Okuduğum kitapta adam, bir sigara içmek için New York'taki Metropolitan Müzesi'nin kaldırımına çıktı.
Yanına bir evsiz yaklaştı.
"Bu havuz, para atılıp dilek dilenen bir havuz mu" diye sordu.
Bizim adam, çekimser, "At sen" dedi.
Onu bir an evvel başından savuşturmak istiyordu.
Evsiz adam atarken, "Senin için de bir dilek dileyeceğim" dedi.
Sonra da "Ama elimi tutman gerek" dedi.
İnanmayacaksınız ama bizim adam tuttu evsizin elini.
Burasında durdum şiirin. Evet bu bir şiir.
O yüzden öncesini sonrasını bilmiyorum bizim adamın.
Müzeye, bir bar olmadığı için gitmiş. Demek içmekten kaçıyor.
Evsize çok mesafeliydi en başta.
Hatta kocaman nasırlı ellerinden midesi bulandı biraz.
Ama sonra tuttu o eli. Demek birinin elini tutmaya çok ihtiyacı var.
Bir yabancı bana, "Senin için de dilek tutacağım" deseydi, tutar mıydım elini, ben de tutardım.
Ben hayatın böyle sürprizlerinde hazır bulunurum.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıEğer hayat bir yabancıyı böyle konuşturursa, elini tutmam gerek derim.
Dileğini de sormam.
Onun benim için kendimden bile daha iyi dilek dileyeceğine inanıveririm.
Bir şeyleri yapıveren insanlardan olmaktan mutluyum.
Neyse ki adam da, benim gibi biri çıktı. Elini tutuverdi evsizin.
Bizim adamla, evsiz adam gözlerini kapattılar.
Bir müzenin önünde kaldırımda kapattılar gözlerini.