A. Yağmur Tunalı

Yeniçağ

Rezil olduk

Kurallar herkes için ve her durumda geçerlidir. Düzeni sağlayan, insanları güvende hissettiren budur. Benim için uygulanmayan senin için uygulanıyorsa orada düzenden bahsedemeyiz. Ben bu kararı beğenmedim, bu kuralı da beğenmiyorum, uygulamam diyemezsiniz. Kendi başınıza kural da koyamazsınız. O işin mekanizmaları vardır. Ben her şeyim, her şey de

Hazıra dağlar dayanmaz

Hayır, ekonomi yazacak ve sizi şaşırtacak değilim. Ben yine insan ve hayat üzerindeyim. Yaşama kültürümüzü zehirleyen ve boğan illetlere ilgisiz kalamam, kalınamaz. Maaşını zor idare eden bir adam olsam da geçinme derdimizi ve nasıl yaşadığımızı yüzünden değil, çapıma göre derinden anlamak derdiyle dertliyim.Hafızam, zihnim hemen her durumda tarihe

Yüzüncü yılımıza nasıl baktığımıza bakış

Osmanlı Türkiyesi de biziz, şimdiki Türkiye de. Cumhuriyet de, meşrutiyet de, mutlakıyet de bizim rejimlerimiz. Rejimler kutsal değildir. Zaman ve zemin meselesidir. Dünyanın durumuna, kendi yapınıza uygun olanı seçersiniz. Biz önce Meşrutiyet'i, sonra da Cumhuriyet'i seçtik. İkisine de kötü veya iyi denemez. Nasıl anladığınız ve uyguladığınız önem

Padişahın kulu olmaktan mı kurtulduk

Türkiye bir cehalet denizinde yüzüyor. Koca koca adamlar, Osmanlı zamanında insanların kul köle olduğunu zannediyor. Bununla da kalmıyor, halkın padişahın kulu olduğunu suratını ekşite ekşite söylüyor. Atatürk ve Cumhuriyet olmasa, biz hâlâ kul olarak yaşayacakmışız. Böyle levhalar hemen her bayramı anlaşılmaz bir kamplaşma krizine götürüyor. Cumhu

Su tutmaz olmuş kabımız

Cumhuriyet'i kutsayarak öncesini karalama ve inkâr gayretinde kara bir ısrarla ayak direyenlerimizden çok çektik. Cumhuriyet'i, daha doğru bir ifadeyle Tanzimat-Meşrutiyet-Cumhuriyet çizgisini, reddedenlerden çekiyoruz. Sözün özü, kendince bir bugün ve geçmiş uyduranlardan çekiyoruz.Türkiye'yi bu gerçek dışı kurgular ortasında bırakışımız olur iş d

İki uç arasında sıkışma

Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında içinde bulunduğumuz durumu görmeye mecburuz. "Durum" derken, kanunsuzlukları, yağmaları, rüşvetleri, açığa çıkan çok çatallı krizin bir yönünü kastetmiyorum. Niye bu hale geldiğimizi bize apaçık söyleyecek bir tercihten bahsediyorum. Ne olduğunu değişik cümlelerle çok söyledim, yine söyleyeceğim. Bunu bir anlasak..E

Dil Bayramı mı dediniz

Sosyal medyada her yılın 26 Eylülünde binlerce kutlama sayfaları süslüyor. Dergiler, gazeteler, yazılar ve haberler yayınlıyorlar. Sanal bir şenlik havası esiyor. O kadar ki, dışardan bakan, bu memlekette insanlar dillerini ne kadar seviyorlar, diyebilir. Ne kadar milliyetçi olduğumuzu, ne kadar şuurlu hareket ettiğimizi düşünebilir.Acaba öyle mi D

Uydurma tarih ve din birleşirse

Kamplaşma bu toplumda yeni değil. Medrese ve tekke öteden beri iki ayrı anlayıştır. O derin bir ayrışmadır ve toplum her zaman eski Türk inanışının renklerini taşıyan tasavvufa itibar eder. Hâkim düşünce ve hayat rengi odur. Bunun için Yılmaz Öztuna, "Osmanlı hayatından tasavvufu çekerseniz kuru bir iskelet kalır" demiştir.İmparatorluk zayıfladığı

Eski derdin yeni düzeni

Kamplaşma bu toplumda yeni değil. Medrese ve tekke öteden beri iki ayrı anlayıştır. O ayrışma derindir ve toplum her zaman eski Türk inanışının renklerini taşıyan tasavvufa itibar eder. Hâkim düşünce ve hayat rengi odur.Edebiyatımızda derin izlerini göreceğimiz bu hayat görüşü farklılığı, son asırlardan itibaren yeni bir çehreye büründü. Üçüncü Sel

O Mahallenin Halleri

Yaşadıklarımız dünde yaşananların sonucudur. Tarihe bakmadan bugün anlaşılmaz. Tarihimizde, medrese uleması ve onların mayaladığı dinci hareketlerin yapıcı tarafı yoktur. Devletçilik ve yönetim manasında kökleri yoktur. Fakat o katı ve yıkıcı damar bizde bin yıldır vardır ve Selçuklu'nun dağılmasına doğrudan-dolaylı zemin hazırlayan da onlardır.Çok