İshak Koç

Milli Gazete

Asrın hilafeti

İnsan, sözü, eylemi, iradeyi bir başkasından beklediği gibi idareyi de bir başkasına yükler. Asırlar geçer, bu yönetilmek iştiyakı, halkın kendi kendini yönetecek kişileri kendisinin seçtiği bir hal alır. Dede Korkut dönemi gibi boy boylayıp soy soylamasa da insanlar bu ilginç döngüye isimler bulur, lakaplar takar, meşrulaştırır. Artık şekilleri va

Asrın hitabeti

Asrın kükremiş sel gibi bendini çiğneyip aşan pervasızlığı karşısında bir hakikate dile getirmeye yeltenen, haksızlıklarla karşılanıp bin türlü eziyete uğramayı göze almış sayılır. Adeta her hakikatin ardında mebzul miktarda zulüm, süresi yine sınır tanımazlar tarafından kestirilen hapis, belki biraz da terör yaftasıyla aşağılanış saklanır. Yahut

Asrın Yübuseti

Bir kaynak varsa kurutulur. Bir maden varsa çıkarılır. Bir gömü varsa bulunur… Öyle lüzumsuzca romantik defineye malik viraneler yoktur. Her yer viranedir belki de define hak getire! Ya da getirmeye. Çünkü nerede el değmedik bir yer varsa oraya gözünü diken, yeryüzünde bakir alan bırakmayan, fazlasıyla tamahkâr insan, define ve viraneye mal bulmuş

Asrın sühuneti

Memleket umulmadık biçimde çölleşir. Böyle bir yargı için elbette çölleşmenin de tüm diğer problemler gibi küresel olduğu, Batı cenahında yer alan ülkelerin daha da çölleştiği, hatta Almanya'nın kıskandığı falan söylenir! Nitekim Avrupa bitmiş, Amerika tükenmiş, Okyanusya okeye dönmektedir! Oysa buralar, üç ya da dört tarafı denizlerle çevrili, yeş

Asrın kasaveti

Üstüne cümleler kurmak… Güzellemeler… Hamaset, gam, kasvet ve çaresizlik… Gazze, melal haline sevk edecek bir yer değildir. Onu bu hale asla güvenmediği halde kar yağan dağlar, her durumdan menfaat devşiren fırsatçılar, düşmana saman altından ama deniz aşırı gemi gönderen işbirlikçiler sürükler. Ve dünyalık bir demokrasi oyununda, yetkilendirdikler

Asrın mahiyeti

Artık yeryüzünde bütün kötülükler doğal afet gibi karşılanır. Uzaklarda bir yerlerde birilerini mağdur eder ve yakındakiler onu görüp üzülür, sinirlenir, ibret alır. Yakınlarda cereyan eden hiçbir kötülük, civarında hayata devam edenleri hiç ilgilendirmez! Mazlumları, mağdurları, birinci dereceden yakınları bile ırgalamaz. Hatta tanımlar, nitelemel

Asrın rehaveti

Dünya, herhangi bir hayvanla dalaşmamak emeliyle çalı dolaşmaktan bitap düşmüş, ömrünü kişisel konforu bozulmasın diye heba etmiş; sonra hakikat doğrultusunda yaşadığını zanneden, iddia eden, mükafat uman, cezadan da muaf sayılacağına kani bireylerle doludur. Mutedil sanılan hayat da bu biçimde temayüz eder. Buna ister statükoculuk, ister konformi

Asrın Melâmeti

Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diye söylenegelen tekerleme, asrın ve insanının gayriciddî tavrı dolayısıyla tepetaklak olur. Şimdiki halde bu denli sunturlu kötülüklerin bilmemek ya da öğrenmemek dolayısıyla işlendiğiniyaşandığını düşünmek safdillik kabul edilir. Artık bilmemek, öğrenmemek, umursamamak ayıp falan görülmez. Bilakis cehaletin o