Ragıp Karadayı

Türkiye

Sıradakiler seslerini daha da yükseltti!

Çocuklar eve gelirken bir kuru yemişçinin önünde yaşadıklarını heyecanla anlatıyorlardı:- Haklısın anne! Adam ilkin aldırmadı. Laf atanları, söylenenleri duymazlıktan geldi. Birisi tutup montundan çekince açtı ağzını, yumdu gözünü. Anlatılmaz, görmeniz lazımdı.- Eee- Sıradakiler de hiddetlendi, seslerini daha yükselttiler:"Hooop! Ne oluyor""Bir uya

Tanju benden daha mesut ve bahtiyar görünüyordu...

Tabii ki bu iş o kadar da kolay olmadı. Gece boyunca telefonlarımız susmak bilmedi. Gelen mesajlardan bazılarını paylaşayım:-Yeni yılın cüzdanına para, kalbine aşk, hayatına düzen getirmesi dileğiyle...-Geçen sene de bir önceki gibi çabuk bitti, merak etme hayatını yaşa, bu yeni gelen de biter. Eee Hadi ne yiyip içeyim, iyi yıllar diyeyim!-Noel Bab

"Bizi mazur görün arkadaşlar çocuklarla programımız var"

"Sizlere minnettarız arkadaşlar! Şimdiye kadar ayrımız gayrımız yoktu. Yine de ayrı kalmak istemezdik lakin çocuklarımız var..." Tanju:- Eee! Az mürekkep yalamadık!- Orası belli. Bir yerde okumuştum; Hasan Basrî Hazretlerine "Uyuyan kalbimizi uyandır" demişler;"Uyuyan kalbi uyandırmak çok kolaydır. Fakat bazı kalpler hepten ölmüştür. Onlar hareket

"Huylu huyundan vazgeçmez kolay kolay Jale!.."

Bir gün Nefise Doktor'um şöyle bir hikâye anlatmıştı:"Gencin biri komşu kızına âşık olmuş, malı mülkü neyi varsa satıp altından bir gerdanlık almış. Sevdiğinin geçeceği yere koyup kenara saklanmış. Bunu gören dervişin biri yanına yaklaşıp sormuş:"Kardeş, sen bu kadar kıymetli altın gerdanlığı niçin yola bıraktın Aklından zorun mu var""Sevdiğim bura

Asıl beni şaşırtan şeylerden biri Tanju'daki değişiklikti!..

En çok insana koyanı kendime, aileme karşı duyduğum suçluluk hissimdi... İçim çürümüştü, bilhassa anne babaya karşı olan; iyi bir evlat olamama hissi, devletime karşı iyi vatandaş, kocama karşı iyi hanım, mahallemizde iyi komşu, hepsinden de mühimi iyi bir Müslüman olamama duygusuyla suçluluk içindeydim. Bu hususta destan yazabilirdim ama kalbim ta

"Bizler ne kadar küçüksek, ecdat o kadar büyükmüş..."

Tanju, bir iç çekerek cevap verdi:- Ah Ah! Bizler ne kadar küçüksek, ecdat da o kadar çok büyükmüş Jale. Zirvesini görmeye takatimiz yok biz zavallı torunlarının. Onun için ahlanıyorum, derdimiz kocaman ve de ne yapacağımızı bilmiyoruz.- Doktorumun dediği gibi hep NEFSİMİZİN peşinden koştuk, bir de KÖTÜ ARKADAŞLARIN kurbanıyız!- Acı hakikat! Her tü

"Daha nice isimsiz zavallılar var..."

Tanju:- Önce hayran ettiriyorlar, sonra kendinden ve değerlerinden nefret... daha sonra da karşı tarafa, yani arzu ettikleri yere transfer... Beyin göçü ve ölümü gerçekleşti mi O millet bir daha iflah olmuyor Jale. Farkında olana kadar da tarihin uçurumlarına yuvarlanır, hepten yok olur giderler. Kendimizi kaybetmeden terakki edebilseydik sırtımız

Sende ne cevherler varmış meğer!

Yaklaştıkça her sene öz yurdumda yılbaşı,Yapılır milletime Frenkçe sahte aşı!Buna ağlar ağacı, hem toprağı, taşı. Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz, Batı, Batı diyerek eyvah hep batıyoruz! "Sen Hristiyan mısın" diye sorsan darılır!Yılbaşında hindi, kaz yemesine bayılır.Çam deviren kendi ki, nasıl mümin sayılır Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıy

Bilmiyoruz çoğumuz ne edip yapıyoruz, Batı, Batı diyerek eyvah hep batıyoruz!

"BAYRAK ŞAİRİMİZ"; Arif Nihat Asya'nın yukarıda okuduğumuz acı hakikatleri görüp aynı dertle; Noel neyimiz olur diyerek kaleme aldığı "Noel Baba" makalesi ile "Bize Bir Nazar Oldu" şiiri her şeyi ne de açık anlatıyor. Yeri gelmişken bu büyük ustanın makale ve şiirini koymadan geçemedim.Bütün bağrı yanık, vatansever kardeşlerime... NOEL BABA!..

"Fransız subayının belindekiel bombasını alıp pimini çektim!"

"Bre melunlar, bre zalimler, leş kargaları, çakallar! Uyuz itler! Ölümü çiğnemeden bu kızlara dokunamazsınız!.." "Yarım Adam" o günleri anlatırken âdeta yaşıyordu:- Kısacası benden; canımdan can, kanımdan kan kızlarımızı ellerimle onlara peşkeş etmemi istiyorlardı. Hırsımdan tir tir titriyordum! Olmayan aklım çoktan gitmişti! Son bir kuvvetle bütün