Türkiye 15 Temmuz 2016 tarihinde bir Kurtuluş Savaşı destanı verdi. * 15 Temmuz darbe ve işgal gecesinde , "#DarbeyeHayır Bütün TÜRKİYE bir oldu. Adeta kurtuluş savaşı gibi bir mücadele veriliyor. Herkesi tebrik ediyoruz." (02:41 - 16 Temmuz 2016), https://x.com/Galipilhaner/status/754098573642522624 , diyerek, yapılan direnişi kurtuluş
HAİN CIA-FETÖ darbe girişiminin yıldönümünde, bütün şehitlerimize rahmet diliyorum Rabbim'den. Gazilerimiz için de bol bol dua ediyorum. Allah hepsine şifa versin. Bugün… Geçmişi asla unutmadan yarınlara bakma günü. Türkiye, bunu yapmaya çalışıyor. "Terörsüz Türkiye" arayışı böyle bir çabanın ürünü.
02 Temmuz 2025 Çarşamba günü yaşamış olduğum kontrolsüz polis şiddeti sebebiyle, ziyaret ederek, telefonla arayarak, sosyal medya aracılığıyla mesaj bırakarak geçmiş olsun dilekleriyle beraber desteklerini belirten yüzlerce dost, kardeş, meslektaşım Samsun'da örneğine az rastlanılan dayanışma hareketine imza attı. Milletvekillerinden belediye başkanlarına, akademisyenlerden
Efendim, memlekette öyle bir barış rüzgârı esiyor ki, Formula 1 pilotları bile "yavaş gelin" diye el sallıyor. Dün dağda olan bugün şehirde, dün "bijî serok" diyen "heval"ler bugün "Yaşasın Türkiye" diye tempo tutuyor. Allah Allah, bu ne güzel değişim böyle!
Biz ümmeti Muhammed olarak bu gün iki milyar civarında büyük bir aileyiz. Dünya enerji kaynaklarını takriben % 85'i ümmet coğrafyasının bağrında. Ama ümmet paramparça olduğu için gücünü kaybetmiş izzetini yitirmiş ve düşmanının güdümüne girmiştir. Bu dağınıklık ve zaaf, ümmetin yeraltı ve yerüstü zenginlerinin emperyalist zalimler tarafından payı-mal edilmesine sebep olmuştur. Sonuç; varlık içinde yokluk ve bunca zenginlikler içinde fakir, perişan ve zelil bir hal almıştır.
11 Temmuz 2025 Tarih bu günü nasıl yazacak bilinmez. Ama biz bugünü, bir halkın sırtında kırk yıldır taşıdığı kanlı yükü yere bıraktığı an olarak kaydedebiliriz. Bugün Irak Kürdistanı'nın Süleymaniye vilayetinde, Dukan bölgesindeki Şikefta Caseneyê (Casene Mağarası)'nda PKK'ya bağlı bir grup, kameraların önünde silahlarını yaktı. Kimi omzunda kalaşnikof taşıyan kadın militanlar, kimi sakallı genç , yaş almış erkekler
6 Şubat 2023 depreminden sonra Türkiye'nin tanınmış bir mimarı ile konuşurken Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'kısa sürede enkazı kaldırarak yeni konutların yapımına başlayacağız' sözlerini hatırlatıp 'Bu mümkün mü' diye sordum. 'Bir yıldan önce bu enkaz kaldırılamaz' dedi. Aynı gün gelen iki depremin yerle bir ettiği bölgenin enkazı altı ayda temizlendi, yeni konutların yapımına başlandı.
Değerli okurlarım saman altından su vererek birlik hamurumuzu sulandıran batılı ülkelerin; parçala böl yönet taktiği içimizdeki piyonlarının gayreti ile onlarca yıl, on binlerce canımızı alıp hem devletimizin hem de milletimizin başına onulmaz büyük belalar açtı. Merhum Özal'ın cesur çıkışları ve mücadele taktiği ile başlayan ve Erdoğan'ın bedeli baldıran zehiride olsa çözeceğim dediği PKK belasından nihayet kurtuluyoruz.
Uzun bir aradan sonra Mısır'a bir kez daha ayak bastım. Bu ziyaretin temel amacı, Gazze'de süregiden abluka ve kitlesel yıkıma karşı bir farkındalık oluşturmak, Mısır-Gazze sınır hattında uluslararası kamuoyunu harekete geçirecek bir vicdan çemberi inşa etmekti. Ancak bu, Mısır'a ilk girişim değildi; aksine, geçmişte Mısır devletiyle doğrudan yüzleşmiş biri olarak bu ülkeye dair tanıklığım bölgeyi anlamak açısından özel bir bağlam sunmaktadır.
İslami davette yeni deneyimler ve yeni arayışlar sürekli gündeminde olan bir mevzudur Davet çalışmalarındaki durağanlığı nasıl aşabiliriz konusu zihnimi meşgul eden temel bir sorudur Belki de bendeki bu kronik merak yeni ve yerinde pratiklerle buluşma vesilesi oluyor Bu giriş cümleleri ile sözü hafta içinde KİM vakfı üzerinden tanıştığım Mehmet Olgunharputlu'ya getirmek istiyorum
Değerli edebiyatçımız Mehmet Nuri Yardım beyefendi tarafından organize edilen 43ncü İstanbul sohbetlerine konuşmacı olarak davet edildim. Konu; Anadolu'da manevi iklim. Yer olarak İstanbul Cerrahpaşa Fatih semtinde bulunan Ali paşa camisinin yanındaki Hekimoğlu Kültür Merkezi idi. Geçen Cuma günü yani 4 Temmuz 2025 tarihinde o mekâna gittim. Seçkin bir dinleyici kitlesi
21. yüzyılın üçüncü on yılına girilirken Avrupa, güvenlik politikalarında belirgin bir dönüşüm süreci yaşamaktadır. Soğuk Savaş sonrası barışçıl ve savunma merkezli askeri duruşunu sürdüren pek çok Avrupa ülkesi, özellikle 2022'de Rusya'nın Ukrayna'yı işgaliyle birlikte askeri harcamalarını ve silahlanma kapasitelerini ciddi biçimde artırmaya başlamıştır. Bu
Görünen, tutulan, taşınan, tartılan nice yükün altına girer insan. Hepsini taşır, hepsinin de altından kalkar. Dağlar yük olsa onun bile altına girer insan. Ne var ki gam başka… "Kaygı, tasa, keder, iç darlığı…" gibi anlamları ihtiva eder gam. Kimin içindir gam Kim çeker bu yükü Dağlar mı, taşlar mı; ovalar mı, gökler mi; ırmaklar mı, göller mi, denizler mi
(Le Petit Journal illustre, 1.8.1926, No 1858, p. 14) Kemalist Totaliter Rejimin sayısız cinâyetlerinden bir sahne: Müretteb "İzmir Sûikasdi"nin göstermelik dâvâsı sonrasında insâfsızca asılıp günlerce darağaclarında teşhîr edilen mazlûmları, o devirde, bir Fransız mecmûası, yukarıdaki resimle canlandırmıştı… (Bu muhayyel "sûikasd"
İşgallerin, savaşların, soykırımların, masa cambazlığının belirlediğini ve ülke sınırlarını çizdiğini düşündüğümüz haritalar, 21. Yüzyılda "tasarlanabilir" formlar olarak ifade buluyor. Hatta kazananların yarışmayla belirlendiği Japan'sGood Design Awardsisimli dünya tasarım ödüllerinin 2016'daki kazananı, harita tasarımı ile katılan Japon mimar HajimeNurukawa'ydı.
9 yıl önce FETÖ'nün bitirildiği ülkemizde "hayırlı Cuma" yaşandı ve 41 yıldır kan döken terör örgütü PKK, bıraktığı silahları yaktı. "Türkiye Yüzyılı"mız hayırlı uğurlu olsun. Tarihî ve çok önemli bir süreçten geçiyoruz. 1984 yılında "Eruh Baskını" ile ülkemizde katliamlarını başlatan terör
İstanbul'da Fatih ve Çukurbostan semtlerinin delileri arasındaki rekabet, şehir efsanelerine konu olmuştur. Bir rivayete göre, İstanbul'un Fatih semtinin delileri ile Çukurbostan'ın delileri arasında bir kavga çıktığında, Fatih'in delileri: "Biz, Fatih'in torunlarıyız!" demişler. Fatih'in delileri
Hayat kitaplarla alımlı ve güzel yüzlere, izlere dikkatle bakıldığı zaman iyi kitaplar kadar anlamlı. Eserlerine Muhit Dergisinden vâkıf olduğum Sevgili Meral Afacan Bayrak 2025'te okuruyla buluşan birbirinden değerli iki el emeği, göz nuru kitabını göndermiş önceki haftalarda bana. Kütüphaneme kaldırmadan aldım, başucumda ağırladım. İlk olarak
Şiir gönlümüze düştü düşeli bir peri misali yıllarca bizi peşinden koşturdu durdu. Şiirin peşinden gittiğimiz mekânlarda kurulan meclislerde nice şiir gönüllü dostlar edindik, nice inci mercan kabilinden sözler işittik saymakla bitmez. Geçtiğimiz ay Afşin'den kıymetli ağabeyimiz Ahmet Süreyya Durna, bizi Afşin'de düzenlenecek bir şiir etkinliğine davet etti. Hiç
Tanrısal bir yasanın içine doğuyoruz. En dramatik istisnasının bile geneli rencide etmeyeceği, akışı kesintiye uğratsa bile, bozmayacağı mükemmel ve muhteşem bir döngüye sahip bu sistem zahiri ve batıni tarafıyla evreni de onun özeti olan insanı da oluşturmanın, yaşatmanın yegâne garantörü İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış olarak bu yasalarla yaşıyor, bu yasalarla güçleniyor, bu yasalarla soluyor,
Bildiğimiz şeyleri hatırlamanın sevinci olur yüreğimizde. Verilen nefese şükür gibi. Hayatı anlamlı yaşamayı hatırda tutmak da böyledir. Hayat, her nefesle kendini yenileyen bir şiirdir. ne kadar yıpratıcı olursa olsun, içinde saklı bir ışık vardır. Bu ışığı görmek, her anı aydınlatmak ve zorlukların karanlığında kaybolmadan yürümek, insanın en büyük zaferidir. Hakikat olan, bu ömrü yalnızca yaşamak değil, onu kendimize layık kılmaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Müslümanları ilgilendiren birlik vurgusu ve Türklerin, Arapların, Kürtlerin kardeşliğinden bahsetmesi büyük önem taşıyor. Ancak Özgür Özel, bu birlikteliği "ümmetçi" diyerek tahrip etme çabasında. PKK'nın bitmesinin ardından, adeta mezhepçilik ve ümmetçilik tartışmaları üzerinden bu birliği bozma gayreti gözlemleniyor. Cumhurbaşkanı
Dünyada sekiz milyar insan yaşıyor, peki ya yalnızlık O da her yerde, her birimizin içini kemiriyor. Bu belki de insan olmanın kaçınılmaz parçası. Büyük şehirler, özellikle İstanbul, bu hissi iliklerimize kadar işleten bir sahne gibi. İstanbul'un kalabalığında Boğaz'ın serin rüzgarı yüzünüzü okşarken,
Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca karşı karşıya kaldığı en büyük tehditlerden birini 15 Temmuz 2016 gecesi yaşadı. Milletin güvenini temsil eden, "Peygamber ocağı" olarak kutsal görülen ordumuzun içine sinsice yuvalanmış bir grup FETÖ/PDY mensubu hain, halka silah doğrultarak kanlı bir darbe girişiminde bulundu. O gece, halkın vergisiyle alınmış tanklar, uçaklar
Kıymetli okurlarım, anlatıldığına göre, Adamın biri atıyla giderken, yolda yaya giden birine acıyor. Acıdığı içinde onu atına alıyor. Bir müddet gidildikten sonra, atın sahibi su içmek için çeşme kenarında duruyor. Tam pınardan su içeceği sırada bir bakıyor ki, yolda acıdığı için aldığı kişi atını kaçırmaya başlamış. Hırsıza acı acı bakan Adam şöyle diyor: -"Ey kişi, sen sadece benim atımı çalmadın, yüreğimdeki merhameti de çaldın".
Başarılı yönlerini sahiplendiğimiz eğitim sistemimizin eksik kalan ya da tarihsel süreç içerisinde değişmesi veya revize edilmesi ihtiyacı oluşan kısımlar için fikir beyan etmemiz, görüş bildirmemiz, alanında uzman kişilerden konu hakkında düşüncelerine başvurmamız ileride tahkim edilmesi düşünülen eğitim sistemimize katkı sunmak içindir. Eğitim sistemlerinde yapılan
Kendi benliğini oluşturmak, bir insanın önünde duran en çetin meydan okumadır. İnsanın hayattaki görevi amacı ve anlamı, kendi benliğini gerçekleştireceği bir hayat yaşamaktır. Benliğini gerçekleştirmek yerine sahte ve dayatma amaçları ve anlamları kendi hayatlarının varlık ve varoluş nedeni haline getirenler, aslında hayatı anlamsız, verimsiz ve yıkıcı nitelikte heba etmektedirler. Benlik
Gençler arasında sıkça duyduğumuz cümlelerden biri biz birlikteyiz ama adı yok. Ya da sevgili değiliz ama sürekli konuşuyoruz. Bu ifadeler, yeni nesil ilişki biçiminin en belirgin yansıması. İnsanlar bir arada olmak istiyor ancak aynı zamanda bağlanmaktan, tanım koymaktan, sorumluluk almaktan da korkuyor. Bu belirsiz ilişkinin de bir adı var tabii ki: Situationship
© 2025