Ali Hakkoymaz

Yeni Asya

Yaşama sevinci

Neşe ve endişe iç içeyse dünyadayız, demektir; telâşa gerek yok!İçimize geceler düşer bazen. Bazen Yusuf misali bir kuyu dibinde bazen İsa gibi gökyüzüne kanat vururuz. Zaten bu gelgitler olmasa nasıl yaşanır! Dümdüz yol var mı! Hele yola çıktığımda ilk kendime varırım. Ötesi teferruat mı desem! Nice hastalığıma yollarda şifa topladım. Burada papat

Demokrasi günlüğü

DEMOKRASİ YÜRÜYÜŞÜDemirel'e öğrencilerin yürüdüğü söylenince: "Yollar yürümekle aşınmaz." gibi bir aforizma ile hürriyete kelepçe vurmayın, der. Aradan yarım asır geçmiş... nerden nereye geldik! Yürümeyegör; hişşt! Hürriyet aşınırsa; kimse gökyüzüne bakamaz; herkes aşağı bakar. ÜSLÛP DENİLEN ELBİSE Bu memleket, bizim mi; bizim... Sevginin terazisi

İstanbul mavisi sözler

Üsküdar-Eminönü arası... Rüzgâr, martılar ve dahası...KAHIRLI ŞEHİR Anadolu'yu bırakan, ver elini İstanbul, diye diye doldu da taştı bu kahırlı şehir. Niye İş yok! Bu niye Niyesini işin başına geçenler düşünecek; bizler de düşünmenin kapısını aralayacağız. Her şeyimiz var, var da... formaliteleriresmiyeti aşıp ciddiyeteişin aslına dönemiyoruz. O za

Kar günlükleri

KAR HABERLERİ Haberler çok hoş... Kar yağıyor. Kış vakti "kelebek" baskını her yer... Kışta ıspanak, pırasa; portakal, elma, limon... Pahalı ucuz; her neyse... Manav tezgâhlarına bayılıyorum. Haberler çok hoş... Ocak, kar, meyveler... Ha, bunlar bildiğimiz şeyler; dünyadan haber ver, demeyin. Manşetlere bakmayın! Kar yağıyor; sokak lambaları kar ış

Zam günlükleri

Kafam karışık değil; gayet net... Cebim kevgirden beter... İşte bu âşikar suret... Bu köprüler, yollar benim paramla yapılıyor. Geçerkengeçmezken para ödüyorum. Bir de fahiş zam biniyor üstüne. Bu bizden aldığınız paralar dağa mı kaçtı. Yandı bitti kül mü oldu! Zamlar iyi ise niye düze çıkmıyoruz bir türlü Ekonomi iyi ise zamma ne gerek var Öteki a

Ters köşe, ders köşe, dört köşe

Dünya kendini idare edemiyor. İsrafının, zulmünün yani her anlamda cehaletinin faturasını ödüyor.Okullarının boş olduğunu kendisi de gördü. Şaşkın, perişan, fukara, hadsiz, edepsiz, karmakarışık haliyle, diliyle ne aradığını da bilemiyor. Evler, yollar, köprüler, trenler, uçaklar, vapurlar, baş döndüren üretim bir işe yaramıyor. Dünya kanıyor, yanı

Önce Türkçe

Konuşmuyoruz; bağırıp çağırıyoruz; bu yol, yol değil...Yaşım gereği bunların hepsini yaşadım. Zorlu dönemlerde okudum. Artık inceliriz sandım. Yok! Sonuç: Yerimizde sayıyoruz. Cenap Şehabeddin Tiryaki Sözleri'nde: "Yerinde sayanlar; yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarır." diyor. Bana sorarsanız bundan böyle; birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü, beşi

Dünya muhabbete aç

Karşınızdaki delirdiğinde, ortalığı kırıp döktüğünde sen de delirirsen; ortaya yaşanmaz bir ortalık kalır. Aman ha!Öfkeyle kalkan; oturacak yer bulamaz. Altüst akıllar kimlerse; her şeyi birbirine katıp karıştırmak istiyor. 12 Eylül 1980'lerde bunu yapmak istediler; olmadı. Daha dün yetmiş iki buçuk ırkı barındıran da bizdik. Ne tarih okuduğumuz va