "tâlimatı"nı veren Cumhurbaşkanı'nın "öyle 25 kuruşa simit yok!" tehdidi yeniden "simit hesabı"nı sözkonusu etti.

Cevher İlhan

Tesettür hutbesi

Diyanet'in Cuma hutbelerinden biri daha siyasî tartışma konusu oldu.Geçen haftaki hutbede Kur'an'ın tesettür ayetlerinin hatırlatılması ve evlilikle ilgili tavsiyelerde bulunulması CHP Sözcüsü tarafından, Diyanet İşleri Başkanının şahsı üzerinden çok nezaketsiz ve haddini aşan ifadelerle eleştiri ve polemik konusu yapıldı. Evvela şunu ifade edelim:

Kâzım Güleçyüz

Önce alkışladılar, sonra utandılar mı

Gazze'de devam eden İsrail zulmü insan olan insanların büyük tepki ve itirazına sebep olurken ne yazık ki bazılarının da alkışını alıyor.Bazı insanların yüzde yüz yanlışı can havliyle alkışlaması insaniyetten istifa ettiklerini akla getirmez mi ABD Kongresinde konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu dakikalarca alkışlayan 'kongre Üyeleri'nin tavrını 'insanlık değerleri'yle izah edebilen çıkar mı

Faruk Çakır

Yeni bir Türkiye dönemi -2

Sultan II. Abdülhamid, otuz yıl müddetle (1878-1908) meşrûtiyetin önünde setler inşa edip engeller koymakla meşgul olurken, "Ahrar" denilen genç Osmanlı hürriyetçileri ise, bugünkü manasıyla hürriyet ve demokrasi mücadelesi vermeye devam etti.Bu uğurda çok büyük bedeller de ödendi. Ancak, yine de hürriyet ve meşrûtiyet bir türlü avdet etmiyordu. Asker ve sivil

M. Latif Salihoğlu

Çare yanlış yerde aranmaz

Hemen her alanda ülkeyi kaosa sürükleyen otoriter ucube tek adam rejiminden haklı olarak müşteki olan siyasi kadrolar ve yazar-çizerler, bütün sıkıntılara sebep olan mevcut sistemden kurtulmak için alternatif olarak her fırsatta ısrarla, yine tek adam sistemi olarak bilinen Kemalizm'den bahsediyorlar.Onların, bunun çare olmadığını, hatta hiçbir faydasının olmadığını idrak etmelerini beklerdik. Ama bu gidişle nafile.

Hüseyin Gültekin

Emeklilere adaletsizliğe devam!

"Türkiye'nin ekonomisin sorumlusu benim, ben" diyen "ekonomist" olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın uyguladığı birbirine ters uygulamalarla ülkenin ekonomisini ne hale getirdiği ortadaEkonomi biliminde olmayan uygulamalarla ülke ağır bir ekonomik krize sürüklendi. En düşük emekli maaşı 12.500 liraya çıkarırken bu zammın "büyük

Mehmet Kara

Sabit gelirliden Mehmet Şimşek'e mektup

Yeni vergi paketi ile ilgili, Necip Fazıl ve Mehmet Akif'ten ilham alan sabit gelirlinin Mehmet Şimşek'e seslenerek okuduğu şiirler:Vergi iki hece Mehmed'im, lafta Kuyumcu ve avukatla asgari ücretli, matrahta bir safta Bir de kalantor adamlar var, vergisi afta Halimizi düşünüp yanma Mehmed'im Bir vergi daha mı Belki... Daha ölmedim!

Adnan Nacir

Rejimin futbolu da ofsayt

Son bir kaç yazımız futbola açıldı ancak, mesele ne futbol ne de futbol dünyasının problemlerini nazara vermekti ki, meraklıları spor gazetelerinden öğreniyorlar zaten.Asıl mesele; rejimin her yeri tahrip ettiği, biat kültürünü geliştirdiği, o çok önem atfettiği sporcunun "zeki, çevik ve ahlaklı" olmaya muvaffak olamadığı bir düzen(sizlik)dir. Madem, özellikle dünya arenasında başarı

Ömer Faruk Özaydın

Kültür-Sanat

Hakikat ve yalanın savaşı - Ân diyarı (59)

Bilgin Abi diyor ki:Kendimizden çok başkalarıyla yatıp kalkıyoruz. Şimdi'den çok geçmiş ve gelecekle oyalanıyoruz. İçimizden çok dışımızla uğraşıyoruz. Her ân bir ayrılığı yaşadığımızı pek hissetmiyoruz. Nefeslerimizi duymadan yaşıyoruz nerdeyse. Uyuyup uyanıp "dünya" soluyoruz.

Ali Hakkoymaz

Bir medeniyet harikası: Yapay Zeka

H. Muharrem Okur Arda Bilikİnanıyoruz ki her derdimizin devası asrımızın Kur'an tefsiri Risale-i Nurlarda. Dolasıyı ile en mühim hizmetimiz "Nazarları Risale-i Nurlara" çevirmek. Bunun için de bazen sıra dışı kelimeler ile üretilen bir kaç cümle nazarları Nurlara çevirebiliyor. Bizim de yaklaşık bir aydır "Risale-i Nur Okumanın Faydaları" ile ilgili

H. Muharrem Okur

Aklı kullan, ilmi putlaştırma!

Akıl bir ölçme-değerlendirme cihazıdır. Ne var ki, her şeyi tartamaz, ölçemez. Akıl bir kova ise, meseleler ve sorular bir okyanustur.Bahr-i muhit bir kovaya sığıştırılamaz! Kaldı ki, ölçü âletleri de değişkendir; neticeye tesir ettiğinden, tam bir itimada şayân değildir. Meselâ, suyun sıcaklığını ölçen termometreyi, su kabına daldırdığımızda gerçek sıcaklığı ölçmekten mahrûm kalırız. Zîrâ, termometrenin sıcaklığı da suyun sıcaklığına karışıyor.

Ali Ferşadoğlu

Deccal arz-ı endam ederken - 1

Toplumların nasıl değiştiğini yorumlamaya çalışan pek çok görüş arasında çok kritik önemi haiz bir önerme, Marx ve Engels'in önermesi genel olarak Marksizm olarak bilinmektedir.Marksizm nihai olarak komünist bir toplumun ortaya çıkacağını savunan bir önerme olup şimdi bile tarih boyunca kendisinden en çok bahsedilen ve atıf yapılan fikir olma özelliğini korumaktadır. Komünist toplum tüm

Mustafa Eren Bozoklu

Makam meselesi -5

Makama tahammülMana yükseldikçe makam yükselir. Yükselen makamın hâllerine tahammül gerekir. Tahammül edemeyen ruh, "Enelhak" diye feveran eder, hâlini haykırır. Allah, mutlak güzeldir. Allah'ın perde arkasında olması, tecellisine hiçbir canlının tahammül edememesinden kaynaklanmaktadır. Barla Lâhikası'nda 124. sıradaki mektupta Asım

Mehmet Çetin

İnsan fizyolojisinde marifetullah pencereleri - 12

Dört ana tat duyumu, dilin üstündeki özel bölgelerde bulunan alıcılarla algılanır:Tatlı ve tuzluya duyarlı olan alıcılar dilin ucunda, acıya duyarlı olanlar dil tabanında, ekşiye duyarlı olanlar ise dilin kenarlarında dağılmıştır. Dilin üst yüzündeki küçük tat tomurcukları, tat duyumunun sinir sistemine iletilmesinden sorumludur." (1) Ayrıca dilde görülen renk ve şekil değişiklikleri, değişik hastalıkların teşhis edilmesinde çok önemli özel belirtiler göstermektedir.

Feyzullah Ergün

Kütüphanesi olmayan âlim

İlim adamları ve din âlimleri, uzun bir tahsil sonunda, çok okuyarak kitaplar yazmışlar, bilgilerini yazdıkları eserlerle gelecek nesillere taşımışlardır.Onun için de her ilim adamının ve âlimin büyük bir kütüphanesi ve çok sayıda kalın kalın kitapları vardır. Oradan aldıkları bilgileri kendi düşünce süzgeçlerinden geçirip, yeni yorumlarla bilgi hazinesine yeni katkılarda bulunarak daha ileriye

Abdil Yıldırım

Risale-i Nur'da orijinal bakış açıları

İsim vermeyen okuyucumuz: "Üstad'ın 'Risale i Nur başka eserlere ihtiyaç bırakmıyor' sözünü nasıl anlamalıyız"Risaleler İmanda Dereceler Kazandırıyor Risâle-i Nûr asrımızda îmân ilminde fetvâ vazîfesiyle vazifelidir. Okuyucusunun îmânı yoksa Allah'ın izniyle îmâna getirir, îmânı varsa taklitten tahkîke çıkarır, imânı tahkîkî ise hakka'l-yakîn derecesine ulaştırır.

Süleyman Kösmene

Türkiye'nin Suriye politikası ve mülteciler

Arap Baharı adı verilen fitne, tek adam rejimleriyle yönetilen Müslüman Arap ülkelerinde yaşanan işsizlik, gıda enflasyonu, siyasî yozlaşma, ifade özgürlüğü, usulsüzlükler ve kötü hayat şartları gibi problemler sebebiyle bunalan halkların, Küresel fesat şebekelerinin kışkırtmalarıyla 2010'da meydanlara inerek yönetimlerini protesto etmeleriyle başladı.İlk olarak Tunus'ta başlayan olaylar,

İbrahim Ersoylu

Cennete dönüş

Hz. Adem ve Havva, Cennet'te saadet içinde yaşarken; tek bir hata ile Dünya'ya indirilmişlerdi. Cennet vatandan ayrılık kim bilir ne büyük keder ve pişmanlıktı.Her ikisi de dünyanın ayrı ayrı yerlerinde, üzgün ve perişan hâlde, Allah'a sürekli tövbe ederek gözyaşları içinde yıllarca dolaşıp durmuşlar. Sonunda Allah, tövbelerini kabul edip onları Arafat'ta Müzdelife denen yerde buluşturmuştu.

Mehtap Yıldırım Yükselten