Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

Hangi siyaset hangi Said Nursî (1)

Bazı "Nur" talebeleri Münâzarât'ı ya okumuyor ya da görmezden geliyor (gibi)Birinci Söz'ü yazan aynı kalem; onu (Birinci Söz'ü) birileri gelip çalmasın, dilinden besmeleyi almasın diye yıllar önce Hutbe-i Şâmiye, Münâzarât gibi içtimaî, siyasî eserleri yazar. Bir yerde de: "İnsan olun; insanlığınızı elinizden kaptırmayın; mahşer sabahında mı uyanac

Mazlumun ahı

Ööööf, öf, öffffff! Gelsin şu demokrasi artık! Öldük, bittik, yorulduk. Susmak yasak... Konuşmak yasak... Pasak içinde pasaaak... Cehalet dersen dolu dizgin... Ekmek "ateş" içinde... Suratlar geçilmez sırat... Ömrümüz deprem içinde... Bir ümit deyip bekliyoruz. Mecnun öldü; Leyla nerde! Ne zaman belli ne mekan... Enkaza bığuldu imkan... Yoruldu

O bayram gelecek

BAYRAM AYNASI: Bayramlar, ebedi sevinçlerin aralık kapısı... Bu kısa sevinmeler, sonsuz sevinmelere ayna... Bayram... Bu geçici çekirdek bayram sevinçleri; ebedî âlemde cennet ağaçlarına dönüşsün diye... BAYRAM DUÂSI: Artık savaşlardan yoruldu dünya. Şu savaşkan adamlardan da bıktı ki bıktı. Gelin bir bayram duası yapalım. Zalimlerden, münafıklard

Yassaak!

Hürriyet: Yaz kış yeşil ağaç Gölgesinde aç, muhtaç yok. Demokrasi, adalet, meşveret, hukuk gibi öteki "antika" şeyler de düşüyor aklına. Daha başkaları da var.Bunlarsız yaşayamaz, nefes alamazsın. Hürriyet yoksa istibdat var. Demokrasi yoksa krallık... Zaten ya kralcı olur insan ya da kuralcı... Her kralın kendi kuralları olur. Kuralların işlediği

Hayata dönüş denemeleri

HİKÂYENİN KAHRAMANI:Tık tık saatlerin, hayatın bu tatlı telâşesinde... İşinde gücündesin ya... Nefeslerini duyabiliyorsan... Gülümsüyorsan bir papatyaya... Mevsim sinmiş-se gözlerine... Hırslarını gemlemişsen... Pencerene gelen kuşlara, hoş geldiniz, demiş, ikramlarda da bulunmuşsan... Çiçeklerin konuşmalarını duyuyorsan... Yaşadığının farkındaysan

Hayatı gör(me)mek

(2023 - )O "tire"de olacak ne olacaksa... Her ömür o "tire" kadar ve saire... Geçen geçti; ağlamak, sızlamak neye! Sen yeniden başla yeni bir hikâyeye. Tesbih tanesi gibi dağılıyor ömrüm. Mevsimlerin bir acelesi var. 27 Mart, Bin Dokuz Yüz... üç nokta... Dilim varmıyor; selden, rüzgârdan beter saatler... Duran bir şey yok; bu bir dönüş âlemi...

Suskun çığlık!

Yol boyunca çiçek açmış ağaçlar Bir şarkı gibi duruyorlar. Bir türkü... Bir şiir... Nasıl da gülüyorlar öyle! Atmışlar kış yorgunluğunu üstlerinden: "Ölmüştük, kurumuştuk; diriliştik." diyorlar. Sen de at artık şu "ölüm" dendi mi göz yummalarını. Otur, konuş; sana da ha geldi ha gelecek ölümle. Şu baharı bir daha dinle. Dirilişini görmeden geçme. B

Meclis

Said Nursî: "Evet, meşrutiyet; hâkimiyet-i millettir." diyor. Demokrasiyi, Meclis'i, meşvereti tarif ediyor.Bu, bütün bir insanlık için ilaç... Bunu anlamak yani meşrutiyetedemokrasiye yol açmak; hürriyet isteyen herkesin mühim bir vazifesi olarak akıl ve kalp masasının üstünde duruyor. Her kim ki bunu hakimiyet-i millet direğini yaralar ya da süme

Horoz sesleri öldüğünde

Gördünüz mü medeniyet, "moderniyet" diye alıp sattığımız "enkazı!"Horoz seslerini yok niyetine bahçelerden kovmuştuk. Sonra ağaçları, kuşları, kelebekleri... Bu tevhit delillerini okumaz olmuştuk artık. Hey be! Yeni, yepyeni dünyalara açılıyorduk. Havalı havaalanları, baş döndüren hızda ve yükseklikte patır patır şeddadî beton yığınları... Yeşilin

Demokrasinin kolonları

Demokrasi Ülkesi'ne kolay gidilmez; bir gidildi mi daha dönmek istemezsin.Orada sen hem padişah hem kölesin. Finlandiya, İsveç, Norveç, Almanya, Japonya'ya baksana! Orda yürümek, konuşmak, slogan, pankart kısaca insanlık serbest; kabalanmak, babalanmak, kanunsuz, hukuksuz iş yapmak yasak! En iddialı olduğumuz, en hassas mesele inşaatta durum bu...