Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir

Savaşlar çok defâ siyâsal-kültürel-ideolojik değişkenlere dayalı olarak açıklanır. Buna göre taraflar bu değişkenlere dayalı olarak uzlaşmaz bir çelişkinin taraflarıdır. En barışçıl devirlerde bile savaş, kuvvetli bir ihtimâl olarak kapıdadır. Bir kıvılcım onu yangına çevirir. Hâlbuki savaşın doğrudan veyâ dolaylı olarak maddî sebepleri vardır. Kadim dünyâda savaşlar zırâî açıdan verimli, ticârî olarak

Süleyman Seyfi Öğün

Evvelbahar

Sarı saçlarını yastığa yaymış küçük kız bir masumiyet timsali olarak uyuyor. Kuşkonmazın minik yapraklarından süzülen gün ışığı kızın yüzünde, alnında, saçlarında bir anne şefkati ile dolaşıyor.Çil horoz ötüyor, anaç tavuk civcivlerini gezdiriyor.Ortan-caların, at kestanesinin, zambakların tomurcukları şişmiş, nerdeyse patlayacak.Kırlangıç yuva yapıyor ve evvelbahar rüzgârı dağlardan aldığı çiğdem

Mustafa Kutlu

Tebliğ mi temsil mi

Bu yazının başlığı "nesiller arasındaki mesafe", "kendi söyler kendi dinler", "iletişim dilini biliyor muyuz" gibi birçok ifade olabilirdi.Niçin yazdımBir WhatsApp grubunda bir okumuş yazmış hanım kızımızın, kendi zamanının okumakta olan kızı ile diyalogu.Kız annesine diyor ki:Tebliği bırakın, temsile geçin!Ben daha başta fikrimi açıklayayım:Ne tek başına tebliğ ile olur,

Hayrettin Karaman

Sevgi imandandır

Müslümanlar için bir iftihar vesilesi değil mi Dinimiz bize sevmeyi emrediyor. Allah'ı, Resûlüllah'ı ve sevilmeye layık olanları sevmek. O halde sevmek dinin bir parçasıdır. Dolayısıyla dindarlığın ölçütlerinden biri de sevmektir. Sevmeden tam dindar olamayız.Sevmenin zıddı ise buğzetmek. Müstahak olana buğzetmedikçe sevilmesi gerekeni de hakkıyla sevmiş olamayız. Bu yüzden Allah için sevmek

Faruk Beşer