Asrın icazeti

Bu âlemde Yahudi, Yahudiliğini yapar. Asırlık aklanma çabaları, hiçbir ihtimali boş geçmeyişleri, reklam ve manipülasyon çalışmaları bir nebze üstünü örtse de hakikati ortadan kaldırmaz. Eylediği, hilkatinin gereğidir. Hem onun için uzun bir tarihten, kökleşmeden, yerleşiklikten, dürüstlükten, insanlık ve insaftan söz edilemez. İstisnası yoktur: Yeryüzünün lanetlisidir. Lanetlenmiş kavimdir.

Filistin topraklarını işgal eden yapı (ona İsrail diye isim bulmuşlardır) birkaç terör örgütünden dönüşmüş derme çatma bir yapıdır. Elindeki silahtan askerine kadar toplamadır, zorlamadır, emanettir. İki yıldır aralıksız saldırdığı Gazze, dünyanın gözü önünde onu rezil kepaze eder. Hani tarihsel olarak Siyonist hükümetler sayesinde altı günde Mısır'a, Suriye ve Ürdün'e girdiğini iddia eder ya 730 gündür karış karış bombaladığı Gazze'nin kıyısına köşesine bile yaklaşamaz. Ve yandaşlarını, Siyonizm yardakçılarını, iş birlikçilerini arkasına alıp Gazzelilerin aç kalmalarını sağladığı abluka 20 yıldır, fiili işgal 38 yıl dolaylı işgal 108 yıldır; işgalin Yahudi'ye devri 77 yıldır devam eder. Evet, bu ruh hastaları 77 yılda öldüremedikleri kadar insanı iki yılda katleder ama katliamla bir meşruiyet sağlamak mümkün görünmediğinden, dünyanın en ağır yenilgisini tatmış olurlar. Bu denli pervasız oluşlarının ana nedeni, Siyonist projelerinin Filistin topraklarından ibaret kalmayışıdır. Zulüm için onları besleyen dostları, jandarmaları, taşeronları, distribütörleri, uşakları, iş birlikçileri, yandaşları, yardakçıları dünyanın dört bir yanına onların öğretisini, planlarını, programlarını, projelerini taşır.

Kavmin fertleri için istisnadan söz etmek aymazlıktır. 'İyi Yahudiler de var' cümlesi manipülasyon olduğu gibi kavmin fertlerine 'iyi Yahudi' diye bir sıfat yakıştırmak art niyet barındırır. Antisemitizme varıncaya kadar kendisinden neşet etmiş bir topluluk için hüsnüzan beslemek safdillik olur. Dünya halkları bu tıyneti bilir. Bir kısmı iş birlikçidir, bir kısmı umursamaz, bir kısmı karşı çıkar; kalan kısmı çaresizdir. Ve bilinir ki Yahudi şerrinin dokunmadığı herhangi bir millet yoktur. İstisnası tespit edilirse o da henüz vakit bulamamış olmalarındandır. Yani şimdiki halde bile Yahudi, sadece Gazze'nin ve Gazzelilerin sorunu değildir. Bunun böyle olmadığı, olmayacağı yakın ve uzak tarihte görülür. Mütemadiyen abluka altında olan, geçmişte işgale uğrayan ve şimdi de işgal edilmeye çalışılan Gazze, sadece yaşadığı topraklara sahip çıkmak, onurunu korumak, bağımsızlık kazanmak için değil, insanlığın selameti için direniş gösterir. (Bu cümle bir övgü, hamaset ya da fişekleme değil hakikatin ta kendisidir.) Evet, insanlığı korumak ve Yahudi tehlikesini bertaraf etmek Gazze şeridine kalır. Gayrısı, sadece yaşayabilmek adına daha önemli olduğunu varsaydıkları dünya meşgalesinde, bir cacığa yararmış gibi varlığını sürdürme gayretinde, kendi işinde gücündedir. Elbette işleri kesat, içleri fesat, güçleri hak olana tezattır. Yani insanlığın selameti için Gazze'ye destek olmak bir yana, Yahudi ile iş yapabilmeyi, ilişkiyi, iş birliğini, ticareti nimet bilirler.

Gazze'de yaşanan yahut Gazzeliye yaşatılan bir Siyonist projedir. Netice denemez. Ki o proje ve bilumum Siyonist projeler hitama ermiş sayılmaz. Gazze'de onun sadece bir nüvesi, küçük bir kısmı görülür. Bir nevi dünya kamuoyu için reklam sayılır. Başka başka memleketlerde farklı olaylarda temayüz eder. Siyasal, sosyal, ekonomik, sanat, spor ve sair alanlar bir yana, doğal diye anılan deprem, sel, yangın, heyelan ve benzeri afetlerde, musibetlerde bile kendini gösterir. Belki deprem başlı başına Siyonist projedir denemez, ancak deprem sonucu insanların yerinden, yurdundan, mülkünden edilişi, konut karşılığı evleğinin, toprağının, malının elinden alınışı bir başka şeyi işaret etmez. Konutun devlet destekli tekelleşmesi, deprem mağdurlarının bir daire edinmek için taksitlere bağlanışı, geliri dahi olamayan insanların bir başka depreme kadar kura sonucu sahip olabileceği barınağa sevinişi şüphesiz projelere dökülmüş Siyonizm'i göze sokar. Keza yanan arazilerin akıbeti meçhul değil, meşhurdur. Hatta menfurdur. Meşruiyetini vatandaşının mağduriyeti üzerine kuran memleketlerde ortaya konan tüm projeler şaibelidir. Ancak bu o kadar da gizil gerçekleşmez. Yani herhangi bir projeye şüpheyle yaklaşılmaz. Saman altından su yürütmek falan da gerekmez. Her şey açıktan oynanır; acıta acıya yapılır.