Râsihun nedir - 2

Şimdi gelelim işin ehli olan Bediüzzaman'a... Evet, her ne kadar ulema-is'sû, Risale-i Nur'a karşı ölü taklidi yapsa da biz bu meseleyi umuma açmaya mecburuz.Üstad Hazretlerinin yazdığı, İşârât-ı Kur'aniye'de, bu sarih ifadelerin geçtiği, 13. ve. 14 ayet-i kerimelerin (Âl-i İmran ve Nisa surelerindekilerin) birincisinin tefsiri gösteriyor ki, "Ehl-i dalalet, müteşabihat-ı Kur'aniye'yi yanlış te'vilat ile tahrifine ve şüpheleri çoğaltmasına çalıştığı bir zamanda ilimde rüsuhu bulunan bir taife o müteşabihat-ı Kur'aniye'nin hakiki te'villerini beyan edip ve iman ederek o şübehatı izale eder. Bu külli mananın her asırda mâsadakları ve cüz'iyatları var. Harb-i Umumi vasıtasıyla Birinci Dünya Harbi vesilesiyle bin seneden beri Kur'an aleyhinde terâküm eden Avrupa itirazları ve evhamları, âlem-i İslam içinde yol bulup yayıldılar. O şübehatın bir kısmı fennî şeklini giydi, ortaya çıktı. Bu şübehatı ve itirazları bu zamanda def eden başta Risalei'n-Nur ve şakirtleri göründüğünden, bu ayet bu asra da baktığından Risale-i'n-Nur ve şakirtlerine remzen bakmakla beraber ulema-i müteahhirînin mezhebine göre "illâllahu"da vakfedilmez. O halde makam-ı cifrîsi aynen, "innel insane le yedğa"şüphesiz ki, insan azgınlaşırnın makamı gibi bin üç yüz kırk dört m. 1925 ederek Resaili'n-Nur ve şakirtlerinin meydan-ı mücahede-i maneviyeye atılmaları tarihine tam tamına tevafukla, onları da, bu ayetin harim-i kudsîsinin içine alıyor. (Sikke-i Tasdik-i Gaybî, s.78) Şimdi kısaca bir değerlendirme gerekir kanaatindeyim. "Bu bin üç yüz kırk dörtte Risaletü'n-Nur ve şakirtlerinden daha ziyade, bu vazifeyi müşkül şerâit içinde sebatkârâne yapan zâhirde görülmüyor. Demek bu ayet onları dahi daire-i harîmine hususî dâhil ediyor." (a.g.e., s.78) Burada muarızıyla beraber aynı tarihe tevafuk etmesi de, çok manidardır. Bu bariz gerçekleri ehl-i Hak itiraf etmektedir ve onları temsilen en meşhurlarından bir-iki misal vereyim: Meşhur mütercim Hasan Basri Çantay: "İlk Meclis'te Bediüzzaman Said Nursi ne kadar haklıymış, biz hocalar Üstad Bediüzzaman'ı desteklemedik ve yalnız bıraktık. Biz hocalar,