Güç zehirlenmesi yaşayan vezirler tarihten silindi

Tarihte hükümdarların yanında kuvvetli vezirler olmuştur. Hükümdarın mutlak vekili olan güçlü vezirler zaman zaman makamları sayesinde edindikleri siyasi ve mali güçle yönetime hâkim olup kendilerini vezir olarak değil de gerçek hükümdar olarak görmüşlerdir. Sultana karşı alternatif olma tehlikesi belirince Bermekî ailesi, Çandarlı Halil Paşa ve Pargalı İbrahim Paşa gibi güçlü vezirler ve aileleri tarihten silinmişlerdir

Osmanlı İmparatorluğu'nun ilk yıllarında Osmanlı hanedanının yanında devletin büyümesini sağlayan bir aile daha vardı: Çandarlılar. Çandarlı ailesinden birçok veziriazam ve ulema çıktı. İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Halil İnalcık ve Münir Aktepe'nin Çandarlılar ile ilgili araştırmaları vardır.
TAHT OYUNLARI BAŞLADI
İkinci Murad'ın veziriazamı Çandarlı İbrahim Paşa'nın büyük oğlu Halil, dedeleri gibi medreseden yetişerek kazaskerlik yaptı. 1438 veya 1439'da veziriazam oldu. 1444'e kadar Çandarlı Halil Paşa açısından her şey yolunda idi. İkinci Murad veziriazamına güvendiği için, devlet işlerinde kendi başına hareket etmesine izin veriyordu.
İkinci Murad, 1444'te devamlı mücadeleyle geçen yılların yıpratması ve büyük oğlu Şehzade Alaeddin'in ölümünün verdiği üzüntüyle tahttan ayrılarak yerine hayattaki tek oğlu Şehzade Mehmed'i geçirdi. 12 yaşında tahta geçen Fatih'in ilk hükümdarlık döneminde Veziriazam Çandarlı Halil Paşa ile devşirme asıllı vezirleri arasında büyük bir çekişme meydana geldi. Hurufi meselesi ve Edirne'yi harap eden büyük yangın, buhranı iyice artırdı. Bu sırada Haçlı ordusu Tuna'yı aşmıştı. İkinci Mehmed'in istememesine rağmen, Çandarlı'nın ısrarlarıyla babası, Bursa'dan gelerek ordunun başına geçti.
İkinci Murad'ın komutasındaki Osmanlı ordusu 10 Kasım 1444'te Varna'da Haçlılar'ı büyük bir mağlubiyete uğrattı. Çandarlı, Varna zaferinden sonra İkinci Murad'ı tekrar tahta çıkarmak için hazırlıklara başladı. Ancak İkinci Murad, oğlunun istikbali için tehlikeli olacağını düşündüğünden oğlunu tahtta bırakarak Manisa'ya gitti.
Varna'da babasının kazandığı büyük zafer, İkinci Mehmed'in hükümdarlığını gölgeliyordu. Bu yüzden genç padişahın kazanacağı Varna'dan daha büyük bir zafer, hükümdarlığı üzerindeki gölgeyi kaldırabilirdi. Bu da İstanbul'un fethi idi. Ancak Balkanlar'ın tekrar karışması ve Çandarlı'nın kışkırtmasıyla çıkan yeniçeri ayaklanması sonucunda tahtı babasına bıraktı. Tahttan inmek zorunda kalan İkinci Mehmed, Manisa'da hâlâ hükümdar gibi hareket ederken, Çandarlı'yı da unutamıyor, hesaplaşacağı günü bekliyordu.
Çandarlı'nın öldürülmesi.
ÇANDARLI'YA RAĞMEN FETİH
İkinci Murad'ın 1451'de ölümü üzerine İkinci Mehmed'in ikinci kez tahta çıkışı rahat olmadı. Tahta çıktığı sırada ayaklanan yeniçeriler, Çandarlı'nın nüfuzuyla sakinleştirilebildiler. Genç sultanın ilk hükümdarlığındaki başarısızlığını hatırlayan Anadolu'daki beylikleri, Balkan devletleri ve Bizans, harekete geçerek Osmanlı Devleti'nden tavizler koparmaya çalıştılar. Bu kargaşa ortamından çıkmanın tek yolu İstanbul'un fethi idi. İkinci Mehmed, hükümdarlığının ilk şartı olan bu işi başarmaya kararlıydı ve Çandarlı'nın karşı koymasına rağmen kuşatma başladı.
Çandarlı, İstanbul kuşatması boyunca kuşatmanın kaldırılması için çabalayıp durdu. İkinci Murad'ın barış siyasetini devam ettirmek istiyor, Batı'dan büyük bir Haçlı ordusunun gelmesinden korkuyordu. Ama asıl korkusu, fetih gerçekleşirse büyük bir güç kazanacak olan sultan, sevmediği ve kendi hükümdarlığına gölge olarak gördüğü veziriazamını ortadan kaldırabilirdi.
29 Mayıs 1453'te İstanbul'un fethiyle artık Fatih unvanını alan İkinci Mehmed, fetihten bir gün sonra 30 Mayıs'ta yaklaşık 15 yıldır Osmanlı Devleti'nin veziriazamlık makamında olan Çandarlı Halil Paşa'yı hapse attırdı.
Çandarlı'nın mezarı.
İMPARATORLUK MERKEZİLEŞTİ
Halil Paşa'nın kuşatma sırasındaki siyaseti, veziriazama karşı olan diğer vezirler tarafından Bizans'tan rüşvet aldığı şeklinde propaganda edildi. Çandarlı'ya balıkların içinde çil çil altın gönderildiği dedikoduları yapıldı. Rüşvet iddiaları veziriazamı yıpratmak için çıkarılmıştı ve asılsızdı. Halil Paşa'nın veziriazam olarak kudreti, genç padişahın hükümdarlığını gölgeliyordu.
Bir süre hapiste yatan Çandarlı Halil Paşa, lehine bir tavır görülmeyince öldürüldü. Veziriazamla birlikte hareket eden devlet adamları da ortadan kaldırıldı. İmparatorluktaki Türk beylerinin en güçlüsü olan Çandarlı'nın idamı, sultanın üzerindeki gölgeyi kaldırdı. Fatih, İstanbul'un fethinden sonra kazandığı güçle Osmanlı İmparatorluğu'nun merkezileşmesini sağladı. Merkezileşmenin ilk adımı da Türk aristokrasisinin tasfiyesiydi.
İTİBARI GERİ VERİLDİ
İkinci Mehmed, Çandarlı'yı öldürttükten sonra devşirme sınıfından veziriazamlar tayin etti. Osmanlı hükümdarları böylece, aristokrat Türk ailelerinin nüfuzlarını azalttılar. Ancak her şey devşirmelere bırakılmayıp, dini, idari ve mali bürokrasi Türklerden teşkil edildi. Kapıkulları ile Türkler arasında bir denge kurularak devlet yönetiminde tek söz sahibinin padişah olması sağlandı.
İkinci Bayezid babasının ölümünden sonra tahta geçince, Fatih zamanında izlenen siyasete karşı bir tepki dönemi başladı. Yeni sultan, babasının birçok alandaki icraatında olduğu gibi Çandarlı sülalesiyle ilgili siyasetinde de tam tersi bir politika izledi. Çandarlı ailesinin itibarı ve malları iade edildi. Fatih'in öldürttüğü Çandarlı'nın oğlu İbrahim Paşa, 1498-1499'da İkinci Bayezid'e veziriazamlık yaptı. İkinci Bayezid döneminde, daha önce rüşvetçi olarak suçlanan ve hain olarak zikredilen Çandarlı'nın statüsü de değişti. Çandarlı Halil Paşa, "şehit" veya "mazlum şehit" olarak anıldı.
Makbul İbrahim Paşa'nın cenazesi.
'MAKBUL'KEN 'MAKTUL' OLDU
Kanuni Sultan Süleyman, 1520'de Manisa'dan İstanbul'a gelip tahta çıktığında çok güvendiği sırdaşı İbrahim'i de beraberinde getirdi. Pargalı İbrahim, padişaha olan yakınlığı ve zekâsı sayesinde iktidar basamaklarını hızlıca çıktı. Sultan, masraflarını bizzat kendisi karşılayarak Atmeydanı'ndaki (Sultanahmet) İbrahim Paşa Sarayı'nın temellerini attırdı.
Padişahın bir saray yaptırması İbrahim Ağa'yı çok onurlandırdığı gibi nüfuzunu ve itibarını da artırdı. İbrahim Ağa, kısa süre sonra has odabaşı ve şahinciler ağası oldu. 1522'de veziriazamlığa tayin edildi. Veziriazamlığın yanı sıra Rumeli Beylerbeyliği de İbrahim Paşa'ya verildi. Kanuni, 1523 yılının sonunda kız kardeşi Hatice Sultan'ı veziriazamıyla evlendirdi. 15 gün süren muhteşem düğüne padişah da katılmıştı. İbrahim Paşa, hızlı yükselmişti. Becerikliliği ve zekâsı sayesinde ardı ardına başarılar kazandı. Fakat artan gururu sonunu hazırlıyordu. Kanuni, İbrahim Paşa'nın gelirlerini 3 milyon akçeye çıkardığında, paşa bunu hor görerek, padişaha, "Fatih'in Veziriazam Mahmud Paşa'ya 4 milyon akçelik haslar verdiğini" söylemişti. Kanuni de "Onlar İstanbul'u fethetmişlerdi, onlarla kendimizi bir tutmak haddimiz değil" diye cevap vermişti.