Hayret! Büyücü rolündeki bu adamı Delibalta, alttan yani karnından bıçaklamıştı rol icabı. Bu ise burnundan dolayı şikâyetçi.
İşte Delibalta filminin bu sahnesinde büyücüyü oynayan iriyarı oyuncunun burnunda sivilce çıkmış, sonra büyümüş çıban olmuş. Aynaya bakmış, yüzü gözü de şiş... Bunu nasıl paraya çevirebilirim uyanıklığıyla o zamanın magazin muhabirlerini çağırmış. Onlar da işi abartarak gazetelerinde yüzü bandajlı tuhaf resmiyle birlikte haber yaptırmışlar.Manşetler:"TGRT filmlerinde ölesiye dövüldü!""İnsanlık bu mu""Gariban her yerde gariban!"Altında da;"Bu zavallı sinema emekçisi, sanatçının hakkını kim koruyup kollayacak, kim mağduriyetini giderecek" deyip herkesi vazifeye çağıran çığırtkan, edepsiz, adapsız bir sürü yalan-dolanla dolu cümlelerle ajitasyon yapılmış...Öyle bir ajitasyon yapılmış ki okuyan TGRT'ye ve onu temsilen bize ateş püskürürdü elbette.Yazılanlarla sahne arasında irtibat kurmaya çalıştım: Büyücü rolündeki bu adamı Delibalta, alttan yani karnından bıçaklamıştı rol icabı. Bu ise burnundan dolayı şikâyetçi. Anlatılan film ve sahne belli ve kıyamet koparılan yer başka bir uzuv... Gel de hayıflanma... Gel de işin içinden çık... Ve bu fırsat düşkünü güruha hüsn-ü zan et, acı... "Eşkıyalık hep dağda mı olurmuş" kelimeleri döküldü dudaklarımdan gayr-i ihtiyari.Nazım geçen ve o oyuncuyu da tanıyan birkaç yönetmenle görüştüm bu yazılıp çizilenleri. Onlar;"Aldırma... Bunlar ne ki, biz daha beterlerini yaşadık" diyor, güya teselli etmeye çalışıyorlardı. Lakin korkum onun öyle haber yaptırıp beni köşeye sıkıştırmaya çalışmasından dolayı değildi. İş er geç büyüklerimize intikal edecek ve onların üzülmesine sebep olacak diye tedirgin oluyordum. Hele mahkemeye düşme, yeniden gazete sayfalarına taşınma durumlarını düşündükçe üzülüp iyice perişan oluyordum.Ne yapacağım ne edeceğim diye düşünürken durmadan da telefonlarım çalıyordu. Mübarek kandilimi tebrik edenlerden tutun da proje teklifi yapmak isteyenlere kadar bir sürü insan... Onlara klişeleşmiş cümlelerle, robotlaşmış biriymiş gibi cevap veriyordum, aklım fikrim; bazı magazin gazetelerindeki manşet yapılan uydurma haberdeydi...