Ömer Erdem

Karar

Yandan tutmak ya da şiirde kalmak

İbrahim Kiras'ın 'Bugünkü dünyada şiire yer yok mu' sorusunu bir saklı cevap diye okuduğumuzda önümüze çıkabilecek tablo üzerine biraz daha düşünelim. Şiir dünyada tam olarak hangi yeri tutar ve o yer boşaldığında yerini ne doldurur Eğer şiiri sırf edebiyat bilimin bir araştırma konusuna indirger ve onu sosyal ihtiyaçlardan biri kalemine dönüştürür

Bugünkü dünyada şiire yer var mı

Yayın yönetmenimiz İbrahim Kiras, geçen Cumartesi günkü yazısında 'Bugünkü dünyada şiire yer yok mu' sorusu eşliğinde günümüz dünyasında şiir ve şairin durumuna dair yorumlar yapmıştı. Enis Batur'un Şiir Hayvanı kitabında geliştirdiği kimi görüş ve düşüncelerden yol almıştı. Kendisi de dergi çıkarmış bir şair olarak İbrahim Kiras, öteden beri şiire

Türkiye Fransa gibi coğrafi bir varlık mıdır

Yahya Kemal'i Fransa'da öğrenci iken en çok etkileyen 'Fransız milletini bin yılda Fransa toprağı yarattı' sözüdür. Albert Sorel ile C. Julian arasında gidip gelen bu bakış, 'Kendi Gökkubemiz' şairini, Malazgirt'e kadar götürecek ve orayı başlangıç olarak görmesine sebep olacaktır. Daha gerisi karanlıktır Yahya Kemal'e göre. Çünkü aydınlatma, belge

İki an bir anda birden...

İkinci bir ânı ilkinin beklenmedik şekilde beni alt üst etmesine borçluyum. İlkini zihnimde evirip çevirip de yerli yerine oturtmaya çalışırken ikincisi yılların arasından uyanıp geldi. Aslında hiçbir yönden birbirleriyle ilgileri yoktu. Aralarında büyük bir zaman farkı olduğu gibi mekânlar arasında da yüzlerce kilometre vardı. Fakat zihin denilen

Karşı Roman ya da Ali Ayçil'in Kurtları...

1960'ların sonlarıyla 1970'lerin ortası arasında doğan bir kuşak var. Şair, öykücü, denemeci ve romancı sayısı azımsanamayacak durumda olmasına rağmen, Türkiye'nin ölçüt sorunu bir türlü herkesi yerli yerine oturtamıyor. Oysa bu nesil çoktan verim dönemini yaşıyor.İçlerinde dergi çıkaranlar da oldu. Düşünce dünyasına el atanlara da rastlandı. İdeal

Yakup'un Kitapları ya da Olga Tokarczuk

Hep böyle oluyor, nitelikli şeyler sessizce ve birdenbire hayatımıza giriveriyor. Başlangıçta İngilizce yazıp çizen dünyanın yaygın iktidarı arasında her şey daha zor gözüküyor. Hele, Polonya gibi Avrupa'nın daha berisinde tutulmuş bir yerden çıkınca ses işler daha da çetrefilleşiyor. Gerçi söz konusu olan roman olduğunda piyasanın algı ve iştahını

Kim şair oldu

Erdem Bayazıt'ı 5 Temmuz 2008'de kaybetmiştik. Son zamanlarında yaşadığı hastalıktan dolayı hayli ıstırap çekmişti. O günlerin yakından tanığıyım. Ne var ki kendisi bu konuda şikayetçi değildi. Şifa ararken kadere teslim olmanın mahcubiyeti içinde görünüyordu. Ajans 1400'ün Mecidiyeköy'deki ofisinde buluştuğumuz her seferinde söz mutlaka şiire, geç

Hikayeden satmak

İnsan için öykücü beyin denilmesinin oldukça haklı yönleri var. Diğer canlılardan ayrılan özelliğiyle kendisini korumaya aldığı kadar dili, düşünceyi ve hayatı geliştirip güzelleştirmeyi başarır böylece o. Çokça severiz hem bir öykümüzün olmasını hem de anlatılmasını. Hafızayla yürür hikaye. Açılır, renklenir. Zamanla anlaşılır ki bedenin de hafıza

Ne dereceye kadar ne ve nasıl yazılabilir

Göç Temizliği' sadece Adalet Ağaoğlu kitapları arasında ayrıksı bir yerde durmaz edebiyatımız için de özgün olduğu kadar örnek bir metin olma karakteri taşır. Bir evden başka bir eve, bir yaştan başka bir yaşa, bir bilgiden başka bilgiye ( bir mekan veya şehir değişikliği de olabilir bu) taşınırken yazar yavaş yavaş kitaplarını, geçmişini tasnif ed

Neşesizlik...

Her alanda görüldüğü gibi edebiyatımızda da bir neşesizlik hüküm sürüyor. Çokçasına göre bunun sebebi ekonomik gerekçelere dayanıyor. Hayat dar, yazar mutsuz, ülkenin dengeleri yerli yerinde değil. Diğer sosyal sorunları da eklediğinizde tablo iyice kararıyor. Fakat insan yine de sormadan duramıyor. Söz konusu gerekçeler ortadan kalktığında bu neşe