Nil Karaibrahimgil

Hürriyet

Mavi kılıç

Benim mevsimim geldi. Sonbaharcıyım.Evet ne yapalım, ben çocukken her gece kibritçi kızı dinleyerek uyudum ve ekimin ortasında bir sabah erken doğdum. Ankara'nın serinliğine.Doğduğu zamanların mevsimini içinde taşır mı acaba insanYaz çocuğu diye bir şey var mı mesela...Benden daha sıcak mıdır onların içi...Kimse bilemez kimin içi kimden sıcak, kimi

Her şey karar her şey Meksika!

Daha fazla konser vermeye karar verdim. Yıllar sonra, birdenbire.Dedim ben sahnedeki Nil'i özledim. O kanatlı, ele avuca sığmaz kadını.Bulabilir miyim onu yine sahne üzerindeÇıkar mı ortaya spotları görünceAlkışı duyunca, gece olunca ve davul bagetleri 'son ki üç' diye birbirine vurunca...Gelir mi oynamaya, çıkar mı ortaya saklandığı yerdenBelki de

Bulutların üzerindeki çağrı merkezi

Artık bulutların üzerinde bir çağrı merkezi olduğuna inanıyorum.Biz, hayatta aradığımız şeylerin numarasını çeviriyoruz, orası çoğu zaman meşgul çalıyor. Bazen cevap vermediği oluyor. Sonra ısrarlıysak, mutlaka o telefon açılıyor ve sana "Merhaba, çağrı merkezimize ulaştınız, size nasıl yardımcı olabilirim" diyor. Beş senedir bir şarkının peşindeyi

Bir yaz sonu rüyası

Bir yaz daha bitti.Denizde kovaların kumu son kez akıtıldı. İki top dondurmanın üçe çıktığı, çocukların uykusunun 12'lere uzadığı günler geride kaldı.Plajda kayıp mayo üstünü beklerken, çay ikram eden Sena, "Bu sene son. Turizm sektöründe çalışmayacağım" dedi. Aslında muay thai dövüş ustası olup da, sponsor bulamayan arkadaşı Ali de katıldı buna. O

Umut dolu bir yazı daha

Bu yazıyı, 2014'te, oğlum doğmadan 1 ay önce, yine nasıl olacağını bilmediğim ama umudu da kaybetmediğim bir pazartesiye yollamışım.Okuyunca, bu pazartesiden beklentimin de, dileklerimin de hâlâ aynı olduğunu gördüm.Gördüm ki, umut hep vardı ve hep var olacak.İşte 31 mart 2014'te yazdığım yazı: Kötümser olamıyorum.Beynimde kötümser düşünceleri oluş

Dışarısı ya da içerisi

Hayatta iki güzel yer buldum.Biri dışarısı. Doğanın ortası. Çağlayan bir nehrin yanı.Bir çınarın gölgesi. Kuş seslerinin duyulduğu bir sabah.Sabah çimenlerde çiy. Çıplak ayakla basılan toprak. Yağmurun altı. Dağın tepesi.Batan güneşe doğru giden çamurlu yol.Denizin kıyısı, denizin içi, denizin üstü.Rüzgarın estiği bahçe. Ateşin yandığı kıyı. Çakıll

Büyükler olmasaydı, her şey çocukluk olsaydı

Biz büyükler yönetmesek, çocukluk dünyanın en güzel ve en eğlenceli ülkesi olurdu.Her yere su kaydırakları, trambolinler, futbol sahaları ve koşacakları sonsuz kırlar koyarlardı.Ağaçlara tırmanırlar, bütün kedileri severler ve bütün çikolataları yerlerdi.Gökyüzünde her daim bir gökkuşağı asılı durur, isteyen ejderhaya, isteyen 'unicorn'a binerdi.Bo

Bir zamanlar bir kız vardı

Bir zaman hatırlıyorum. Kanatlarım vardı. Gökler benimdi. Dağlar benimdi. Güneşlerin doğuşu. Merdivenler.Sokaklardaki gece lambaları, bütün şehirler benimdi.Yürümezdim, uçardım. Düşüncesizdim. Sabırsızdım. Dilime geleni söylerdim.Balık gibiydim. Elinizde tutamazdınız.Yunus gibiydim. Sıçrayışlarıma ancak uzaktan bakardınız.Gözlerimden, nefesimden, s

Siz hiç haiku okudunuz ya da yazdınız mı

Haiku, Japonların kısa şiirlerine verilen isim.17 hece, 3 satırdan oluşan, 5-7-5 hece düzeniyle yazılı, dünyanın en kısa şiirleri.Öyle kolay değil yazması. Şakacı ama hüzünlü olacak.Doğayla bir olup, an'a hayret barındırması ve mevsimi de bize sezdirmesi gerekiyor.İlk iki satırında o an orada gördüğünüz, hissettiğiniz ya da duyduğunuz bir şeyi anla

Duygular biz geliyoruz!

Anneler olarak, tek bir şey öğrendiysek, o da şu oldu: Çocuğunun duygularını bastırma...Ayıplama. Durdurma. Baraj kurma. Bırak yaşasın, bırak aksın, akıtsın.Bağıracaksa da bağırsın.Öfkesini bir salonun ortasına ya da en kalabalık restoranlara kussun.Sen orada ol. Sen orada dur. Onunla kal.O duyguyu itmeden, kısmadan, kızmadan.Bırak o duygu her yeri