Aslında tam öyle değil. Konuşan onun adına, avukatlığını da üstlenen kızı Defne Soyer. Ne büyük tesadüf; Ergenekon ve Balyoz kumpas davalarında da tutuklu yargılanan pek çok sanığı avukat kızları savunmuştu. Defne Soyer'in tarafımıza gönderdiği açıklamada suçlamalara bir hukukçu olarak detaylı
İstanbul Erkek Lisesi'nden bir delikanlı, Nâzım'ın şiirlerini defterine yazdığı için tutuklanır. Genç öğrenci Rıfat Ilgaz'la aynı koğuşa düşer. Bir gece geç saatlerde hapishanedeki herkesi uyandırıp bahçeye çıkarırlar. "Ne oldu" demeye kalmadan kocaman bir zincir çıkar ortaya. stünde de sağlı sollu kelepçeler. Lise öğrencisi, Rıfat Ilgaz
Bir üniversite amfisinde kürsüdeki hocanın sırada oturan bir öğrenciye, "Sen, ikinci sıradaki mavi ceketli, adın nedir" sorusuyla başlıyor video. "Adım Aleksis" diyor hocanın seslendiği öğrenci. "Aleksis, lütfen sınıfımı terk eder misin" diyor hoca, "Seni bir daha görmek istemiyorum". Şaşıran öğrenci "Anlamadım..." diyor ve "İkinci kez söylemeyeceğim" diyen hoca kapıyı gösteriyor.
Yaşlılığın anlamını, Shakespeare'in Kral Macbeth adlı oyununda geçen bir söz öğretmişti bana: "Ömrüm güze erişti, sararmış yapraklara döndüm." Günü geldiğinde kralların da herkes gibi, yemyeşil yaprakken sararıp döküleceğini düşününce içime bir acıma duygusu yayılmış, krala bu sözü söyletenin de içindeki acıma duygusunun depreşmesine bağlamıştım.
Sahnede tam 104 çocuk. Hepsi beyazlar içinde. Yaşları 7 ila 13 arası. Seçme sınavıyla seçilmişler. Mart ayından bu yana koro müziği eğitimi almışlar. Ve şimdi karşımdalar, Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nun sahnesindeler. Görüntüleri bile insana işte geleceğimiz dedirten güzellikte ve umut vaat edici. 3-6 Temmuz tarihlerinde İstanbul'un
Çok geç kaldığımız doğru! Çok doğru. Uyanış en geç 2023'te başlamalıydı. Montaj videolarla yürütülen seçimlerden sonra işin nereye varacağı çok belliydi! 2019 Mart'ında iptal edilen İstanbul seçimlerinde durum belliydi! 2017'de OHAL koşullarında mühürsüz oy pusulalarıyla onanan referandum sürecinde durum belliydi.
Yazar kim, okur kim "Okur" da "yazar" da aydınlanmaya ışık tutandır. İkisinin bileşmesi "okuması yazması olan, öğrenim görmüş olanlar"ın eylemi "okuryazarlık"sa, yalnız okuryazar olma durumu değildir. Okuryazarlık insanı kendisiyle, yaşadığı toplumun, dahası dünyanın gerçekleriyle buluşturur. Onların eylem aracı kitap, okuryazarları
Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk'ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM'nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, "O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını" belirtmişti. Geçen hafta, AKP'li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Leman olayındaki doğru tutumu nedeniyle Özgür Özel'i eleştirirken
Hukuk dışı tutuklamaların ve suçlamaların 19 Mart'tan bu yana ivmesinin gittikçe hızlanması, pek çok kişi için olduğu gibi benim zihnimde de şu soruyu doğurmuştu: Bu kadar kötülük tek bir kişinin ya da bir grup insanın eseri mi, yoksa daha geniş çevrelerce hazırlanan bir planın uygulanması mıdır Doğrusunu söylemek gerekirse bu soru zaten AKP'ye ve parti henüz kurulmuşken
"Saygı" sözcüğünün içerdiği anlamlar, kapsadığı alanlar yok oluyor sanki birer birer. Başka ne olması beklenir ki zaten böylesi karanlık bir ortamda İnsana, hayvana, ağaca, çiçeğe, böceğe, denize, suya, toprağa saygı kalmadı. Hak, hukuk, adalet sözcükleri giderek anlamlarını yitiriyor. Özgür düşünceyi, sanatı, sanatçıyı kucaklayan dünyalar baskı ve şiddet sarmalı içine hapsediliyor. Karanlık ortamlar yaratılıyor.
Bizim kuşak çok genç yaşlarındaydı İstanbul Müzik Festivali ile tanıştığında. Festivalin başlaması ilkbaharın gelmesiydi. Daha önceki yazılarımda da değinmiştim. Yakın bir dostumuz her yeni festival başladığında şöyle derdi: "Ne yapalım bizim de yazlığımız filan yok ama İstanbul'da müzik festivalimiz var!" Demek bu uluslararası festival İstanbul'a dünyanın çeşitli köşelerinden
17 Haziran'da Metrohan'da ilk gösterimi yapılan "Bir Babıali Zirvesi" başlıklı, Habitat TV yapımı Zeynep Oral belgeselini henüz izleyemedim. Neyse ki Dikmen Gürün izlenimlerini geçen haftaki yazısında bir güzel dile getirmiş. Okurken belleğimde birikmiş, belge tadında Zeynep Oral olayları gözümün önüne gelmeye başladı. Bu yazıda Zeynep'le yaşanmış anlar var.
Romanya'da Constantin Chiriac tarafından 1993'te Ulusal Öğrenci Tiyatrosu Festivali olarak başlatılan ve 1997'de Uluslararası Tiyatro Festivali'ne dönüşen Sibiu, dünyada Avignon ve Edinburgh'dan sonra en büyük üçüncü tiyatro organizasyonu olarak biliniyor. Eugenio Barba, Peter Stein, Peter Brook, Thomas Ostermeier, Robert Wilson gibi dünyaca
© 2025