Zam ülkesinden notlar

Yoo; zamlara karşı değilim! Al şu üç, beş bin maaşı sen de! Geçin de göreyim hele! Geçinebiliyorsan... geç, otur karşıma; çaylar benden...Zamlar olacaksa olur; maaşlara da geldikten sonra... karşı durmak ne haddime! Şu faturalara, şu da sana... Geldi gitti fiyatına... Dayan gitsin zamlara. Böyle değilse kardeş; zam; ateş demek... Seni de yakar beni de... Nerden alıp nereye vereyim! Ha, onu bilmem diyorsan... halka soracaksın hemen. Bir yolu var; ölümden öte dertlerin. Dünya bugün kurulmadı. Bir kara düşüncedir... beni de alıp gitti. N'ettiniz piyasayı böyle! Bir şeye el atamaz oldum. Ver elini uzaklar diyordum. Her şey ateş pahası... Dahası var diyorlar dahası... da buna can dayanmaz. Birden bire böyle olmaz. İşin içinde ne varsa... Meclis'te konuşun bunu. Laftan, itiraftan bıktık. Efendimiz bile akıl danışırdı; savaşa, barışa giderken. Bir çıkış yolu; vakit belki varken! Durup dururken bu zamlar niye Zaten kıt kanaat yaşıyoruz. Şu koltuk belki çeyrek asır... Üstümüz başımız belli... Nerde bizim bu paralar Niye uğramaz ki biraz da bize! Yanımda yöremde adım başı yabancı... Hayır; onlar yerli... Kimdi o şair: "Öz yurdunda garipsin." diyordu! Dün müydü o gariplik; bugün mü "Bir kişiye tam dokuz; dokuz kişiye bir pul..." demişti hızını alamayıp. Hele gel hele şimdiye! Bastığımız yeri göremez olduk. Kendi etimizi, ekmeğimizi yiyemez olduk. Ama çok havalıyız. Cebimiz, cüzdanımız delinmiş; ne çıkar! Bak; dün nerdeydik. Bin dokuz yüz yetmiş, seksendeydik... İki bin kaçlara geldik! Ne kaldı ki yarınlara! Böyle böyle ilerleyeceğiz; yaa! Öyle kolayına geldiği gibi yaşamak yok! Yerli nohut, fasulye, mercimek... ne demek! "Her şey dünde kaldı cancağzım!" Biraz Mevlana okumak lazım... Bedel Ücret asgarî; zamlar azamî... Bu gemi nasıl yürür be abi Duru durağı yok mu bunun Sonun başlangıcı mı yoksa Bakma bunları yazdığıma; Canım çok sıkkın be abi! Araba sokakta; ben evde... Hürriyet frende be abi! Yoksulluk, açlık sınırı... Sınırlar darma duman