Lütfi Albayrak

Takvim

Breadcrumbing: Dijital ekmek kırıntılarıyla kalp kandırmaca

İLİŞKİLER dünyası öyle geniş ki, bir gün "Ghosting"le tanışıyorsun, ertesi gün "Zombieing" geliyor, şimdi de menüye "Breadcrumbing" eklenmiş. Adını Hansel ile Gretel'in ormanda bıraktığı ekmek kırıntılarından alıyor. Ama masaldaki kırıntılar eve götürürken, günümüz kırıntıları seni WhatsApp bildirim çukuruna gömüyor. Peki nedir Breadcrumbing: Özetl

Zombieing: İlişkilerin mezarlıktan dönen kabusu

Hayatınızda bir noktada "Ghosting" yemiş olabilirsiniz. Yani ortadan kaybolmuş, mesajlarınıza dönmeyen, adeta görünmez olmuş birinden bahsediyoruz. Peki ya o kaybolan kişi bir gün geri dönerse İşte bu noktada "Zombieing" devreye giriyor. Çünkü o kişi tıpkı mezardan çıkan bir zombi gibi, ölü sandığınız iletişimden hortlayıp geri geliyor. ZOMBİEİNG N

Ghosting: Bir iletişim sanatı mı, hayaletlik mesleği mi

Telefonunuz çalıyor. Daha doğrusu çalmıyor. WhatsApp bildirimi geliyor. Daha doğrusu gelmiyor. Oysa bir zamanlar sabaha kadar konuştuğunuz, story'lerinizi saniyesinde beğenen, "Sen uyanınca haber ver" diyen kişi, şimdi yok. Ne mesaj var, ne arama. Sanki Thanos parmağını şıklatmış da sevgiliniz, flörtünüz ya da arkadaşınız buhar olup uçmuş. İşte bu

Kutup ilişkileri

"Seni seviyorum" dedim, "hmm" dedi. Sarılmak istedim, kalorifer peteğine sarılsam daha sıcak olurdu. Göz göze geldik, ben üşüdüm, o kaçtı. Mesaj attım, cevabı Google'dan daha geç geldi. Yanımda yürürken bile gölge gibi... ama o bile daha yakın duruyor. Birlikte film izledik, en duygusal sahnede bile gözünü kırpmadı. "Nasılsın" dedim, "Standa

Yalan Ustalarının Türleri

Abartıcı Bir sinek görse, size "Ejderha saldırdı" diye anlatır. Küçük bir olayın üzerine Hollywood bütçesiyle kurgu yapar. Onların ağzından çıkan hiçbir şey ölçülü değildir; her şey *"en"*dir: En büyük, en pahalı, en inanılmaz. Masum Yalancı Aslında kimseye zarar vermek istemez. "Yemeği beğendin mi" diye sorulduğunda, ağzı yanmasına rağmen "Bayıl

Özgüveni abartı seviyesinde olanlar

Toplumda öyle bir tür vardır ki özgüvenleri öyle yüksek, öyle abartılıdır ki; NASA roketlerini çalıştırmak için bu enerjiyi kullanabilir. Bunlar, "Ben yaparım" derken aslında henüz ne olduğunu bilmedikleri bir şeye aday olan kahramanlarımızdır. Her konuda uzmanlık: Daha dün internette 30 saniyelik bir video izlemiştir, ama ertesi gün kendisini kua

Marka takıntısı: Etiketle yaşamak sanatı

Marka takıntısı olanları hepimiz biliriz. Onları tanımak için özel bir radar cihazına ihtiyacınız yok; zaten kıyafetlerinin üzerinde kocaman yazan logolar size uzaktan göz kırpar. Onlar için hayat, bir etiket koleksiyonudur. Tişörtün kumaşı pamuk mu polyester mi, ayakkabı rahat mı dar mı hiç önemli değildir. Önemli olan, üzerinde o sihirli kelimeni

Çabuk sinirlenen insanların hayatı kolaylaştırma yöntemleri

Adaletsizliği anında fark ederler: Market kasasında sıra kaydırmaya çalışanı şıp diye yakalar. Sınırlarını net çizerler: Otobüste omzuna kafasını yaslayan yolcuya "Yanlış adrese park ettin kardeş" bakışı atar. Cesaretlidirler: Restoranda yanlış sipariş geldiğinde "Ben bunu ısmarlamadım" diyebilen nadir türdür. Patavatsız değil, dürüsttürler: "

Çayın buharından beslenen gizemli tür: Yancı

Kahvehane, aslında bir ekosistemdir. Çaydanlık volkan gibi kaynar, okey taşları yağmur gibi şakırdar, maç spikeri gök gürültüsü gibi bağırır. Ve bütün bu tabiatın içinde, görünmez ama hissedilen bir tür yaşar: Yancı. Yancı, kahvehanede kendi başına hiçbir şey yapmaz. Ama masaya oturduğunuzda mutlaka bir şekilde yanınızda biter. Çayı sizinle içer, m

Otlakçı türleri

Yemek otlakçısı: "Abi bir çatal alayım ya, tadına bakmak için..." der, tabağını senin tabağınla eşitler. Sigara otlakçısı: "Dumanını içsem olur mu" noktasına kadar ilerleyebilir. İnternet otlakçısı: "Wi-Fi şifresini ver" der, seninkinden daha çok kullanır. Ev otlakçısı: Kendi evi yokmuş gibi sürekli senin koltuğunu işgal eder. İçki otlakçısı: Masan