Ragıp Karadayı

Türkiye

Herkes nefesini tutmus?, gözler bana çevrilmişti!

Ragıp Karadayı'nın yeni romanı İTİRAF bugün başladı... -1-"Sınıf arkadaşlarımızla havuzun kenarında gülüp söylüyorduk. O çocuk da çıkageldi arkadaşıyla. Onları görür görmez hep birlikte sustuk..." Kalk!Gözüme bir bak!Bu bir İTİRAF.Oku olma bertaraf!Karşındayım ah!Kıyma bana, günah!Hep gelsen yanıma...Ne olur girme kanıma!Sen ve ben hep yan yana!Bir

Zor olan, kimseyi kırmadan incitmeden yaşamak...

"Medeniyet dediğin şey; pahada, lüks olanda değil, insanın tam özündedir. Allahü teâlâ ahir ve akıbetimizi hayır eylesin vesselâm..." Ölüm, her fâninin istemeyerek de olsa peşinden sürüklendiği en büyük hakikat...Ölüm ne bir şiir, ne de bir felsefe, hele masal ya da hikâye, roman hiç değildi.Lütfü Hoca, zor biri değildi aslında. Herkes gibi doğrula

Babam "Aman Allah'ım!" diyerek kendinden geçti!

"Kapıyı hafif araladığımda ne göreyim Daima bulunduğu yerde değil de halının üzerinde oturuyordu babam!" Hacı Babacığım bizlerle şakalaşıyor, bizim kitap okurken gözlük kullanmamıza, sık sık hasta olup hastaneye gitmemize gülüyordu. "Ne olacak zamane uşağı..." diyor, çeşitli fıkralar bile anlatarak dalgasını geçiyordu. Biz edebimizden boyun büküp t

Çocuk, artıknormalakranları gibi konuşmaya başlıyor...

"Nuran Hanım, Hacı Babalara gittiğinizde haberim olsun, ailecek teşekkür ziyaretine geleceğiz inşallah." Çok kıymet verdiğim komşularımın sevinci bizleri de nihayetsiz sevindirmişti. Bir hafta sonra bir daha gelmiş, okutmuşlar, verilen suları içirmişler, denileni tam yapmışlar. Her gün çocuk daha iyiye doğru gidiyor, iki hafta sonra da normal akran

"Kız kimseye söyleme de sana bir sır vereyim!.."

"Kayınpederimin nefesi çok kuvvetli. Hocasından icazetliymiş. Kime okuduysa şifa buldu. Hastalara okuduğunu da gizliyor." Bana derdini söyleyen arkadaşıma dedim ki:- Kız Adile Hanım sağırlık falan var mı- Yok! Senden benden iyi duyuyor. Doktorlar da kulaklarında bir problem olmadığını söyledi, hatta raporlarında bile yazdılar. Ne olur olmaz kabilin

"Hani, senicamiye götürüp getiren kardeşlerimdenmi bahsediyorsun"

"Huzur ve saadet sarmaşık gibidir, bir yerde, bir şahısta başlar, evi sarar, sokağa yayılır, bütün dünyaya yansır." Bir gün de Hacı Babacığımdan bir telefon geldi.- Ragıp oğlum, ananla biz umreye yazıldık, haberiniz olsun, bir iki haftaya kalmaz sefere çıkarız...- Hayırdır Babacığım! "Param yok, bu sene gidemem..." diyor, üzülüyordun. Ne oldu, bir

Babacığımın, anacığımın bu öve övebitiremediği gençler kimlerdi

Babacığım bir gün adları Sedat ve Murat olan bu genç iş adamlarından bahsetti. Ben de meraklandım iyice! Babam, yine böyle bir gün bastonuna dayanarak camiye giderken, bir lüks araba yanına yaklaşıyor. "Hacı Baba nereye böyle İstersen gideceğin yere bırakalım" deyince o da; "Nereye olacak evlat, camiye gidiyorum..." cevabını veriyor. Onlar da, "Biz

Yeni geldiği mahallesinde de sevilensayılan biri olmuştu...

Fatih Karagümrük'ten ayrılmak zor gelse de bu denilen yapıldı, hayata geçirildi. O çevreye uyum da zor olmadı. Lütfü Hoca:- Müftü Bey! Herkes mesuliyetten kaçmak için aklını teslim edecek birini arıyor; aklımıza mukayyet olmamız lazım. Malumunuz akıl; muhatap, mükellef ve mes'ul olmanın, kısaca 'MÜSLÜMAN bir İNSAN' olmanın ilk şartıdır. Hani; usûl

Büyüklerimiz"Vaki olanda hayır vardır" buyurmuşlar

"Bütün sıkıntılarım geçti Müftü Bey! Güngören'deki meslektaşımın hakareti hayra vesile oldu..." Müftü Bey:- Hocam; "Kahve içelim" sözü vermiştim lakin Ali kardeşim o fırsatı bize vermemek için elinden geleni yapmıştır.- Evet, Müftü Bey! Kardeşimiz çok alakadar oldu. Kahve de, çay da ikram etti. Sizin güler yüzlü hüsn-ü kabülünüzden, tesadüfen olsa

"Hocam, adam olmanın yolu nedir"

Lütfü Hoca, Nasreddin Hoca'nın bir nüktesini anlatır: - Bir gün Hocanın da içinde bulunduğu cemaatten biri; "Hocam, adam olmanın yolu nedir" deyince; Hoca Efendi, adamın nefes almasına bile fırsat vermeden; "Canım, bunu bilmeyecek ne var, elbette KULAKTIR..." der. Fakat Hoca, arkadaşlarının "kulaktır" cevabından pek bir şey anlamadıklarını anlayınc