Ragıp Karadayı

Türkiye

"Babam birkaç senede artık Almanya'ya iyice alışıyor..."

Her şeye katlanmak neyse de sevdiği insanın yokluğuna rıza göstermek kolay olmuyor Anlayacağınız sıkıntısını hep içine atıyor.Babacığım ilk seneler her tatilde izne geliyor. Gelince de bol hediyeler, para getiriyor. Köydeki evimizi yeniden yaptırıyor. Mal davarlarını artırıyor. Fukara Yusuf Çavuş unutuluyor bu sefer de Almancı Yusuf Ağa diye çağrıl

"Senin ne kadar hasretini çektiğimi bilemezsin!.."

"Gurbet yollarına düşerken arkamda kimleri bıraktığımın farkındaydım. En sevdiklerimi. En sevdiğini bırakan hiç rahat edebilir mi"Babacığım, birmektubunda şunları yazmış:"Bir tanem;Mektubuma başlamadan önce, sağlığının sıhhatinin yerinde olmasını diliyorum Allahü teâlâdan. İnşallah günlerin çok güzel ve huzur dolu geçiyordur. Senin ne kadar hasreti

Davulla zurnayla yola çıkmış, bandoyla karşılanmıştık...

Halk arasında bir "replik" hâlini alan "Türkiye'de Almancı, Almanya'da yabancı" klişesine muhatap oldular.Almanya'ya ilk gidenler başta München, Berlin, Hamburg ve Frankfurt garlarında, Alman halkı ve yetkililerce sıcakkanlı ve coşkulu bir şekilde karşılanmıştı. Fakat bu iyimser hava uzun soluklu olmamış, zamanla şartların değişmesiyle birlikte Tür

Göç göç oldu göçler yola dizildi, Uyku girdi elâ gözler süzüldü!

Son asırda yaşanan en kapsamlı Türk göçü, 1960'lı senelerde başlayıp hâlâ devam eden Avrupa'ya olan uzun ve tarihî yolculuktur.Hayatımızda göç, Orta Asya'dan Akdeniz'e oradan da Avrupa'ya devamlı bir yer değiştirme şeklinde cereyan etmiştir.Tespitlere göre Çin ve Hindistan'dan sonra Türkiye, yirminci yüzyılda üçüncü büyük göç veren devlet olmuştur.

"İlk çocukları dünyaya gelir gelmez vefat etmiş!.."

Annemle babamı birbirine çok yakıştırırlarmış. Kaderde olunca da askere gitmeden söz kesilmiş, dönüşte de evlenmişler.- Bu mevzular bitmez. Sen şahit olduklarından bahset bütün gözler üzerinde.- Ee nerede kalmıştık Ha DADAŞ kelimesinin mahiyetini az çok tahmin ettiğiniz gibi hatırlatmış oldum. Aslında ağır kış şartlarından mı ne en zengin aile bile

"Rüyadaki padişahlığa itibar olunur mu"

İnsanlar, dünyaya meylettikçe sıkıntıdan kurtulamaz, çünkü dünya, sıkıntı yeridir...Bunun gibi, insanlar da ölünce, malı mülkü, serveti, evladı, hanımı, hepsi dünyada kalır. İnsanlar ölüp uyandıklarında, "Biz nereye geldik Burası neresidir Mallarımız, mevki ve makamlarımız vardı, eş dost, ahbaplarımız çoktu. Onlara ne oldu, neredeler" deseler de na

"Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı"

"Birisi bizi incittiğinde, o acı hatırayı kumun üstüne yazmalıyız. Ta ki affedicilik rüzgârları onu kolayca silebilsin..."Ne hikmetse bu gece çok şeyler konuşmamıza rağmen o BİTİRİM arkadaşlarım da aklımdan hiç çıkmadı. Benim yerimde onlar olsaydı acaba ne yaparlardı Kesinlikle bu muhteşem salonda bir parti verirlerdi. Saçı sakalı birbirine karışmı

Görmem lazım gelenleri gördüm elhamdülillah...

O "Hızlı yaşa, genç öl!" diyerek ortalığı inlettiğimiz BİTİRİMLER dönemimizi hatırlamak dahi istemiyordum.O en uçarı zamanlarımızda gençliğimizi, heyecanlarımızı, güzelliğimizi, kıymetli her ne varsa bütün enerjimizi topyekûn kullanmak isteyen, "Onunla ben bir miyim" diyecek kadar adileşen, fakir fukarayı adam yerine bile koymayan sosyete bozuntula

Oturduğumuz yer balkon gibiydi, sohbetimiz çok keyifli geçiyordu

Ben hiç kimseye yük olmadım, olmam da evvel Allah!.. Başkaları gelip beni zorluyor. O da imtihanım!Kur'an-ı kerimde,"İyilik etmenin karşılığı iyilik bulmaktır"buyuruluyor. "İyi işler için yarışanlar bunun(iyiliğe koşmak, kötülüğe mâni olmak, ibadete devam etmek)için yarışsınlar"(Mutaffıfin: 26)Yine Kur'ân-ı kerîmde meâlen,"Herkes kendine uygun olan

"Ya olduğun gibi görün, ya dagöründüğün gibi ol"

"Bunları öyle kalpten söylüyorum ki ancak benim hissettiklerimi hisseden ne demek istediğini anlayabilir..."- Bunların hepsi hoş şeyler, nefsimi okşayan güzel düşünceler de şundan emin olabilirsiniz Tanju Bey'im: "Bu ihtişamlı lüks villa veya başka bana ait çok kıymetli şeylerim olsun, altınlarım, mücevherlerim olsun, olmazsa yaşayamam" diyen Jale