Ragıp Karadayı

Türkiye

"Hoş geldin Jale Hanım, hasta değilsin inşallah!"

Bir insanı üzmenin, ezmenin ve onu hepten kaybetmenin ne demek olduğunu bilemedikleri için rahat adam satabiliyorlardı. Kaybetmek onlar için bir alışkanlık hâline gelmişti, hayatlarından bir parçaydı... Bu hakikati tesbit ettikten sonra daha rahat bir nefes aldım, hâlime şükrettim daima. Onlarla birlikte olmaktan da işte o vakit nefret etmiştim. Eb

"Bana sorarsanız bunlar kitap olacak sözlerdoktorum..."

Doktor Nefise:- Birine çamur atmadan önce çok iyi düşünmemiz lazım geldiğini unutmayalım: İlk önce çamuru atanın elleri kirlenir. Başkalarının müsbet veya menfi yaşadıklarından, tecrübelerinden ders almak lazım. İnsan, bütün hataları kendisi yapacak kadar uzun yaşamıyor. Akıllı olup ziyan olmamamız lazım.- Kitap olacak sözler doktorum.- Yazma kabil

Acayip bir dünyadayız doktorum!

Nefise Hanım:-Doktor olduğum için mesleğimden bir misal vereyim. İnsanı bedenen ameliyat etmek için narkoz verip uyutmak lazım, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak şart.- Nasıl bir dünyaysa; herkes insanlığın kötüye gittiğinden dem vuruyor ama hiç kimse kendisinin kötüye gittiğini kabul etmiyor. Maşallah insanlığı değiştirmeyi düşünüyoruz da ö

Hem uyanalım, hem de uyuyanları uyandıralım!

Nefise Doktor:- Şu fâni dünyayı iyi tanıyalım, nerede ne yapılacağını öğrenelim; hem buranın hem de ahiret hayatının en güzeline talip olalım. Allahü teâlâdan en güzel nimetleri isteyebildiğimiz kadar isteyelim. Büyüklerimiz buyururlardı: "Vermek istemeseydi, istek vermezdi..." diye. Her şey bizi yoktan yaratan Rabb'imizden. Huzur ve saadetle dolu

Çeşitli düşüncelerle Nefise Doktor'umun yanına gittim

Onları "Ya bu benim hususi hayatım, kime ne Dün yırtık pantolonla, dekolte kıyafetlerle dolaşıyordum, bugün de daha mütevâzı, derli toplu giyiniyorum. Sizden para pul, mal mülk veya bir yardım isteyen mi var Yoksa 'İlla imâna gelin' diye zorlayan mı.."Elbette hiçbiri de yoktu! Ya ne vardı Ahiretimizi düşünüp sadece iyi insan olma derdi vardı. Bunun

"Akıl sahipleriyle konuşmak gönüldeki gamı hafifletir..."

Hazreti Mevlânâ: "Bir kimsenin gönlünde bir gam olur, onu da kendini anlayan birine söyleyebilirse söylesin..." Bu yazıların altına Şeyh Galip'ten şunları ilave etmişti:İşte böyle ey gül-i rana!Ömrün beş mevsimi var;Aşk, hasret, yalnızlık, vuslat ve hüzün...Sen hangi mevsimdesinMânâ içinde mânâ yüklü cümlelerin ağırlığı altında hepten eziliyordum.

"Sualler çok ama şimdilik bunlara kafa yormalıyım!"

Çocuklarımın ilk yılan görme hadisesi hiç unutulmadı. Bu mevzular açıldığında koskocaman adam olmalarına rağmen hâlâ o günü heyecanla anlatıyorlar.Peki, bunları niçin dile getiriyorumİnsanların karınca gibi disiplinli çalışanı olduğu gibi, yılan gibi sokanı, korkutup acı çektireni de eksik olmuyordu. Dünya ve bütün kâinat bir düzen içinde yaratılmı

Sabah erkenden Kuzuluk Kaplıcalarına gittik...

Derken ömür saatim durmadan mesafe katediyordu. İnsan ömrünü ben hep "kum saatine" benzetiyordum. Herkesin kum saati farklı farklıydı. Kimi birkaç saatte, kimi günde, bazıları haftada, ayda, senede, bazıları on, kimi kırk, kimi yetmiş, yüz senede de bitenler vardı. Biz, doğumda başlayıp vefat edende son bulan bu kum saatlerimizin kesintisiz akışına

Her şeyden önce kötü niyetli insanları tanımalıydı cemiyet

Akıllı insan, gençken biriktiriyor dostlarını da hatıralarının en güzelini de. Akılsız olanlar da bizim gibi bitirimlerle zoraki hatıra oluşturuyordu. Çoğu aklıma gelince hakikaten yüzüm kızarıyor.O sebeple bu ateistin yaşadığı hayat, hayat olmadığı gibi kafa da kafa değildi. Belli yaşı geçmiş aktif olmaya çalışan ve bunu da abartılı bir şekilde pa

Bu 'bitirim'arkadaşım, gözü dışarılarda müzmin bekârdı!

Şu kâğıttan uçak yapan bitirim arkadaşım, böyle yapmakla sadece benim değil insanların birbirine karşılıksız itimat etmelerinin de katili olmuştu bu çıkışıyla.Çok enteresan bir karakterdi. Telefon mesajlarını açın, samimice inceleyin, paylaşımlarını görün. Başka gruplarda neler yazdığını bilmiyorum ama bize gönderdiklerinin yenilir yutulur tarafı y