Halime Gürbüz

Türkiye

Yük

Anne uyumuyordu. Yorgundu. Asabiydi, huysuzdu, kırgındı. Sürekli hasta olurdu… Ta ki bir gün, ansızın değişene kadar… Bir gün baba ona şöyle dedi:-Üç aydır iş arıyorum, ama bulamıyorum. Gidip arkadaşlarla takılacağım.Anne cevap verdi:-Peki, tamam.Oğlu dedi ki:-Anne, üniversitedeki tüm derslerden kaldım.Anne cevap verdi:-Sorun değil, telafi edersin.

Sözler…

Dostoyevski"İnsanlara olan saygımı korumak içinonlardan uzak durmaya çalışıyorum" derken, haksız değildi.Ve derlediğim diğer sözler de hayli haklı, anlamlıve kıymetli;Kendini besleyen kişinin elini ısıranlar, genellikle kendisini ezenlerinçizmesini yalarlar.Eric HofferBilgili bir ahmak, cahil bir ahmaktan daha çok ahmaktır.Moliereİnsan, erdemli ya

Gel pisi pisi…

Merhaba ben Minti, Halime'nin kedisiyim. Ablam depresyonda. Battaniyenin üstünde hayatı ve insanlığı sorguluyor... Ben de fırsat bu fırsat, klavyeyi patileyeyim dedim. Önce arkadaşlara selam ederim. Aşağı mahalleden Boncuk ve Tekir'e, yukarı damdan Tırmık'a sevgiler. Sarman, seni unutmadım; bizim paspasa bir şeyler olmuş, benim üzerime kaldı, hesap

Az yetmez, çok artmaz.

Bu hırs, doyumsuzluk niye ki Hiç kimse kazık çakmıyor ki dünyaya. Sabah bir sala, öğleden sonrakısa bir veda…Vakti zamanında bir yerlerde bir kral vezirine sormuş:"Hizmetçimin hayatta benden daha mutlu olduğunu görürüm, neden" Derin bir iç çeker ve eliyle hizmetçisini işaret eder; "Oysa onun hiçbir şeyi yok.Ben ise kralım, her şeye sahibim ancak hu

İşin özü…

Ağanın biri köyünde büyükçe bir konak yaptırmış. Açılış günü köyde yaşayan herkese yemek vermiş.Çoluk çocuk, kadın erkek, akıllı deli… Deli lafın gelişi değil, gerçekten deliyi de davet etmiş çünkü hemen her köyde olduğu gibi o köyün de bir delisi (meczup) varmış.Yemekler yenmiş. Köylüler ayrılırken Ağa, "Deliye sorun, bu konaktan ne istiyorsa alsı

Sonbahar…

Bu bir savaş değil; insanlığın utanç hanesine yazılan kara bir leke. Soykırım, vahşet, kan, gözyaşı… Müslüman ülkeler de kılını kıpırdatmıyor. Gazze'de artık insanlar yalnızca bombalarla değil, bir lokma ekmek, bir yudum su bulamadığı için ölüyor!Öte yandan ihtişamlı törenlerle uluslararası düzeyde toplantılar yapılıyor; ellimetrelik şaşalı masadad

Kısa kısa...

Kötüler kendinden emin,İyiler hep kaygı taşıyor...Bir avuç doğruluk,Dünya kadar yalanla savaşıyor.Bahaneler hep hazır, özürler kabahatleri aşıyor.Sevgi dedikleri dilde dudakta,Kimse yüreğinden konuşmuyor...Yerini bilen varsa söylesin,Bu mutluluk dedikleri,İyilerden hep mi uzak yaşıyor.. ***Hep bir çember, dolanıp durduğumuz!Ne önümüz belli ne sonum

Nasihat tutmayanı musibet tutar

Dervişe sormuşlar:"İnsanın başına gelebilecek en güzel nasip nedir" diye.Derviş şu cevabı vermiş:"Engüzel nasip, herkesin bir şeyler anlatmak istediği şu yalan dünyada, seni gerçekten dinlemek isteyen birine rastlamaktır."***Dervişe sormuşlar: "Aşk nedir" diye."Aşk!" demiş derviş, "Hepüç harftir; bazen can olur, bazen gam olur, bazen de kocaman bir

Hepsi hikâye...

Ben bu satırları yazarken muhalefet partisi ile ilgili karışıklıklar, kapanan yollar, il başkanlığının önünde toplananlar, 'baba ocağını savunacağız!' sloganı atanlar, provokatif çağrılar, polisler, TOMA'lar var. Yağıyor "hayat sana hep lay lay lom mu, bu konu hakkında fikrin yok mu" diye mailler, mesajlar… Tatlııım, zaten yakında kurultay var; hem

İnan, çalış, başar…

Derse geç kalan bir öğrenci düşünün… Sessizce sınıfa girip kimseye çaktırmadan arka sıralardan birine oturuyor. Gözleri hemen tahtaya kayıyor; öğretmenbirkaç matematik problemi yazmış. "Muhtemelen ödevdir," diye düşünüyor, not ediyor.Akşam eve gittiğinde oturup çözmeye çalışıyor. Sorular epey zor ama uğraşıyor, sabrediyor ve sonunda hepsini çözüyor