Bekir Fuat

Karar

Cemil Baba

Erdoğan Cabbar Ağabey'e'Nerede bir evliya kabri varsa orası Türk toprağıdır. Evliyası olmayan yerde Türk de yok demektir; eğer olsaydı mutlaka içlerinden ya bir şehit, ya bir ulu kişi çıkardı ve halkın gönüllerini kendi kabri üstünde birleştirirdi,' der Erol Güngör. Yine bir Türk inanışına göre evliyalar şehirlerin sahibidir; bir şehri ziyaretinizd

Bizim şehrimiz nerede

Bir yere aittir insan. Bir ülkeye, bir şehre, bir mahalleye Bir yere ait olmak, yaşadığın yeri benimsemek, içselleştirmek önemlidir. Çünkü insan yaşadığı yerden bakar dünyaya. Yaşadığı yere benzer.Yaşadığımız yer ile biz oluruz.Her biri diğerinden farklı, kendi rengi, kimliği olan şehirlerimiz nerede şimdi Bir şehirden diğerine geçerken, bir yıldız

Kimi seyre dalarken öleceksin Vakit kısa

Bu bir veda mektubu mu, arz-ı hâl mi, derunumda açılan rahmet kapısı mı bilmiyorum.Dünya ile karşılaştığım ilk andan itibaren hayatın ne bir bağ ne bir can ne de tek başına ruh ile yaşanan bir şey olmadığını biliyorum. Bildiklerimin ve dahi bulduklarımın toplamının benim tüm varlığım kadar etmediğini de aşikâr bilen benim.Dünya Uğurlama ve uğurlanm

Dünya "ötelere" giden yol

Zamanın kendisidir insan. Kendi olmak için doğar, kendi olmak için ölür. Kendi olmak için geçer bu dünyadan.Zaman insandır. Olur ve biter. Kendi dünyasını, kendi zamanını kendi rüyasını görür ve uyanır.Herkes kendine ait olanla hemhâldir. Kendine ait olandan arar ve yol yürür.Zaman biraz da insan için seçilmiş en büyük kader ve keder...Ne sığacaktı

Anneannem, annem ve Kuran

Muhabbete düşülür. Ben de annemle düştüm. Benim annem güzeldir, tüm anneler gibi. Adı Ayşe. Annem 90 küsur yaşında. Okuma yazması neredeyse yok. Bir taraftan da bakkal işletiyor. Parmak hesabını seviyor. Gerçek hayatı seviyor. "Akkız'ın Dudu iki peşkir aldı birini getirecek." yazıyor bakkal defterinde. Müşterilere yazdırıyor çoğu zaman ne aldılarsa

Babam, İstiklâl Marşı ve İsmet Özel

Ortaokul mezunu babam. 1940'lı yıllarda askerliğini yapmış. Cumhuriyet'in ortasında duruyor. Cumhuriyetimiz kadar garip miydi bilmiyorum. Ama bir garipti babam. Bu ülkenin garipliğini, asaletini temsil ederdi.Garipleri, delileri, çocukları ve yolcuları çok severdi. Onlarla dostluğunu dünya nimetlerine değişmezdi. Bir de toprağına aşkla bağlıydı. Al

Gurbete dokunuş

İnsan yeryüzüne düşünce başladı "düşünce." Önceki hayatında düşünmeye hiç ihtiyacı yoktu. Cennette yaşayıp gidecekti. Kevser şarabını kana kana içecek, miski amber kokusu içinde Rıdvan ağacının gölgesinde sürdürecekti bitimsiz ömrünü. Oysa şimdi yeryüzüne düşmüş ve ömür boyu düşünmeye mahkûm edilmiş olarak çilesini doldurmayı bekliyor.Gurbettedir a

Gesi bağlarından

Ancak "Hey Allah'tan korkmaz, sana bana ölüm var" diyen "şey" götürebilirdi bizi hakikate.Bizim hakikatimiz varlığımızın anlamında gizlidir. Anlam ise bu toprakların çocuklarının hafızasında -hâlâ- unutulmuş değildir.Bunu da nereden çıkardım Çünkü sadece türkülerimize bakmak bile yetiyor. Çünkü türkülerimiz hayatlarımızdan bağımsız değil. Çünkü büt

Hızır elimden tutsun

Kendi dünyamızı kurmaya çalışırken dünyanın yükünü yükleniyoruz. Yük ile azığımızı aynı gönülde taşıyalım istiyoruz. Olmazsa yaşayamam diye düşünüyoruz; dünyaya tam olarak sırtımızı dönemiyoruz.Tâ içimizden illa hû diyemiyoruz. Kendi yolumuza çıkamıyoruz. Bir yol vardır uzar gider içimize. Düştüm peşine, düşüverdim dünyaya.Bir ele çevirdim gönlümü,

Oyy, oy

"Aman bir kalbiniz var, dikkat edin!" diyen birisini görünce, bırakmak istemiyoruz. Bırakmamak neBağrımıza basıyoruz.Dost, içine düşmüşlerin, gönlüne ermişlerin ilk duasıdır. Ağır ve zorlu hallerin haldaşıMademki her şeyin bir gönlü var, mademki her şeyin varlığından önce bir özü, duygusu var; o vakit, bir beşik ile annenin ninnisi arasında da cevi