Kültür-Sanat

Eczacının dolabından ruha ilaç hikâyeler

Sinem Us'un 'Eczanedeki Kırmızı Dolap' deneme kitabını çok sevdim. Us, eczacıymış, nasıl bir eczacıdır, fikrim yok ama edebiyatçılığı harika. 'Atatürk'ün Hastalığı' denemesinde bildiğimiz hikâyeyi baştan sona edebiyata taşımış. 'Eczacılık Kütüphanesinde Bir Şair'de İlhami Bekir Tez, 'Hastalıkları Güldürerek Kaçıran Eczacı'da Ali Poyrazoğlu

Taner Ay

Müdâhane-i âlimân

Fakülte yıllarımda ilâhiyât öğrencilerini yakından tanıma fırsatı buldum. Marmara İlâhiyât Fakültesi'ne konferanslara giderdik. Asıl tanışıklığım ise iş hayâtında oldu. Düğün dâvetiyesine müstakbel eşinin adını yazmayana bile rastladım. Kadınları yontma fırsatını kaçırmıyorlardı ama meselâ, idârenin yanlışına ses etmiyorlardı. Hattâ bâzen birlikte iş tutuyorlardı. Ne zaman ki onları yetiştiren hocaları tanıdım, böyle olmalarına hak verdim.

Kerime Yıldız

Bir Meclis rüyası

Rüyalar bazen inkılaplarla çelişir. O zaman ne olurRüyamda kendimi TBMM'de buldum. Ama bu Meclis, bildiğiniz Meclis değildi.Binanın kubbesi yoktu. Yerinde, göğe kadar uzanan bir kâğıt yığını yükseliyordu. Yüzlerce kararname, yasa taslağı, yönetmelik ve tüzük... Hepsi üst üste dizilmiş, bir bürokratik minareye dönüşmüştü.Aralarından mürekkep kokusu yükseliyor, rüzgâr yaprakları hışırdatıyordu. En tepede şu ibare yazıyordu:

Bekir Fuat

Başkasının bahçesinde gülmek ya da bahçe biziz gül bizdedir

Bir kere bizim bahçe tarumar oldu ya bir kere suyun neşesi kaçıp toprağın teni bozardı ya! Bir kere güneşin şavkı atından düştü ay nazara uğradı ya! Ne kuştan ses çıkar ne hüthüt haber getirir ne de gece baykuşu sırlar saçar etrafa. Sabah çiğlerinden nicedir bir haber gelir değil ayrıca. Gidilip de dönülmemiş plastikten bir piknik oyunu gibi işler saat dedikleri. Daha dün hangi güzelin hangi

Ömer Erdem

Tabiatın talebesi

Yaz tatillerinin benim için olmazsa olmazlarından biri tabiatta bulunmak ve tabiatın talebesi olmak. Tabiat; duyu organlarımıza, akli melekelerimize, duygu dünyamıza muallimdir. Kırıp dökmeden bir sanatkar, bir alim, bir çiftçi bir mecnun, bir çocuk, bir delikanlı ve daha bir çok kılığa girip insanın haline tercüman olur. Söylenmesi gerekeni insanın içine yerleştirir. İnsana yol yordam olur.

Ali Barskanmay

"Türk'e hiçbir kavmin horoz olmasını istemem!"

Son yıllarda yaşananları yarınki nesillerin nasıl anacağını sık düşünürüm. Düşünceme göre şu Meclis'te açılan komisyon, 2013'deki Âkil İnsanlar Heyeti'ne benzer şekilde tarihe geçecek. Sevr'i halka anlatmaya ve kabul ettirmeye memur Saltanat Şûrâsı ile şimdikileri birbirinin devamcısı saymak yanlış olmaz.TBMM, 1920'de Sevr hezimetini reddederken İstanbul

A. Yağmur Tunalı

Çocuk İstismarı

Benim yaş kuşağım ve önceki kuşaklar baba sevgisi ne demek çok az bilir. Babaların çocuklarını gece uyurken öptükleri bir çağdan sırtlarında taşıyıp, annelerin şımarıklıklarla yetiştirdikleri bir çağa geldik. Birey yapacağız, özgüvenli yapacağız, kimseye ezdirmeyeceğiz vs. derken bencilliğin, saygısızlığın ve terbiyesizliğin sınırlarında dolaşan, bir arada yaşama kültüründen yoksun bir nesil

Şenol Kaluç

Artık hiçbir şey

Zamanı ölçmek, saymak, bölmek ne zor iş. Masalarda, duvarlarda, ekranlarda çeşit çeşit bunca takvim. Cepte, duvarda, meydanda bunca saat. Hepsi ne içinBazen yan yana duran iki kişi, başka mevsimleri bölüşür. İnsan bir gün kendi miladını bulur. Herkesin takviminde başka bir isim durur."Sen gittin, tarih bitti, milat neyi açıklayabilir" demişti Mevlana İdris. Koca bir takvim aniden biter bazen.

Enes Batman