Bekir Fuat

Karar

Erciyes'in kalbindeki ağaç

Yolum bugün, rüzgârın sert estiği, bulutların ağır ağır göçtüğü yüksek dağlara vardı. Erciyes'e Zirvesi karla örtülü, sessizliğe gömülmüş heybetli Erciyes'in eteklerinde yalnız bir ağaçla karşılaştım.Erciyes'in kalbine yaslanmış, zamanla yoğrulmuş, suskun ama derin bir tanıktı sanki. Varlığı yalnızca Erciyes'in değil, zamanın da izlerini taşıyordu.

Aşkın iğnesiyle dikilen

Nerede bir evliya kabri varsa, orası Türk toprağıdır. Evliyası olmayan yerde Türk de yok demektir; eğer olsaydı, mutlaka içlerinden ya bir şehit ya bir ulu kişi çıkardı ve halkın gönüllerini kendi kabri üstünde birleştirirdi," der Erol Güngör.Yine bir Türk inanışına göre, evliyalar şehirlerin manevi sahibidir. Bir şehri ziyaret ettiğinizde önce evl

Sol yanı boş kalanların toprağı

"Seni gelecek diye sol yanımı boş koydum"Gesi bağları, yitirdiklerimizin yankısıdır. Unutulmuş bir sevdanın, gurbetin ve içten içe kanayan bir yaranın sesidir. Sözleriyle ağlatmaz yalnızca; bir ney ahenginde erimiş bir çağrı, sizi içinizden kavrayıp bir yere, uzak, renkli, bilinmez ve esrarlı bir diyara götürür.Ve orada, kendi yârini ararken bulurs

Dağların ardında kalan yâr

"atma garip anam beni dağlar ardınakimseler yanmasın anam yansın derdime"Bu satırların yazarı Gesi bağlarında doğdu. Üzüm bağında, üzümlerin içine doğdu. Belki de o yüzden üzümü, "Kimseler yanmasın, anam yansın derdime"deki garipliği ve Türkiye'yi sevdi. "Sevgisi imandandır" diyerek bağrına bastı.Türkiye, üzüm tadında bir ülke Üzüm de, Türkiye de g

Gözler değil kalpler kapalı

Nasıl yazmalı, nasıl konuşmalı bu insanlık durumunu Derdimiz, insanlığımız, engelliliğimizSözün başında söylemek isterim: Fiziksel bir engeli olmayan insan, çoğu zaman hayata yukarıdan bakıyor. Sanki her şey yolundaymış gibi... Oysa "engel" dediğimiz şey, yalnızca bedende değil; bakışta, zihniyette ve kalpte de olabilir.Toplum olarak engelliliği bi

İnancın sessiz yüzü

İnsanın ilk terbiyesi ana rahminde başlar. Orada ne irade vardır ne de güç Her şey Allah'ın kudretiyle şekillenir. İlk mekânımız, ilk yakınlığımız, ilk sözleşmemiz annemizledir. Anne, her insanın geçtiği ilk cennettir.Allah, varlık kaynağımızdır; vazgeçilmezdir, biriciktir. Yaratılışın bir temsili olarak Allah, annemizi kendisine en yakın yere yerl

Annemizin dini Yunus'un dili

Bazen kelimeler yetmez insana. Söylediklerimiz kulağımıza bile yabancı gelirken, kalbimize nasıl dokunsun Dilimizdeki kelam artık yüreğimizin sesi değil. Sözcüklerimiz ithal, dualarımız bile yabancı. Söz sahibini terk etti; anlam yolda kaldı. Bu topraklarda konuşmakla susmak arasında ince bir utanç var şimdi. Çünkü ne konuştuğumuz bize ait, ne de n

Sessizliğin ardında bir çığlık: Erol Güngör

Bazı ölümler sessizdir. Manşetlere çıkmaz, büyük kalabalıklar toplanmaz; şehirlerin gürültüsü arasında kaybolur gider. Ama o sessizlikte derin izler kalır. Türk düşünce dünyası, 24 Nisan 1983'te böyle bir sessizlikle sarsıldı. Henüz kırk beş yaşında aramızdan ayrılan Erol Güngör, yalnızca bir akademisyen değil, bir entelektüel önderdi. Onu anlamak,

Şeftali ve yoksul eller

Kendini doğanın bir armağanı olarak görür. Güneşin sıcak ışıkları altında, ağacın dallarına asılı halde olgunlaşırken, hayatı kendiliğinden bir varoluş gibidir. Başlangıçta her şey doğayla uyum içinde, sakin ve huzurludur. Fakat zamanla daha derin bir farkındalık gelişir.Şeftali, ağacın en yüksek dalında sallanırken, dört bir yanındaki manzarayı iz

Kendini arayan kanat

Ormanın derinliklerinde, yemyeşil ağaçların arasında yalnız bir karınca yol alıyordu. Diğer karıncalar koloni için durmaksızın çalışırken, o sessizce bir köşeye çekilmişti. Belki de bugün kendi içine doğru bir yolculuğa çıkmak istiyordu; bir sessizliğin içinde, kendini duymaya...Sırtında yük taşımıyor, ayakları aceleyle koşmuyordu. Düşüncelere gömü