Nil Karaibrahimgil

Hürriyet

Kendimize arada bir hikayemizi anlatmalıyız

Sallanan beşiklerin ve sımsıkı kundakların zamanı geçince, ninniler ve masallar seyrekleşti.Kendimize de, çocuklara da, başkalarına da hikayeler anlatmaz olduk.Halbuki biz de, onlar da hayata başlamadan hikayesini duyardık.Kaf dağını, ekmek kırıntılarını yiyen kuşları ve gezegeninde yapayalnız bir prensi dinleyip, hayatın parçalarını birleştirmeye

Nasıl bir anne olmak isterim

Bir kapı aralığında durmuş, bunu anlatıyordum iki anneye.Cümlemi bitirdiğimde, gözlerimin dolduğunu ve onların da gözlerinin dolduğunu fark edip, durdum.Bazen bir cümle nasıl gözlerden yaş taşırıveriyor Kelimeler nasıl bu kadar güçlü Kalbe nasıl ellerini sokuveriyor kelimeler Kimi zaman acıtmaya, kimi zaman affetmeye, kimi zaman özlemeye"Onu olduğu

Melisa'nın 'kuzey yıldızı'

İnsanın içindeki çocuktan çok bahsedilir.Terapistler hemen seni elinden tutup ona götürür, "konuşun aranızda anlaşın" derler.Fotoğraflardan, sana hem komşunun çocuğu kadar uzak hem de aynadaki çillerin kadar yakın gelen bu çocukla bir çeşit kovalamaca oynarsın.Bazen sen kaçarsın o kovalar, bazen sen kovalarsın o kaçar.Onu hatırlamak için gözlerimi

İchi-go, ichi-e, mono no aware, wabi sabi

Sıkıştığımda Japonlar geliyor yardıma."İchi-go, ichi-e", "Bir sefer, bir buluşma" demekmiş.Çay seremonileri için kullandıkları bu cümle, her buluşmanın biricik bir buluşma olduğunu anlatıyor. Japonların çay seremonisine bu kadar önem vermelerinin sebebi, o çayın tadının ve toplanan o insanların varlığının tadına ancak tek sefer bakabilecek oluşu. J

Güneş bataken düşündüm bütün bunları

Güneş çok hızlı batıyor denize.Dünya o kadar mı hızlı dönüyor gerçekten Başımız dönmeden nasıl duruyoruz öyleyse biz Fakında mısınız, kapkaranlık bir uzay boşluğunda deli gibi dönen, üzeri suyla kaplı mavi bir topun üzerindeyiz Güneş batarken bunları düşündüm. Göğün aydınlık ve karanlık olduğu zamanlar kalkıp işe gidiyor, yatıp uyuyor ama aslında ç

Bahçemizde yeşerirken biz

Ender günlerde olur bu. Şu an olan.Otururum ve ne yazacağımı bilemem o gün. Halbuki benim aklım hep meşgul çalar. Kalbim taşar durur. Hep kolayca güleceğim ve dokunsanız ağlayacağım bir şey olur. Coğrafyamda geniş vadiler uzanır. Üzerinde bulutların tepsi gibi durduğu koca koca dağlar ve birden açarak çiçekleri şaşırtan bir güneş olur. Yağmuru olur

Kendine ait bir nefes

Virginia Woolf, "Kendine Ait Bir Oda" salık vermişti kadınlara.Bir kadının potansiyeline ulaşabilmesi için, ekonomik bağımsızlığı (tek taşımı kendim aldım) ve kendine ait bir alanı olması gerekirdi. Çağlar boyu eğitimden ve toplumsal hayattan uzak tutulmaları, onları finansal olarak erkeklere bağımlı hale getirmişti. Ayrıca seslerini duyuracak, fik

İç hatlarla sevgi dolu bir konuşma

Kadın, 10 saatlik bir uçak yolculuğunda. Herkes uyusun diye ışıklar kapandığında, otizmli çocuğu korkup bağırmaya başlıyor.Hiçbir şeklide onu sakinleştiremeyen kadını hem suçluluk hem çaresizlik basıyor.Başkalarını rahatsız ettiğini, çocuğuna hâkimolamadığını düşündüklerini düşünüyor.Çocuğu bağırdıkça, o da içinde sağır edici bir çaresizliğe hapsol

İstemediğin şeyleri yapmama üzerine

Canım bunun üzerine niye yazıyorsun, zaten istemediğimiz şeyleri yapmıyoruz mu diyorsunuzŞunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, yapıyorsunuz! Yapıyoruz, yapıyorlar.İstediğimiz çoğu şeyi yapmadığımız gibi, istemediğimiz çoğu şeyi de yapıyoruz. Neden böyleyiz Neden ayaklarımız çapraz yürüyoruz bazen Ayıp olmasın, öyle durmasın, şöyle görünmeyeyim, şu his

Geçmişte çok zaman geçiriyorsun!

Biri size bunu söyledi miSiz kendinize söylediniz miEşe dosta söylediniz miCümle insanın içini acıtıyor.Geçmişte çok zaman geçiren ne çok insan var. Geçmişi, Atlas'ın sırtında gökyüzünü düşmesin diye tutması gibi, sırtında tutanlar.Geçmiş kamburları. Geçmiş hamalları. Geçmiş hurdacıları. Hepimizde var.Bırakamadığımız eller.Kalkamadığımız koltuklar.