Mehmet Biten

Milli Gazete

Gibi

Zaman her şeyi tüketiyor. İnsan sermayesini de olabildiğince tüketiyor. Öyle ki eriştiğimiz zamanın insanında bir hamlık var ve bu hamlık giderek genel geçer bir akçe haline geliyor. İyilerin önüne de bu kriterler konuyor ya da herkes bir şekilde yaşadığı zamanın kisvesine giriyor. Belki her yere hâkim olan taşra kültürünün, onun katı kaba yanların

Nereden nereye

Bir ülkede siyaset yapanların o ülkenin yönetimine talip olmalarında temel gerekçe o ülkeye, o ülkenin vatandaşlarına hizmet etmek ve onları daha iyi bir yaşam koşullarına ulaştırmak değil midir O ülkenin güvenliğini sağlamayı ve refahını artırmayı amaçladığı söylenir. Ya da böylesi bir amaç olması beklenir. Aynı zamanda vatandaşların da kendi hakl

Uzaklık Zihinde!

İnsana ait alanlar giderek daraltılıyor. Günümüz insanı bilgi, birikim ve hikmet bakımından gitgide bir sığlığın içerisine hapsediliyor. Bu hapsedilmede başat unsur olarak kültürel alanı ilk sıraya koyabiliriz. Küresel sistemin içine giderek entegre olmaya başlayan Müslüman kitleler birbirinden hızla uzaklaşıyor. Oysa yöneliş bakımından aynı denkle

Duaya sarılmak

Modern zamanlar insanı belli bir yaşam biçimine doğru sürüklüyor. İnsanlar, evlere giren teknolojiden mustarip değil artık, her ferdi kendi yörüngesine alan dijital dünya ile etkileşimlerinden mustarip ve şikâyetçi oluyorlar. Bu kuşatmanın getirdiği yeni alışkanlıklar ve insanların önceliklerinin değişmesi de insanı daha çok maddi olan yüzeye doğru

Ramazan'a Ermek

Çok şükür bir sene daha Ramazan'a ermek nasip oldu. Ramazan demek hele bu zamanda tamamen farklı bir iklime kavuşmak demek. Bu hız çağının; akılsız, merhametsiz akışının dışına yani madde dışı dünyaya adım atmanın mutluluğuna ermek, inanan insan için ne büyük bir lütuftur. Elbette bu erişilen iklimden nasiplenebilmek ve sunulan bu imkânı değerlendi

Akışta kaybolan özne

Sürekli zamanın hızlı değişiminden ve bu değişimin hayatın her alanını kapsadığından bahsediyoruz. Bu kaçınılmaz bir şekilde gelip gündemimizin önemli bir bölümünü işgal ediyor. Elbette herkesin kendince birtakım tespitleri var ve bu tespitler çerçevesinde çözüm önerileri de oluyor. Çoğu zaman bu değişimlerin etkisinden kaçmak pek mümkün olmuyor, b

Özne olmak

Günümüzde özgürlük önemli bir arayış, bir istek olarak; insanların amaç ve arzu listesinin hep en üst sıralarında kendine yer bulmuştur. Bu bağlamda sürekli bir özgürlük arayışı da beraberinde gelmiştir. Belki doğal bir istek olarak ortaya çıksa da bu içinde yaşanılan zaman dilimi ve daha çok Batı için kullanılsa da dünyanın varmasını istedikleri n

Senin "ÖZ" dediğin

Sürekli bir "öz"den, "kendi olmaktan" bahsediyoruz. Acaba "öz"den ya da "kendi olmaktan" bahsederken neden bahsetmiş oluyoruz Söylediğimiz şeyle duyduğumuz şey örtüşüyor mu Asil kastettiğimiz şey nedir Muradımız aynı kapıya mı çıkıyor Aradığımız şey nedir Bulmayı umduğumuz şey nedir Taşıdığımız unvanlar, bizi sarıp sarmalayan etiketler bizi, yani (

Dünya denen taşrada sakin olmak!

Dünyanın sakinleri artık sakin değil. Her gün her biri yeni bir tehditle karşı karşıya. Hiç kimse ekonomik, sosyal, siyasal olarak kendini güvende hissetmiyor. Yaşanılan zamanın en acı yönü insanoğlunun "emniyetten yoksunluğu" olarak ifade edebiliriz. Ne devlet denen aygıtlar bu emniyeti tesis edebiliyor ne de onların içlerinde bulunduğu kurumlar b

Yol mu Dayanır

Son zamanlarda sıkça, kendilerini "öz", "hakiki" olarak tanımlayan insanların ortaya çıktığına dair birtakım ifadeler duyuyorum. Ne kadar tuhaf gelse de galiba bir gerçekliği de var. Ki kendilerini, "Öz hakiki Millî Görüşçü" diye tarif ediyorlar. Bu kendiliğinden doğmuş bir ifade değil çünkü iktidar sahiplerinin de son yıllarda hareket üzerindeki h