Pkk bahane; gerçekten barış mı isteniyor, yoksa yeni bir türkiye harita tasarımı mı hazırlanıyor

Türkiye'de bugün eyalet, özerklik ve yerinden yönetim tartışmaları sanki PKK'yı bitirmek için gündeme getiriliyormuş gibi sunuluyor. Oysa arşivler bunun tam tersini söylüyor: Bu tartışma PKK ile değil; PKK'dan önce başladı. Daha örgüt ilk kurşununu bile atmamışken, 12 Eylül'ün darbeci generali Kenan Evren, Türkiye'yi "8 eyaletli" bir yapıya dönüştürmekten bahsediyordu. Hürriyet gazetesinin o manşeti hâlâ hafızalarda: "İşte Evren'in 8 Eyaleti." Bu tek başına şu gerçeği ispat etmeye yetiyor: mesele teröre çözüm arayışı değil; Türkiye'yi farklı bir idari modele zorlamaktır

Darbenin gerekçesi "ülkeyi bölünmekten kurtarmak"tı; ama ortaya konulan reçete üniter yapıyı gevşeten bir projeyi işaret ediyordu. Demek ki plan en baştan belliydi. Önce proje vardı, sonra bu projenin toplumsal ve psikolojik meşruiyeti için PKK sahaya sürüldü. Eğer amaç gerçekten terörü bitirmek olsaydı, terörü büyüten güçler aynı anda örgütü binlerce tır silahla donatmazdı. Batı'nın niyeti terörü sona erdirmek değil, "terör gerekçesini" dönüştürücü baskı aracı olarak elde tutmaktır. Bugün masa üstünde görünen tartışma güvenlik tartışması değil; üniter devletin gevşetilmesidir.

Bu planın kökeni yüz yıllıktır. İngiltere'nin Ortadoğu politikaları, ABD'nin RAND ve CIA raporları Türkiye'nin üniter yapısının "adım adım gevşetilmesi" gerektiğini defalarca yazdı. 1980 darbesi bu süreci içeriden başlatan ilk hamleydi. Ardından AB uyum paketleri, yerel yönetim reformları ve "çözüm süreci" adıyla pazarlanan psikolojik eşik politikaları geldi. Tarihsel bütünlük bize gösteriyor ki rota PKK ile çizilmedi; PKK'dan önce çizildi. Örgüt, haritayı meşrulaştırmak için kullanılan aparattır.

Bugün dört ayaklı büyük Kürdistan devletleşme zincirinin son halkası Türkiye'dir. Irak'ta özerklik tamamlandı, Suriye'de PYD/YPG ile fiilî federasyon kurulma aşamasın da, İran sınır hattında etnik gerilim altyapısı hazırlanıyor. Şimdi son parça Türkiye'ye yöneltiliyor. Çünkü Türkiye masaya oturmadan, proje tamamlanmadan bölge haritası kalıcılaşamaz. İşte bu nedenle terör ne yok edilir ne de sıfırlanır; kontrollü biçimde "masada koz olarak" tutulur. Söylemler değişir, aktörler değişir, fakat hedef değişmez: üniter direncin kırılması.

Bugün "terörsüz Türkiye için eyalet tartışılabilir" cümlesi ters kurgulanmış bir propagandadan ibarettir. Doğrusu şudur: "Eyalet gündeme gelebilsin diye terör bitirilmiyor." Eğer mesele gerçekten barış olsaydı, güney sınırımızda terör devleti kurma hazırlıkları yapılmaz, ABD bunu açıkça "kara gücüm" diye ilan etmezdi. Bugün konuşulan şey barış değil; barış görüntüsünün jeopolitik amaçla kullanılmasıdır. Masada silah değil, anayasa vardır.