Almanya, Türklere verilen çifte vatandaşlığı yeniden geri almaya hazırlanıyor

Almanya'da çifte vatandaşlık yeniden tartışmaya açıldı ve hükümetten sınırlayıcı adımlar gelebileceği konuşuluyor. Oysa hatırlatmak gerekir ki Alman Çifte Vatandaşlık Yasası Reformu 19.01.2024 tarihinde Federal Meclis'te (Bundestag) kabul edildi ve diaspora için yıllardır beklenen bir kolaylık sağlandı. Şimdi ise herkes dönüp Berlin'e "tekrar kaldırmak istiyor" diye kızıyor. Fakat asıl sorulması gereken soru şudur: Türkiye bugüne kadar gurbetçisine gerçek anlamda sahip çıkmış olsaydı, Almanya'nın bu geri adım ihtimali gurbetçi üzerinde bugün olduğu kadar baskı ve tedirginlik oluşturur muydu Almanya kapıyı kapatıyor diye tepki gösterenler, önce Ankara'nın zaten o kapıyı yıllardır aralık bile bırakmadığını görmek zorunda.

Biz bıkmadan söyledik, yazdık. Alman vatandaşı olmuş gençlerimizin Türkiye'de zaten zorunlu askerlik yükümlülüğü bulunmuyor; madem böyle, devlet stratejik bir hamle yapmalı ve bu gençlere yeniden Türk vatandaşlığının kapısını açmalıdır. Bedelli tutarının makul seviyeye çekilmesi hem savunma bütçemize katkı sağlar hem de gençlerimizin aidiyet duygusunu güçlendirir. Üstelik bu konuda Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Kaya'nın Meclis'e sunduğu bir kanun teklifi de aylardır rafta bekliyor. Yani çözüm masada, metin hazır; eksik olan tek şey siyasi irade.

Askerlik bedeli meselesi de zaten başından beri samimiyetsiz yürütülüyor. 2016'da bir siyasi partinin ve genel başkanının menfaati, seçim hesabı ve oy devşirme ihtiyacı için bedel 1000 avroya düşürüldü; seçimler bitince yeniden yükseltildi. O dönem bunun nasıl bir "seçim yatırımı" olarak kullanıldığını bizzat arşivime aldım, belgeleriyle duruyor. Şimdi biz diyoruz ki binlerce gencimizi yeniden Türkiye'ye kazandırmak için aynı adımı atın aidiyeti güçlendirin, bağ kurdurun ama ortada tık yok. Genç kazanmaya gelince sessizler; oy kazanmaya gelince nutuk üstüne nutuk atanlar birden sağır kesiliyor.

Üstelik geçen hafta TBMM'de Saadet Partisi adına Mustafa Kaya'nın "Yurtdışı Türkler için araştırma komisyonu kuralım" teklifi de AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. Gurbetçinin sorununu tespit edecek, çözüm mekanizması kuracak bir komisyon bile fazla görüldü. Ama aynı eller, devlet bütçesine 700 milyar doların üzerinde zarar veren ve on binlerce askerimizi, polisimizi, sivili şehit eden PKK ile ilgili komisyonlara "evet" derken en küçük bir tereddüt göstermedi. Yani mesele gurbetçi olunca kapılar kapanıyor; konu terör örgütü olunca kapılar ardına kadar açılıyor.

Vatandaşlığa dönüş meselesi de aynı şekilde sürüncemede. Alman vatandaşı olan vatandaşlarımıza verilen Mavi Kart, bağ kopmasın diye sözde bir "hak" gibi sunuluyor ama fiiliyatta boş bir kâğıt parçasından ibarettir. Biz yıllardır "Mavi Kart sahipleri bir dilekçe ile yeniden çifte vatandaş olabilsin" dedik; çünkü böyle yapılırsa hem bürokrasi azalır hem de işlemler haftalarca beklemek yerine birkaç gün içinde tamamlanabilir. Bu adım e-Devlet üzerinden basit bir başvuru kadar kolay bir şekilde çözülebilecek iken Ankara, yıllardır gurbetçiyi "yedek vatandaş" gibi kenarda bekletmeyi tercih ediyor. Seçim zamanı hatırlanan, sandıktan sonra unutulan, sadece döviz getirdiğinde değer verilen bir kitle anlayışı hâkim.