Şimdiki zaman sayfası Ân diyarı (12)

Ahirzamanda baş döndüren kavramların başına "zaman"ı mı yazmalı! Bu "kıyamet yakınlığı" denilen arenada günler bir dakika (gibi) dense yeri

Zaten hangi hesabın toplaması, çıkarması, bölmesi, çarpması ise altmış yıllık bir ömür yirmi dakikaya muadilmiş.

Hele diyorum bu yaşıma geldim de dünyaya az önce gelmiş gibiyim.

Zaman izafi diyorlar; desinler.

Kime göre

Sen kendi saatini kendin tut da ne yap et şimdiki zamana gel!

Bir kolay yolu var mı bunun

İşte bunun peşindeyim ben de: Şimdiki zamanda yaşamak özlemi bu belki de... İstersen hasreti de de!

Öteye beriye gitmek kolay...

Kolay geçmiş ve gelecek hayalleriyle oyalanmak...

Ya elle tutulur şu şimdiki zamanda mıh gibi çakılı kalmak!

İşte bu!

İşte bu, buzlar üstünde tutunmaya durmanın öteki yüzü...

Bir şeyler kayıp giderken belki de uçurum ânında göz yummak gibi...

Zaman bunca hızlı akarken hayatla hep iç içe olmanın yolunu yordamını öğrenemeden sönen hayatlara hayıflanmanın telafiye faydası yoktu.

İşte bu bıçak sırtı bir şimdiki zaman hikâyesi, şiiri, romanı, denemesi, sohbeti, günlüğü, düğünü hattâ...

Şimdinin gözlerinin içine bakarak hayatın elinden tutmak daim başrolde oynamak olsa gerek...

"Hayat zannettiğin hâlât; bulunduğun ândır."da şimdiki zamanı (hayatı) dolu yaşamaya davet yok muydu!

Ân-ı seyyaledir, diyenler baş döndüren dönüşü görmüş olmalılar.

Nefeslerimizi şimdiki zamanda alıp veririz.

Şimdiki zamanda bakarız gökyüzüne.

Şimdiki zamanda uyur uyanırız.

Şimdiki zamanda cıvıldaşır kuşlar.

Şimdiki zamanda bütün aşklar, ayrılıklar, ölümler...

Zamandan şikâyettir şiirlerin temalarından biri de...

Zamanında, zamanın ellerinden tutmayınca kaçıp giden trenlerin ardından dökülen gözyaşları bu mısralara nakşolunan pişmanlık...

Şimdiki zamanı güneşin ışıltılarındaki bir akarsuya sor. Parlayıp sönen o reşhalardaki o şimdiki zamanı...