Şemseddin Çakır

Yeni Asya

Mazimiz ve hal-i pür melâlimiz -2

Bu ebedi birlikler, değil nesil ve milletleri, küreleri bir birbirine bağlayacak güçtedir.Fakat çakıl taşı hükmünde olmayan ırkçılık ve bölgecilik gibi bir kolektif egoizm uğruna cihan baha, Cebel-i Uhut azametindeki ve Kabe hürmetindeki İslam kardeşliği feda edilmiştir. Bir millete ve insanlığa bundan daha büyük felaket olamaz. Demek bir şey nasıl

Mazimiz ve hal-i pür melâlimiz (1)

Geçmiş, hal ve istikbâlimize değişik zaviyelerden bakılabilir.Ancak, şimdilik 'milli perspektif'den bakalım. Fakat en büyük endişem yeni tabirle "Z" kuşağına bu acı gerçekleri hissettirememektir. Çünkü, kelimeler, bir medeniyetin şifre veya parolaları gibidir. Bizim medeniyet şifrelerimizi değiştirdiler, ben onlar için parantez kullanmak mecburiyet

Gençliğimizin iknası

Gençliğimiz (2)Mesele fikir olsa işimiz kolaydır. Zira, hiçbir ideoloji ve inanç, gençliği ve insanlığı ilmen ikna konusunda Müslümanlar kadar avantajlı olamaz. Çünkü Bediüzzaman'ın da dikkat çektiği gibi; müsbet ilimlerin hükmettiği asırda Kur'an bütün hükümlerini akla tesbit ettirecektir, fennin hiçbir kesin isbatı yoktur ki, Kur'ân'ın kutsi gerç

Gençliğimiz! -1

Malumunuz olduğu gibi bu günlerde okullar tatil oldu ve şu an gençliğimiz büyük bir boşlukla karşı karşıyadır.Gerçi okullarda da bir şey verildiği pek söylenemez ancak, en azından oyalanıyorlardı. Şimdi kim onlara sahip çıkarsa onun elinde kalabilirler. Bir Avrupalı eğitimci "çocuklarınızı yedi yaşına kadar bana verin, ondan sonra sizin olsun" diyo

Ashab-ı Rakîm kimlerdir -2

Geçen haftadan devam1. Kur'an-ı Kerim'in on vücuh-u i'cazından biri de, ihbar-ı bilgayb mucizesidir. Bu mucize de, rakamları çok iyi bilmeyi gerektirir ki yanlış hesap olmasın. Bediüzzaman'ın Rumuzat-ı Semaniye, İşarat-ı Kur'aniye ve Sikke-i Tasdik-i Gaybî gibi eserleri bu meselede orijinal birer rakamlar manzumesidir. 2. Ayrıca kırk cihetten muciz

Ashab-ı Rakîm kimlerdir (1)

Bu tabir hakkında, kanaatimce fikri olan pek yoktur. Çünkü tefsirler bu meselede pek müdellel malumatlar vermemişler. Hâlbuki bu tabir Kehf Suresi'nde açıkça mealen şöyle geçmektedir: "Yoksa sen sadece Ashab-ı Kehf'i ve Ashab-ı Rakîm'i mi ibret verici delillerimizden sandın" (Kehf, 189)Görüldüğü gibi burada Ashab-ı Kehf ve Ashab-ı Rakîm birbiriyle

Râsihun nedir - 2

Şimdi gelelim işin ehli olan Bediüzzaman'a... Evet, her ne kadar ulema-is'sû, Risale-i Nur'a karşı ölü taklidi yapsa da biz bu meseleyi umuma açmaya mecburuz.Üstad Hazretlerinin yazdığı, İşârât-ı Kur'aniye'de, bu sarih ifadelerin geçtiği, 13. ve. 14 ayet-i kerimelerin (Âl-i İmran ve Nisa surelerindekilerin) birincisinin tefsiri gösteriyor ki, "Ehl-

Râsihun nedir (1)

Rasihun, Kur'an-ı Kerimde ismi olan, içtimai hayatımızda cismi anlaşılamayan bir terim.Bu terim bizzat ayet-i kerimelerde geçmesine rağmen birçok alim, hoca ve bilhassa ulema-is'sû, bu tabirlerin semtine uğramaz veya bu tabirleri tahrife yeltenir. Fakat, "Gaybı ancak Allah bilir, başkasına isnat etmek şirktir." diye de, kanaat izhar ederler. Suret-

Hılkatin gayesi nedir

Bilindiği gibi insan ve bil hassa insanların en akıllıları kabul edilen flozoflar ve mütefekkirler hep bu yaratılış gayesini sorgulamışlar ve sırrı hilkati alemi araştırmışlardır.Elbette biz mü'minler olarak her şeyde olduğu gibi böylesine mühim meselede de, kainat sultanının sözü varken başka sözlere itibar etmeyiz. Zira "Elde Kur'ân gibi bir mu'c

Bu kâinat kimin

Haşa bu soruyu bir tereddüt için değil bir gerçeği teyit ve ilan için soruyorum. Çünkü, bu sorunun cevabını bilmeyen nice gafiller vardır.Bu hakikat ayeti kerimede de sorularak, bu gerçek tasdik ettirilmek istenmiştir şöyle ki: Andolsun ki onlara "Gökleri ve yeri kim yarattı" diye soracak olsan, elbette "Allah" derler. Deki: Öyleyse, Allah'tan başk