Ali Barskanmay

Karar

"Tanrı'nın sözlerini işitme kıtlığı"

"Ben" kelimesi için TDK'ye bakıyorum. Kişiyi öbür varlıklardan ayıran bilinç. Bir kimsenin kişiliğini oluşturan temel öge, ego. Birinciyi gösteren kişi. Kadim kültürümüzde ben "ene-enaniyet" nefsi kibir, gurur, iddiacılık, benlik ve bencillik olarak anlamdırılır.Ben'in dünyamızdaki yerini "Ben ondan daha üstünüm, itaatsizliğiyle başladı. Güç sarhoş

Ali Fuat Başgil ile Gençlerle Baş Başa

Ali Fuad Başgil, Osmanlı'da hayata atılıp Cumhuriyet'e hayat veren nadir aydınlarımızdan bir beyefendi. Başgil, 1914'te tahsilini yarıda bırakıp yedek subay olarak Birinci Dünya Harbi'nde dört buçuk yıl Kafkaslarda cepheden cepheye koştuktan sonra İstanbul'a döner. Ne yapması gerektiği konusunda tereddütler yaşadığı harbin yıkıntı yıllarında eşe do

Bilinç kıyısında

İstanbul sabahında yollar, arabalar, meydanlar, kaldırımlar, duraklar insan kaynıyor. Bilhassa metrosu, iskelesi olan semtlerin sabahı insan mahşeri. Araçlar, gemiler, metrolar; harıl harıl insan taşıyor insan kusuyor mu demeliydim. İnsan keşmekeşinden kaybolmamak elde değil. Kolay değil tabi İstanbul'un AVM'lerini, okullarını, hanlarını, sabah dol

Yusuf'un tatil torbası

Geçtiğimiz cuma 20 milyona yakın öğrenci, 1 milyondan fazla öğretmen bir haftalık ara tatile girdi.TDK'ye göre tatil kelimesi "Kanun gereğince çalışmaya ara verilen süre." Eskiler İstirahata çekilme derdi. İstirahat; yorgunluğunu gidermek, dinlenmek, soluklanmak anlamına gelir. Müsterih kelimesiyle aynı kelime ailesinden olup müsterih ise "Bütün ka

Sevgili Arsız Dirmit

Latife Tekin'in " Sevgili Arsız Ölüm" romanı Dirmit adıyla tiyatroya uyarlanmış. Nezaket Erden seksen beş dakikada molasız arasız oynuyor. Nezaket Hanım'ın oyun performansına diyecek yok. Kekelemeden hık mık demeden oyunu yaşar gibi oynuyor. Latife Tekin Tanzimat'tan beri işlenegelen, Cumhuriyet ile işlenmesi temcit pilavına dönüşen ve 27 Mayıs, 12

Saat gibi işleyen kader

İki yaşlı. Banka oturmuş. Göğe bakıyor. Gökyüzü onlar için renkli bir televizyon. En renkli kareler orada: hayaller, ilhamlar, sesler, yaşananlarDurup düşünülen bir yerdir banklar. Her şey bu banklarda otururken ağarır: şakaklar, hatıralar, hayaller, kentler, muhabbetler Sonbahar güneşi. Sanki buzdolabından çıkmış. Onları ısıtmıyor. Güz mevsimi ha

Narkoz Kesilince

Ben Yiğit'i ilk gördüğümde 13 yaşında, 1.60 boyundaydı. Evlerine vardığımda koltuğa uzanmış. Ayaklarını koltuğun yanında sarkıtıp telefonda oyun oynuyordu. Dış kapının zilini çalmam, odadan içeri girmem, anne babasıyla tanışıp konuşmam kendisini yerinden kıpırdatmadı. Kendisinde hiçbir merak ve refleks oluşturmadığı gibi dönüp gelenin kim olduğuna,

Çay Baki

Kahvehane veya kıraathane ikisi de bize has bizim toplumumuzun sosyalleşme mekanlarıdır.Mahalle içindeki kahvehaneler erkeklerin iş ev arasındaki sıkışmışlıktan kaçıp sığındığı mekanlardır. Kıraathaneler, Osmanlı Tarihçi Peçevi'ye göre okur yazar kişilerin kitap ve güzel yazılar okuduğu, tavla veya satrançın oynandığı mekanlardır. Üstad Sezai Karak

Kuş Kanadı Kalem Olur

On dokuz milyona yakın öğrencinin, bir milyon iki yüz bine yakın öğretmenin okulların kapısını açtığı epey oldu. Birde bunlara dersane, kurs, özel ders eklersek sayı birkaç ülkenin toplam nüfusunu geride bırakır.Osmanlı'da cübbe giydirilip fes takılan öğrenciye; Cumhuriyet ceket pantolon giydirip fötr şapka ve kravat taktırdı. Rahlelerin yerini mas

Shakespeare yahudileri neden sevmezdi

Jeremy Black "İngiltere Tarihi" kitabında İngiltere'yi "Çok uluslu kimlik taşıyan emperyalist bir devlet." olarak tanımlar. İngiltere 17. yüzyıla kadar kralların, din adamlarının, lortların, sirlerin, düklerin, feodal beyleri arasında toprak ve iktidar kavgası yaşadığı bir ülke. Siyasi birlik, kralların gücüne bağlı pamuk ipliğine bağlı ilerlemiş.