Şaban Turhal

Milli Gazete

Türkiye'nin mülteci politikası: Batı rahat uyuyor, Türk halkı bedel ödüyor

Bir milyon mültecinin maliyeti 2016'da Almanya'ya 45 milyar avroya patlıyordu. Türkiye ise üç milyonu sadece 3 milyar avroya üstlenerek Avrupa'yı mülteci kampına dönüştürdü. 2016 ve 2017'de dönemin Başbakanı Binali Yıldırım açıkça söylüyordu: "Türkiye olmasa, bütün Ortadoğu'dan çıkan mülteciler Avrupa'yı istila eder." Bu cümle aslında sadece bir te

Almanya, Türklere verilen çifte vatandaşlığı yeniden geri almaya hazırlanıyor

Almanya'da çifte vatandaşlık yeniden tartışmaya açıldı ve hükümetten sınırlayıcı adımlar gelebileceği konuşuluyor. Oysa hatırlatmak gerekir ki Alman Çifte Vatandaşlık Yasası Reformu 19.01.2024 tarihinde Federal Meclis'te (Bundestag) kabul edildi ve diaspora için yıllardır beklenen bir kolaylık sağlandı. Şimdi ise herkes dönüp Berlin'e "tekrar kaldı

Avrupa nadir elementlerde Çin'e bağımlı oldu; peki biz bağımlı olmaya ne kadar uzaktayız

Avrupa kritik madenlerde Çin'e bağımlı hale gelirken, Türkiye ise rezerv sahibi olmasına rağmen işleme teknolojisinde dışa bağımlı durumda. Nadir toprak elementleri artık sadece ekonomik bir konu değil; doğrudan egemenlik, yani devlet kapasitesi ve bağımsızlık meselesidir. Bugün Avrupa'nın yaşadığı sıkışma, aslında yıllar önce kurulmuş bir bağımlıl

Feshedilen terör örgütü PKK taşınır mı Feshedildiyse kim taşındı; taşındıysa nasıl feshedildi

Türkiye'ye uzun süredir "PKK bitti", "silah bıraktı", "kendini feshetti" şeklinde bir masal anlatıldı. Ancak dün gazete manşetlerine "taşındı" diye servis edilen açıklama, bitmiş gibi sunulan yapının aslında feshedilmediğini; aksine koruma altına alındığını göstermektedir."taşındı" diye haber olamaz. demek ki yıllardır bekletilen bir kapasitenin sa

Almanya başbakanı merz'in "şehir görünümü" çıkışı: güvenlik mi, önyargı mı

Almanya'da CDU Genel Başkanı ve Federal Başbakanı Friedrich Merz'in "şehir görüntüsünde hâlâ bu problem var" sözleri günlerdir tartışma konusu. Söz, yalnızca bir cümle değil; toplumun göçmenlere dair nasıl konumlandırıldığını gösteren zihniyetin özeti niteliğinde. Çünkü sorun güvenlik değil, görüntü üzerinden kurulan bir algıdır. Bu tartışma üzerin

Gurbetçiyi unutan AKP ve MHP'ye karşı "o unutmadı": Mustafa Kaya

Gurbetçinin hafızasında hiç eskimeyen bir cümle vardır: "Bize burada sadece seçim zamanı değer veriliyor." Sandık kapanınca kapılar kapanır, sesler kesilir, vaatler unutulur. Yıllardır bu topraklarda yaşayan milyonlarca insanımız, ekonominin en kritik damarını ayakta tutarken, hak aramaya gelince görünmez kılındı. Gurbetçi çoğu zaman istatistik ola

PKK'ya meşruiyet kazandırmak için komisyon kuranlar, gurbetçiye yönelik komisyon önerisini ise ret oyu ile reddetti.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın "Temel Haklar ve Ödevler" bölümünde yer alan 62. madde açıkça şöyle demektedir: "Devlet, yabancı ülkelerde çalışan Türk vatandaşlarının aile birliğinin, çocuklarının eğitiminin, kültürel ihtiyaçlarının ve sosyal güvenliklerinin sağlanması, anavatanla bağlarının korunması ve yurda dönüşlerinde yardımcı olunması için

Pkk bahane; gerçekten barış mı isteniyor, yoksa yeni bir türkiye harita tasarımı mı hazırlanıyor

Türkiye'de bugün eyalet, özerklik ve yerinden yönetim tartışmaları sanki PKK'yı bitirmek için gündeme getiriliyormuş gibi sunuluyor. Oysa arşivler bunun tam tersini söylüyor: Bu tartışma PKK ile değil; PKK'dan önce başladı. Daha örgüt ilk kurşununu bile atmamışken, 12 Eylül'ün darbeci generali Kenan Evren, Türkiye'yi "8 eyaletli" bir yapıya dönüştü

KKTC'de sandıktan çıkan tablo: Erdoğan'ın fikirlerine uygun şekillenen yeni KKTC modeli

Kuzey Kıbrıs'ta ortaya çıkan seçim sonucu bir "sandık tercihi" değildir; yıllardır biriken kırılmanın patlamasıdır. Sandığa gitmeyen seçmen siyasetin duymak istemediği en güçlü mesajı vermiştir: Güven duygusu bitmiştir. Kıbrıs Türkü devleti değil; devleti örten çıkar düzenini reddetmektedir. Bugün KKTC denince uluslararası alanda ilk akla gelen baş

Kasayı boşaltan tutuklu, kasayı teslim eden hâlâ koltukta!

Türkiye günlerdir peş peşe açılan yolsuzluk dosyalarının sarsıcı etkisini konuşuyor. Sadece tek bir dosya değil; halkın devlete duyduğu güveni kökünden sarsan bir zincirle karşı karşıyayız. Can Holding operasyonunda ortaya çıkan 88 milyar liralık kaynağı belirsiz para akışı, devlet kadrolarının kimlerin eline teslim edildiğini gösteriyor. Ardından