Işıl Özgentürk

Cumhuriyet

Herkesler kış depresyonunda mı

Sevgili okurlarım öyle bir sessizlik, öyle bir kanıksamışlık içindeyiz ki! Ne oldu bize, hepimiz kış depresyonuna mı girdik Sanki hükümet, partiler yok! Varsa yoksa bir futbol muhabbeti. Ne olmuş Yöneticinin biri FIFA rozetli bir hakemi yumruklamış. Ayol neyimiz düzgün ki futbolumuz düzgün, şeffaf olsun. Karapara aklanan, şikeyle yola devam eden bi

Sürdüm kırmızı rujumu...

Yağmurlu bir günde, yaş yetmişe yaklaşırken kalabalık bir caddede karşılaşmıştık seninle. Sımsıkı sarılmıştık birbirimize. Ben, "Artık kocadık" demiştim. Sen gülerek dudaklarımızı işaret ettin, "Biz kırmızı rujumuzu sürer, eyleme de eğlenceye de gideriz, kim takar yaşı" demiştin. Basmıştık kahkahayı. İkimizin de dudakları al kırmızıydı. Işıl'ım ölü

Belleğimin güzel oyunu

Sevgili okurlarım hepimize olur, belleğimiz hiç olmadık zamanda hiç olmadık bir anıyı getirip önümüze koyar. Şimdi ben İzmir'deyim ve Karşıya Belediyesi'nin yıl boyunca sürdürdüğü Cumhuriyetimizin Yüzüncü Yılı etkinliğinde "Cumhuriyetimizin 100. Yılında Kadın" panelinde konuşmacıyım. Diğer konuşmacılar, Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, Ç

Ben kusur kalmayayım

Sevgili okurlarım geçen hafta duyurduğum gibi halen İzmir'deyim ve İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle "Hadi Bir Film Yapalım" başlıklı film atölyesinde barış için çekeceğimiz bir dakikalık filmin son aşamasına geldik. Bir duyuru: Uluslararası bir organizasyon bütün dünyadan 1 dakikalık barış temalı filmler istiyor. Daha sonra bu filmlerden

Devletimiz çok şefkatlidir: Hrant Dink'in katili serbest!

Sevgili okurlarım İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde artık geleneksel hale gelen "Hadi Bir Film Yapalım" başlıklı yeni bir film atölyesi günlerim başladı. Bu işi seviyorum. Her meslekten, her yaştan insanlarla hep birlikte umudu yeniden yeşertmek müthiş bir şey ve hikâyeler hikâyeler... Zaman akıp geçiyor ve hep birlikte savaş karşıtı bir filme hazırl

Bu dünyadan çekip giden dostlarım ve kitap fuarları

Sevgili dostlarım, Cumhuriyet'te çalışmaya başladığım ilk günlerde "Ben Güneydoğu'ya gidip kaçakçılarla röportaj yapmak istiyorum" dediğimde genel yayın yönetmenim rahmetli Oktay Kurtböke (Oktay abi), "Seni oralara gönderemem, tehlikeli" diye konuyu kapatmaya çalışmıştı. Ben de inatçıyım. Sonunda gitme izni verdi. Oralara gidiyorum ya, iyi bir foto

Şu bizim ergen hallerimiz

Sevgili okurlarım alınmaca, kızmaca yok çünkü bugün bizim ergen hallerimizi anlatacağım. Öyleyse ilk önce Atatürk'ün sayemizde bir pop yıldızına benzetilmesinden başlayalım. Hepiniz Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında bir pop yıldızına benzetilen Atatürk fotoğraflarını gördünüz. Ayrıca özellikle kadınlar pop yıldızının yanına gene yapay zekâ uygulamas

Ata'm size gerçekleri yazmalıyım

Sevgili Ata'm, bugün Cumhuriyetimizin yüzüncü yıldönümü. Her yerde bayraklar, ülkeyi alabildiğine sömüren şirketlerin size ve Cumhuriyetimize methiyeler dizdiği reklamlar, otellerde yapılan kutlamalar, öyle ki bu kutlamalar otelin bir promosyonu oluyor. Ve ben yüzüncü yıl için indirim yapan bir markette, kendi kendime sürekli çocukluğumda söylediği

Savaş, anaokullarına mescit, rekor kıran dolar

Sevgili okurlarım İkinci Dünya Savaşı sırasında Konya Öğretmen Okulu'nda yatılı okuyan annem çok tutumlu bir kadındı. Evde hiçbir şey atılmazdı, bayatlayan ekmekten en sevdiğim ekmek tatlısı yapılır, küçülmüş giysiler paketlenir köy okullarına gönderilirdi. Ve evde bakliyat kavanozları her daim dolu olurdu. Çünkü annem İkinci Dünya Savaşı'nda şeker

Savaşta ölen çocuklar için ağıt!

Sığınakta tam on beş çocuktular. En küçükleri beş yaşındaydı. Üstünde kırmızı bir giysi vardı. Ablası o sabah kara kıvırcık saçlarını iki örgü yapıp tepesinde toplamıştı. Onun hemen yanında Reşit suskun oturuyor, az önce laboratuvarda gerçekleşen fizik deneyini düşünüyordu. Öğretmen iki ucu birleştirince, aynen su yolu gibi mavi ve kırmızı iki ayrı