Işıl Özgentürk

Cumhuriyet

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Sevgili okurlarım artık bu zalim iktidarın neler yaptığını, ülkeyi nasıl yok etmeye çalıştığını geç de olsak öğreniyoruz çünkü artık öylesine fütursuz, öylesine kin kusuyorlar ki hiçbir kötülük onlara yetmiyor, tıpkı bir bağımlı gibi hep daha çok kötülük yapmak istiyorlar. En çok da çocuklarımıza kıyıyorlar.Başlayalım, bu hafta içinde CHP milletvek

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan'ı kıskanıyorum!

Sevgili okurlarım hemen başlığımın nedenlerini açıklamalıyım. Yunanistan'da hayat pahalılığını protesto etmek için tüm sendikalar, her meslekten tüm çalışanlar genel greve gitmiş. Ah nasıl kıskanmam, tamam ülkemizde de şu günlerde öğrenciler, küçük burjuvalar ve yoksul halk sokaklarda ama işçi sendikaları yok! Ah nasıl özlemezsin, binlerce işçinin

Boykotun sessiz çığlığı

Sevgili okurlarım boykot günü epey eğlenceli geçti. Sabahın köründe ülkeyi yönettiğini sanan bakanların alışveriş merakı beni benden aldı. Ellerinde poşetler arkalarında yandaş medyanın kameraları alışveriş yapıyorlar. Çevrede de marketin mallarını kucak kucak taşıyan artık paralı mı bilmiyorum insanlar. Bakan dediğin biraz usturuplu olur, bu denli

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Sevgili okurlarım başlığım geçtiğimiz bir haftayı tanımlıyor. Ülkemiz tarihi bir anın eşiğinde, adalet, hukuk, demokrasi istemek, emeğinin hakkını istemek, aydınlık bir gelecek istemek iktidar tarafından şiddetle bastırılıyor. İktidar, Nâzım Hikmet'in şiirde haykırdığı gibi: "Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim Onlar Bursa'da havlucu Receb'e Karabük f

Hep birlikte haykırıyoruz: 'O gün bugündür!'

Sevgili okurlarım nasılsınız Bu sorudan nefret ettiğinizi biliyorum, ben de nefret ediyorum, nasıl olacağım Kötü! Kendimi gaza getirmek için sürekli hepimizin şarkısı Bella Çav Çav'ı (Bella Ciano) söyleyip duruyorum. Hayatımızdaki bu kaçıncı darbe! Tüm iletişim yollarını kapattılar, dört günlük toplanma, protesto etme yasağı koydular! Her meslekten

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Sevgili okurlarım, ben resmen korkuyorum çünkü dünya artık emperyalist devletlerin fütursuzca savaş oyunları oynadıkları bir topa dönüştü. Bu oyunların yöneticileri dijital medyayı kendi amaçları için öylesine ustalıkla kullanıyorlar ki "Tüm Aleviler ve İslam ideolojisini benimsemeyenler öldürülmelidirler!" diye gerçek niyetini hiç gizlemeyen El Ka

Ah ne çok öldük!

Sevgili okurlarım gene bir 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü yaşıyoruz. Dünyanın her yerinde kadınlar ellerinde pankartlarla yollara çıkarak eşitsizliği, yoksulluğu, kadın ve çocuk tecavüzlerini ve ölümlerini protesto edecekler. Kısaca varolma haklarını savunacaklar! Ülkemizde de öyle olacak ama ne yazık ki bilmemek mümkün değil gene yollar kapa

Ne oldu barış mı gelecek

Sevgili okurlarım cümleten yoksulluğun ve yolsuzluğun pençesinde boğazımız sıkılırken Öcalan'ın PKK örgütüne yaptığı çağrı imdadımıza yetişti. Hepimiz işimizi gücümüzü bırakıp devletin bu çağrıya nasıl yanıt vereceğini kara kara düşünmeye başladık. Benim de aklıma Öcalan'ın 3 Mart 2013 yılı nevruzda okunan ilk mektubu geldi. O gün o meydandaydım ve

Hepimiz vergi kölesiyiz çok zenginler hariç

Sevgili okurlarım hepimiz biliyoruz ki kapitalist sistemle yönetilen bir ülkede vergilemenin ne kadar adil olduğu dolaylı vergilerle dolaysız vergilerin toplam vergi gelirleri içindeki oranı karşılaştırılarak belirlenir. Kısaca şöyle, zenginlik, servet ve kazançtan alınan dolaysız vergilerin oranı tüketim ve harcamalardan alınan dolaylı vergilerden

Ülkemizin küçük Trump'ları

Sevgili okurlarım yeniden seçilen ve seçim sloganı "Yeniden büyük Amerika!" olan Trump'ın gelir gelmez yaptığı marifetleri hayretle izliyoruz. Arkadaş ne senato ne meclis takıyor ve yeni ergen bir çocuk gibi "Ayı da isterim, güneşi de isterim, bütün dünya benim olsun!" diye ağlayıp duruyor. Amerika halkı da şimdiden oy verdiği Trump için kara kara