Kaderimizde ne vardı, nelerbekliyordu bizleri..
Elimde olmadan bu kaçıncı dalgınlığımdı bilemiyorum Birincide kargalar uyandırmıştı, bu sefer de çocuk sesleriyle kendime geldim.
"Heyhat Behlül, heyhat! Vade dolup kalp teklediğinde, her şeyi olduğu gibi bırakacaksın. Şunu aklından çıkarma: Sabah oğlak gibi sıçrasan bile akşam kabirdesin Hâlâ uyanmıyorsan yazıklar olsun sana" diyor, kendime kuvvet veriyordum; dünya muhabbeti kalbime girmesin, nefsim yeniden palazlanıp beni hâkimiyeti altına almasın diye...Anacığım orta yaşlarda güzel bir hanımefendiydi. Ya da bana öyle geliyordu. Ne de olsa ana evlat arasında öyle tarifsiz bir muhabbet oluyor. Hani bir söz var ya "Kuzguna yavrusu güzel görünür" diye. Anama da bizler öyle görünüyorduk mutlaka. Ömrünün son demlerine kadar sadece evini, kocasını, evlatlarını düşünmüş, çoluk çocuğunu sağ salim büyütüp evlendirmek, bir yuva kurmalarına yardımcı olmak, mürüvvetlerini görmek istemişti. İstemişti de evdeki hesap çarşıya uymamıştı. Ben MECZUP oldum ev-bark sahibi olamadım. Kardeşlerim bir başka âlemdi. Zavallı "ah"lar içinde inleyerek veda etmiş bu fâni âleme. Aklıma gelince içimden bir yerlerin koptuğunu hissederim hep. Her neyse, mevzu derin, asıl meseleye geleyim. Anacığımın öyle hesapları vardı lakin kaderimizde ne vardı, neler bekliyordu bizleri Onu, ne o biliyordu ne de başka bir kimse. Çevremizdeki güzelliklere aldanıp hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya sarılmak tehlikeliydi. Bu hastalığa yakalanmamak ise mümkün görünmüyordu. Başına gelmedik kalmamış, çok çalışıp didinmesine rağmen DÜNYA ne anama ne de başkalarına yâr olmuş yani hiçbirine yüz vermemişti. Buna rağmen yine de gidip gelip ona sarılıyorduk.Elimde olmadan bu kaçıncı dalgınlığımdı bilemiyorum Birincide kargalar uyandırmıştı, bu sefer de çocuk sesleriyle kendime geldim. Sık sık maziye, ötelerin ötesine dalıp gitmek hayatımın bir parçası olmuştu zaten. Vaktin ne kadar geçmiş olduğunu tahmin etmek için mi ne başımı kaldırdım semayı temaşa ettim. Hava az bulutlu, güneş altın huzmelerini cömertçe saçıyordu üzerimize. Belli ki sıcak olacak gün. Serin ve berrak Dicle, envâ-i çeşit yeşilliklerin arasından sakin sakin akıyor, her zaman olduğu gibi. Kıyısına yakın çayırlıkta bir grup çocuk, kendilerinden geçmiş, coşkuyla oynuyor ve keyifli bir şekilde vakit geçiriyordu.