Ragıp Karadayı

Türkiye

"O zamanki saplantılı hâlimi düşündükçe utanıyorum!.."

Kızgınlığımdan "Nereden kardeşin oluyormuşum Bırak bu sahte kibarlıkları!" diyecektim, kelimeler boğazıma tıkandı, birkaç defa gidip geldi bir türlü dışarı çıkaramadım. İyi ki öyle olmuş... Saadet Hemşire, fazla üstelemedi, gırgır, şamata yaparak işi şakaya vurdu, büyütmeden geçiştirdi. Ben ise hırs karışımı bir hissiyatla iyice bilenmiştim. Bu

'Çılgınlık'susamış ve bir göle ulaştığında 'Güzelliği' görmüş!

Masal şöyle devam ediyordu:Ancak oyuna hepsi katılmak istememiş. 'Hakikat', saklanmayı tercih etmiş. Herkes onu bulacaksa, saklanmak niye, diye düşünmüş. Kendini beğenmişlik, bunun çok aptal bir oyun olduğunu düşünmüş, aslında onu en çok rahatsız eden, fikrin kendisinden çıkmamış olmasıymış. Korkaklık, riske girmek istememiş.Sonra Çılgınlık, başlam

"Sert rüzgârlar, karanlık geceleri, yüksek tepeleri severmiş..."

Hem güldüm hemi de ağladım içimden "Yaprak" ismi geçince! Niçin mi Zavallı olduğum için, ya da kullanıldığımın farkına vardığım için! Biliyorum benim hatalarım da yok değil, farkımız; ben ikimizin de huzur ve saadeti için istedim, oysa o, yalnız kendi nefsinin peşindeymiş meğer! Belki ıslandığın bir yağmur dahi olamadım, Senin yüreğine damla damla

Tam bunalmışken anneciğim imdadıma yetişmişti...

"Aman babacığım abartmayın ne donacakmışım, ne hastalığı Bu havada insan üşür mü Dün de baskınız yüzünden montu aldım!.." Babamla diyaloğumuz şöyle devam etti:- Üşümüyorum ki baba...- Aaaa..- Bu kızın aklı başında babacığım merak etme!- Donarsın! Hasta olursun hasta!- Aman babacığım abartmayın ne donacakmışım, ne hastalığı Bu havada insan üşür mü D

"At bir kere tökezlemekle vurulmaz!"derdi annem!

Şarkılar seni söyler,Dillerde nağme adın.Aşk gibi, sevda gibi,Huysuz ve tatlı kadın! En güzel günlerini,Demek bensiz yaşadın!Aşk gibi, sevda gibi,Huysuz ve tatlı kadın! Okuduğu şarkı ve sözlerini beni sevdiğinin ve hem de delice sevdiğinin bir işareti kabul etmeye başladım bu sefer de. "At bir kere tökezlenmeyle vurulmaz!" derdi anneciğim. O da ken

Hıçkırarak ağlamamak için dişlerimi sıktım bütün kuvvetimle...

Çocukluğum, daha dün gibi gözümün önündeydi. Ah anneciğim ah! Çok çalışır, didinirdi evi, kocası, biz çocukları için... Hepsi de dün gibi taze hatıralarımdı. Mahallenin çocuklarıyla yağmur suyu birikintilerinde ne kadar taş kaydırmıştım. Bir defasında anneciğim: "Dikkat et Jale'ciğim, düşersin ha!" demiş, peşim sıra dolaşıp durmuştu. "Ah! Anne ah!

Anlayacağınız pek çaresizdim ve iş işten çoktan geçmişti!..

Ben "Mademki bu sayfalarda dertlerimi paylaşıyorum. İçimden gelen her şeyi olduğu gibi yazmalıyım" diye düşünüyorum. Okuma yazmaya çok hevesli insan bulmak bu devirde kolay değil malumunuz... Olanlara da doğru malumat vermeliyim. Onun için evliliğimizin ilk günlerinde Tanju hakkında sükûtuhayale uğradığımı açıkça ifade ediyorum.Yahya Kemal Beyatlı'

İnsan bu kadar mı iki zıt karakter taşırdı!.

Anacığım sık sık tekrar eder dururdu: "Kızım, kızların mücevherlerini çalmak için şeytanın aklına bile gelmeyecek, envaiçeşit tuzak kurarlar bu eşkıya erkekler! Sakın mücevherini çaldırmayasın! Sakın ha!" der dururdu. Bu mücevher dediği de neydi On beş yirmi yaşlarında baldırı çıplak bir kızcağızda mücevherin ne işi vardı Kim kaybetmişti de o bulmu

"Senin için neler yaptım neler, haberin yok kız Jale.."

Daha dün gibi hatırımda. Anneciğim "Kız Jale!" diye bir konuşmaya başladığında söz düellomuzun da önü açılırdı.- Ben senin için neler yaptım neler Haberin yok kız Jale- Aman Anne yine başlama! Herkesin annesi evlatlarına bir şeyler yapıyor! Onlardan fazla ne yaptın sanki, başıma kakıp duruyorsun- Ah ah! Benim burnu havalarda olan kızım! Ne yapmadım

Beğensek de beğenmesek de şehir hayatı böyleydi...

Fiziki görünüşümüzde iliklerimize kadar huzur ve saadetle dolmuştuk da içimiz öyle miydi İşte orası tam belli değildi.Gece yağmur çiselemiş, ya da pek ziyade çiy düşmüş olmalı ki çimenlerin üzeri hâlâ rutubetliydi ama umurumuzda mıydı Açılan dükkânların kepenk gıcırtıları, vınlayıp geçen motor gürültüleri, otobüs, dolmuş, taksi korna sesleri, uzakt