Unkapanı Değirmenleri yeniden doğuyor

İbn Haldun Üniversitesi ve Fatih Belediyesi iş birliğiyle, Osmanlı döneminde İstanbul ve Anadolu'nun ihtiyacı olan ekmeğin üretildiği Unkapanı Değirmeni restore ediliyor. Restorasyon çalışmaları tamamlandığında yapı, üniversite kampüsü olarak hizmet verecek. Fatih'te

Fahri Sarrafoğlu

Araplar ihanet ettiyse İnönü "hain"in torununu neden fahri yaveri...

Araplar ihanet ettiyse İnönü "hain"in torununu neden fahri yaveri yaptı MUSTAFA ARMAĞAN Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 19 Kasım 2025 tarihli grup konuşmasında Arap ihanetine değinerek asıl maksadı net olarak ortaya koydu: "Bize on yıllar boyunca aynı masalı anlattılar. Bugün de aynı masalı ısıtıp ısıtıp önümüze getiriyorlar.

Mustafa Armağan

Mustafa Kemâl'in uydurma şecereleri ve hakîkî mensûbiyeti (179)

(M. Renan Mengü ve C. Sezgin Ekren, Sn… Murat Locası Tarihçesi -1966 / 2004-, Aralık 2004, "Özel Baskı; Para ile satılmaz", ss. 42-43) Mezk̃ûr kitabın 43. sayfasındaki matrikül kaydına nazaran, Fahreddin Kerim Gökay, 1924 senesinde, Selâmet Mahfili'nde (Locası'nda) tekrîs olmuştur… Bu sayfalarda,

Yesevizade Alparslan Yasa

Şeyh Sait "kahraman", Diyap Ağa "hain" öyle mi

Yandaşları ve işbirlikçileri, Şeyh Sait'i ısrarla kahramanlaştırma girişimlerini sürdürüyorlar. Şehit ilan ediyorlar... ★★★ Sadece, Türkiye'ye özgü bir sosyolojik gerçektir. Hainleri el üstünde tutma yarışında olanlar; Şeyh Sait'i kahraman, Atatürk'ü ya da Kemalizm'i "zehir" ilan ediyorlar.

Naim Babüroğlu

Vahdettin nasıl kaçtı

"17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: 'Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.' (M. Kemal Atatürk, Nutuk) Son Padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922'de, İstanbul'u işgal altında tutan İngiltere'ye sığınarak Türkiye'den kaçtı. II. Mehmet (Fatih) 1453'te İstanbul'u fethetmişti. VI. Mehmet

Sinan Meydan

Vahdettin'in kaçışı

"17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: 'Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.' (M. Kemal Atatürk, Nutuk) Son Padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922'de, İstanbul'u işgal altında tutan İngiltere'ye sığınarak Türkiye'den kaçtı. II. Mehmet (Fatih) 1453'te İstanbul'u fethetmişti. VI. Mehmet

Sinan Meydan

Justinianus

Justinianus çok uzun bir hükümdarlık devri yaşamıştır. Justinianus, İspanya'yı fethetti, İtalya'yı yeniden aldı, Batı Roma'nın topraklarını Doğu Roma'ya kattı. Perslerle ve Sasanilerle mücadelesi tamamen İpek Yolu'nun kontrolü üzerinedir. İşte burada Justinianus tarihimiz bakımından çok önemlidir. Devletimizin yazılı diplomasi tarihinde Justinianus devri son derece mühimdir. İpek

İlber Ortaylı

İlk hava şehitlerimizi 111 yıl önce vermiştik

Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen kargo uçağında 20 askerimiz şehit oldu. 111 yıl önce iki uçağımız İstanbul'dan-Kahire'ye yola çıktı. Ancak Şam'a kadar ulaşan Fethi ve Sadık beylerin uçağı 27 Şubat 1914'te Suriye Taberiye'de düşünce ilk hava şehitlerimizi verdik. Göreve devam eden ikinci uçağın pilotu Nuri Bey ise 14 Mart'ta uçağının denize düşmesi sonucu şehit oldu. Şehitlerimiz Şam'da Selahaddin Eyyubi'nin türbesine defnedildi

Erhan Afyoncu

15 Kasım 1983 bir devletin doğuşu.. KKTC

15 Kasım 1983 bir devletin doğuşu.. KKTC Halit Kanak 1983'ün 14 Kasım'ını 15 Kasım'a bağlayan gece Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı Rauf Denktaş bütün parti başkanları ile milletvekillerini toplar, KKTC'nin ilân edileceğini söyler. Herkes çok heyecanlanmıştır. Büyük bir kararlılıkla devletin

Halit Kanak

Unutulmuş bir gözcü: Beyazıt Yangın Kulesi

Günümüzde unutulsa da Beyazıt Yangın Kulesi'nin İstanbul şehri için çok önemli bir görevi vardır. Kulenin üst katlarında hâlâ varlıklarını koruyan ve iki yöne bakan metal uzantılar bulunmaktadır. Bir dönem bu borulara gündüzleri renkli sepetler, geceleri ise fenerler asılırdı.4 Şubat

Sinan Genim

Orhan Veli'nin ardından

1950 senesinin soğuk bir Ankara gecesi... Karanlıkta ayak sesleri... Hırıltılı bir nefes... Yalpalar bir sağa bir sola... Adeta bir gemi gibi... Yolunu bulmaya çalışarak yürür. Nereye gittiği meçhul. Sonra belirir gözleri karanlıkta. Bir çift göz bir açılır, bir kapanır, geceyi aydınlatır. Nereye gittiği meçhul... Kolunun altında sıkıştırılmış bir tiyatro metni; Moliere'in Saygılı Yosma

Tolga Aydoğan

ALATURKA MÜZİK YASAKLANIYOR…

* Yakın arkadaşlarından Nuri Conker, sanat müziğininradyolardaçalınmasını yasak eden reisicumhura "Ele verir talkını kendi yutar salkımı" diye takılmıştı.Öteden beri her 10 Kasım ve benzeri günlerde radyolar ve televizyonlar birbiriyle yarışırcasına onun sevdiği şarkılar hakkında program neşrederler. Eskiden o devri

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci

MİLLİ GÖRÜŞ TARİHİ-19 / Kapitalizm ve Komünizm Siyonizmin birer...

"Şimdi yapacağımız konuşmalardan maksadımız doğruyu bulmaya yardımcı olmaktır" diyordu Erbakan konuşmasına başlarken. "Bu milletin 50 milyon memleket evlâdının hepsi birbirinin kardeşidir, bizim kardeşimizdir. Bu milletin evlâtları Adalet Partisi'ne veya Halk Partisi'ne oy verirken iyi niyetle oy vermektedirler. O kardeşlerimizin seçmiş oldukları milletvekilleri olarak,

İsmail Fatih Ceylan

Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)'e selam olsun

Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.v)'e selam olsun MEHMET EMİN GERGER "Kim Peygambere itaat ederse, şüphesiz Allah'a itaat etmiş olur." (Nisa: 80) "Allah ve melekleri, Peygambere çok salavat getirirler. Ey mü'minler! Siz de O'na (Resûlüllah'a) salavat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin!" (33Ahzab: 56)

Mehmet Emin Gerger

Sekiz milyon seçmen

Önce bir darbımesel Eski büyüklerimizin darbımeselleri ne güzeldir. Başta Mevlânâmız olmak üzere büyüklerimiz ne kadar güzel darbımeseller anlatmışlardır. Mevlânâmızın meşhur Mesnevisinde birbirinden güzel pek çok darbımesel vardır. Onlardan biri şöyledir: Bir sinek, eşek bevlinin üzerinde gezinen saman çöpünün üstüne kondu. Sonra kendini bir

Mustafa Akgün

Hiç çocuğu olmayan Atatürk çocukları neden çok severdi

Bir çocuk sahibi olamamak hep bir sızıydı Atatürk'ün yüreğinde. O acısını hiç gizlemedi...Bir baloda Asaf İlbay, on altı yaşındaki kızını Atatürk'le tanıştırdı. Sohbet neşeli sürürken o anlarda Atatürk'ü hüzün bastı. Asaf Beyi göstererek söz açtı:- Asaf ile bir mahallenin çocuğuyuz. Belki aynı yaştayız da. Demek ben de vaktiyle evlenmiş olsaydım, on altı yaşında bir çocuğum olacaktı!"

Yaşar Gürsoy