Nil Karaibrahimgil

Hürriyet

İç hatlarla sevgi dolu bir konuşma

Kadın, 10 saatlik bir uçak yolculuğunda. Herkes uyusun diye ışıklar kapandığında, otizmli çocuğu korkup bağırmaya başlıyor.Hiçbir şeklide onu sakinleştiremeyen kadını hem suçluluk hem çaresizlik basıyor.Başkalarını rahatsız ettiğini, çocuğuna hâkimolamadığını düşündüklerini düşünüyor.Çocuğu bağırdıkça, o da içinde sağır edici bir çaresizliğe hapsol

İstemediğin şeyleri yapmama üzerine

Canım bunun üzerine niye yazıyorsun, zaten istemediğimiz şeyleri yapmıyoruz mu diyorsunuzŞunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, yapıyorsunuz! Yapıyoruz, yapıyorlar.İstediğimiz çoğu şeyi yapmadığımız gibi, istemediğimiz çoğu şeyi de yapıyoruz. Neden böyleyiz Neden ayaklarımız çapraz yürüyoruz bazen Ayıp olmasın, öyle durmasın, şöyle görünmeyeyim, şu his

Geçmişte çok zaman geçiriyorsun!

Biri size bunu söyledi miSiz kendinize söylediniz miEşe dosta söylediniz miCümle insanın içini acıtıyor.Geçmişte çok zaman geçiren ne çok insan var. Geçmişi, Atlas'ın sırtında gökyüzünü düşmesin diye tutması gibi, sırtında tutanlar.Geçmiş kamburları. Geçmiş hamalları. Geçmiş hurdacıları. Hepimizde var.Bırakamadığımız eller.Kalkamadığımız koltuklar.

Bize kimler lazım

Biz insanlar, hayatı birbirimiz için genişletme veya daraltma potansiyeline sahibiz.Biri bir şey der, ufuklara koşarsın, başkası bir şey der, kuyulara yuvarlanırsın.Kimi var, yanından gittiğinde sana hazineler, yeni düşünceler, yeni bir film, kitap, hikâye bırakır. Merakını uyandırır.Geleceğe ait bir lambayı yakar.Hayatla baş etme şekliyle sana ilh

Kavanoz

Bu yaz olanları hatırlamaya çalıştığımda, sanki hızlı bir trende gider gibi yaşadığımı fark ettim.Güzel anları, hatırlamak istediklerimi bir deftere çizecektim, not düşecektim.Her şeyin birbirine karıştığını gördüm.Eskiden de zamanın kumu bu hızla mı akardı, yoksa kumun akışı mı hızlandıHızlanan bizim telaşlı bakışımız mıGünler, sıcak bir koşuşturm

Bir büyük aile

Bizim bir annemiz daha var. O da toprak.Dokununca rahatlatan, bereketinden kaybetmeyen, bire bin veren. İçinde binbir canlıya ev olan. Yağmurda çocukluk kokan.Bizim bir babamız daha var. O da rüzgâr. Yelkenlerimize üfleyen. Birden saçlarımızı uçuran. Kulağımıza bizim adımızla başlayan en güzel cümleyi kuran. Güç nedir bilen. Dinmeyi de gösteren. Oy

Peki neredeyim ben bu yaz

Bu yaz sakinleştiğim yaz. Azaldığım yaz.Kral Aeolus'un rüzgarlarına teslim olduğum yaz.Galaxidi'de bir sokak arasındaki o bahçede, ilk defa biberli kayısı reçeli tattığım yaz.En güzel kitapları okuyup bitirdiğim, The Kliffs'in "Running" şarkısını bıkıp usanmadan dinlediğim yaz."Ah o nakarattaki akor dizilişi" dediğim yaz.Bu yaz, kuş olduğum yaz. Bi

Kayalar ve rüzgâr

Dün yüzerken, bir kaya mağarasına girdim. Milyon yıllık bir taşın kucağı.İçindeki ışığa doğru yüzdüm. Sonra oradan küçük bir geçiş buldum. Oradan yüzerek geçerken, karnım neredeyse kayalara değecekti. Geçtim orayı. Minik bir göle vardım. Bu koca kayanın eşlikçisi olmak, beni bütün zamanlardaki bütün canlılıkla birleştirdi. Bir Kızılderili gibi o de

Sonumuz mu geliyor

Chicago Üniversitesi'nde yeni bir ders açılmış geçen dönem.Dersin adı: Sonumuz mu geliyor Derste, insanlığın karşı karşıya olduğu varoluşsal riskler işleniyor. Nükleer silahlar, iklim krizi, biyolojik silahlar, yapay zekaBu dersi astrofizik profesörü Daniel Holz ve bilgisayar mühendisi sosyolog James Evans beraber veriyorlar. Derse, bu konulardaki

Bırak gitsin

Okuduğum kitapta adam, bir sigara içmek için New York'taki Metropolitan Müzesi'nin kaldırımına çıktı.Yanına bir evsiz yaklaştı."Bu havuz, para atılıp dilek dilenen bir havuz mu" diye sordu. Bizim adam, çekimser, "At sen" dedi. Onu bir an evvel başından savuşturmak istiyordu.Evsiz adam atarken, "Senin için de bir dilek dileyeceğim" dedi.Sonra da "Am