İnsan ömrünün bir kısmı olan on yıllar, toplum yaşamının duraklarıdır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'yla emperyalizmin boyunduruğunu kırarak 1923'te doğan genç Cumhuriyetimiz, 1930'lu yıllarda olağanüstü devrimci atılımlarla büyümeye başladı.
Yazık ki 1940'ların sonunda Amerikan emperyalizminin Yeni Düzen, Hür Dünya, Soğuk Savaş, Yeşil Kuşak kuşatmasının tercih edilmesi bugünleri hazırladı.
Getirilen Amerikan hayat tarzı, Amerikan rüyası politikaları 1950'li yıllarda yaşamın her alanına uygulanmaya başlandı.
1960'lı yıllardaki direnişlerle hızı kesilen ama 12 Mart 1971 darbesi ve ardından getirilen Milliyetçi Cephelerle yeniden uygulanmaya başlanan bu politikalar, 1980'li yıllarda 24 Ocak kararları ve 12 Eylül darbesiyle Türk-İslam sentezine dönüştürüldü.
1990'lardan sonra bu kez emperyalizmin ılımlı İslam, yeni dünya düzeni kuşatması altında yaşar olduk.
Bugünün gündemi, emperyalizmin BOP'la (Büyük Ortadoğu Projesi), GOKAP'la (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Akdeniz Projesi) ülkemize biçtiği gömleği giydirme eylemidir.
EGEMENLİĞİN GÜCÜKüresel imparatorluğun dünyanın tamamını sömürmek, yaşamın en önemli ihtiyacı olan su, gıda, enerji, iletişim kaynaklarına egemen olmak için dünyayı kültürel ve ideolojik kuşatması var.
Ekonomik ve finansal gücünü aldığı mali kuruluşları, olağanüstü teknolojiyle donatılan silah gücüne sahip ordusu, çeşitli ülkelerde filoları, üsleri, destek orduları var.
İşlerini kolaylaştıran işbirlikçiler, onları güçlendirmek için gereken demokrasi oyunu; oyunun sürmesini, yeni tasarıların gerçekleştirilmesini sağlayacak olan iletişim olanakları (medya) var.
Küresel egemenlik, ideolojik ve yönlendirici iletişim araçlarının kıskaçları altında yaşatarak bir değirmende öğütüyor insanlığı.
Onun istediği, düşünemeyen, sorgulayamayan, geleceği hakkında karar verme özgürlüğünün bilincinde olamayan, kendisinin ve toplumunun sorunlarıyla ilgili duyarlılığı olmayan insanlardır.
İnsanlığı köleleştirmeye, dünyayı bir büyük hapishaneye dönüştürmeye çalışıyor.
Doğallıkla Doğu'nun tüm mazlum halklarına da bir umut ve ışık olan Cumhuriyetimizi de bu her değeri eriten değirmeninin içine almak için olanca gücüyle saldırıyor.
İNSANA YAKIŞANEgemenliğe karşı direnenlerin yanında olmaktır insana yakışan, güçlüye boyun eğmek değil otoritenin yaptıklarını sorgulamaktır.
Boyun eğmekten kurtulmak için özgür ve eleştirel düşünmeye sahip olmalıdır insan.
Kuşatılmışlıktan, öğütülmekten kurtulmanın yolu insan olmaktan geçer.
Büyük insanlarımız bunu anlattı bize:

5