Kâzım Güleçyüz

Yeni Asya

Türk-Kürt kardeşliği

Herkesin dilinde dolaşan, ama malûm fitneler sebebiyle bir miktar zedelenen "Türk-Kürt kardeşliği"ni tekrar ihya edip kurtarmanın ve kuvvetlendirmenin en sağlam formüllerini, Said Nursî geçen asrın başlarından itibaren dile getirmiş.Ve onun başından beri Kürtlere yaptığı ısrarlı tavsiyelerden biri, Türklerle birlikte olmak. Meselâ, 2. Meşrutiyet d

Maksatta ittifak

Birinci İhlâs Lem'ası'ndaki şu vurgulu ifadeler de baştan beri işlemeye çalıştığımız manaları tamamlayıp taçlandırıyor:"Bütün hissiyatınızla, ehl-i dünyadan daha şiddetli bir surette meslektaşlarınızla ve dindaşlarınızla ittifak ediniz, yani ihtilâfa düşmeyiniz. 'Böyle küçük meseleler için kıymettar vaktimi sarf etmektense, o çok kıymetli vaktimi z

Şahsî kusurlara takılmamak

Müslümanların birlik-beraberliğinin tahakkuku noktasında dikkat edilmesi gereken çok önemli prensiplerden biri, "birbirinin şahsî kusurlarına bakıp takılmamak."Şahsî kusurlarla uğraşarak onları sürtüşme ve çatışma konusu hâline getirmek, bunu yapanlara, ittihad-ı İslâm idealini geciktirme, hattâ engelleme vebalinin sorumluluğunu yükler. Bu itibarla

"Bütün hissiyatınızla ittifak ediniz"

Şahs-ı manevîdeki sır ve mananın bilhassa sıkıntılı fitne ortamlarında çok daha kapsayıcı bir çerçevede düşünülüp yaşanmasına çok büyük bir ihtiyaç var.Ehl-i dalâletin tam bir tesanüd hâlinde, âdeta cemaatleşmenin getirdiği bir şahs-ı manevînin dehasından aldığı ilâve güçle hücumuna karşı, ehl-i hakkın o kuvveti dengeleyip göğüsleyecek ve etkisiz h

Şahs-ı manevînin gücü

Tarih boyunca imanla küfür arasında cereyan eden mücadelenin, ahirzaman olarak nitelenen çağımızda daha da şiddetlenerek devam ettiği ve edeceği, bir gerçek.Bu mücadelede hedeflenen neticeleri alabilmek için her yola başvurulacağı ve insanların bilumum zaaf ve boşluklarının kullanılıp değerlendirilmek isteneceği de. Onun için her an çok dikkatli v

"Helâlleşmek lâzım ve zarurîdir"

Gerçek şu ki, hayatını aynı hizmete vakfetmiş insanlar arasında bile hasbelbeşer mizaç uyumsuzluğundan ve herhangi bir tâlî konuda fikir ayrılığından kaynaklanan tatsızlıklar olabiliyor.Önemli olan, bunları daha fazla büyümelerine imkân vermeden izale etmeye çalışmak veya mümkün olduğu ölçüde küçülterek, tesanüd ve ittihad manalarını tahrip edecek

Tesanüd ve ittihad

Bediüzzaman, İhlâs Risalesi'nde "İhlâsı kazanmak ve muhafaza etmek ve mânileri def etmek için rehberiniz olsun" diyerek sıraladığı dört düsturdan üçüncüsünde, "Ey Risale-i Nur şakirdleri talebeleri ve Kur'an'ın hizmetkârları" hitabından sonra şu ifadelerle devam ediyor:"Sizler ve bizler (...) insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı manevînin âzâlarıy

Nur kimseyi incitmez

Elbette ki hakkın hatırını her zaman, her hal ve şartta âlî tutmamız ve hiçbir hatıra feda etmememiz gerekiyor.Ama bu prensibi, bilhassa "daire içindeki" cüz'î ve fer'î fikir ayrılıkları ile hissî imtizaçsızlıklara karşı kaba, haşin ve dışlayıcı tavırlarla mukabele etmenin gerekçesi olarak asla kullanmamalıyız. Muhatabiyetlerimizde, "Elimizde nur v

İmanda tevhid, kalplerin birliğini ister

Hayatını vakfettiği ideallerden birini "Müslümanların kardeşlik ve muhabbeti" olarak ifade edip, bunu İttihad-ı Muhammedî (asm) için yaptığı o muazzam, kapsamlı ve son derece kucaklayıcı tarifle de ortaya koyan ve Nur mesleğinde mü'minlerin kardeşliğinin esas olduğunu vurgulayan Bediüzzaman'ın bu yaklaşımı, aynı hizmet ekolünde beraberce çalışıp ga

Düşmanlığın devri kapandı

Bediüzzaman, 1911'de Şam'da irad ettiği Hutbe-i Şamiye'yi 1950'den sonra gözden geçirip tekrar yayınlarken şunları da ilâve etmiş:"Husumet ve adavetin düşmanlığın vakti bitti. İki harb-i umumî dünya savaşı, adavetin ne kadar fena, tahrip edici ve dehşetli zulüm olduğunu gösterdi. İçinde hiçbir fayda olmadığı tezahür etti." Bu sözler, iman hizmetine