Hüthüt şu cevabı veriyor: "Çok basit! Vakıf arazisinden bir kuru dal getirir üzerine koyarım, buna da gücüm kuvvetim yeter..."
Hüthüt Kuşu; kuşların bedenen en küçüğüymüş, neredeyse bir kelebek kadar hafif ve zarifmiş. Toplantıya geç kalıyor nedense. Süleyman aleyhisselâm hesaba çekiyor, niçin vaktinde gelmedin diye. O da üzülüyor."Bak beni kızdırma, bu ihtişamlı tahtını, tacını başına yıkarım!" diye çıkışıyor. Bu meydan okumaya hayret ediyor zamanın Peygamberi. Bir tahtına bakıyor bir de bunu yıkacağını söyleyen kelebek kadar hafif kuşcağıza:"Bu işi nasıl yapacaksın Bu cüssenle mi" diye sorunca Hüthüt şu cevabı veriyor:"Çok basit! Vakıf arazisinden bir kuru dal getirir üzerine koyarım, buna da gücüm kuvvetim yeter. İşte o zaman görürsün hâk ile yeksan oluşunu!"Rahim abimize: "Vakıf malının ehemmiyetini anlatan bu hikâyeyi biliyorsunuzdur mutlaka. Tekrar olmasının mahzuru olmamıştır inşaallah efendim" diyerek son noktayı koyduğumda O da pek hislenmişti. Bu kıymetli hediyeyi, hususi kalemi Adnan beye hediye ettiğindeki sevincimi ise anlatamam."Nereden nereye Kime nasip, kime kısmetmiş meğer" diyerek Rabbime hamd ve şükrettim defalarca.Maddî imkânın varsa, biraz para verirsin,Eğer imkânın yoksa, kapı kapı gezersin,Bunu da yapamazsan, kalbden dua edersin.Deme sakın bana ne, hizmette yoktur sınır,Sınır koyanlar elbet, çalışanı kıskanır!Film olsa ne olur, diyeni duymuyoruz,Vardır elbet hikmeti, ne nedir sormuyoruz,Kıymetini bilene, talep böyle diyoruz,Sorma sakın sana ne, hizmette yoktur sinir,Art niyetliler durmaz, hep kavgadan beslenir!HOCA bahane etme, sen de katıl bu işe!İnsan şaşıp kalıyor, yalan dolan gidişe!Filmler rekor kırıyor, gişe üstüne gişe.Bulup birkaç bahane, deme sakın bana ne!Peki diyen kazanır, budur bizde anane! ÖNCE ADAM OL!Tekrar yeniden okurken hatıralarımı; "bunu mutlaka yazmalıyım" dediklerimi yazmasam olmazdı. Benim kendime çıkardığım ders: