Hangi siyaset hangi Said Nursî (1)

Bazı "Nur" talebeleri Münâzarât'ı ya okumuyor ya da görmezden geliyor (gibi)Birinci Söz'ü yazan aynı kalem; onu (Birinci Söz'ü) birileri gelip çalmasın, dilinden besmeleyi almasın diye yıllar önce Hutbe-i Şâmiye, Münâzarât gibi içtimaî, siyasî eserleri yazar. Bir yerde de: "İnsan olun; insanlığınızı elinizden kaptırmayın; mahşer sabahında mı uyanacaksınız" diyen Namık Kemal'in Rüya'sıyla uyandığını söyler. Kemal, hürriyeti göremeden zindanlarda çürür ve genç denecek yaşta zatürreden ölür. Adı hürriyet şairine terfi eder. Said Nursî hürriyet ve imanı atbaşı görür. Cibali Babalıktan hoşlanmaz. O, hürriyetin -yolunu yordamını yapar isek- yüz sene sonra geleceğini söyler. Müddet doldu amma miktar-ı kâfi hazırlık yok ki gelen giden yok! Bu Lâhikalar niye var İstikamet için... İfrat ve tefritten içtinap ile vasatı bulalım diye... O, kimlere mektup yazmamış ki... Nursî'nin CHP Kâtib-i Umûmisi ve öncesinde Dahiliye Vekili Hilmi Uran'aki o mektubu es pas geçmek; Said Nursî okuyanların işi olamaz. Toplumun çoğunluğunu yok sayan bir Bediüzzaman yok. O, kurtlarla kuzuları barıştırmak için ömrünü verdi. Fare ile kediyi yan yana doyurdu. Savaştan döner dönmez kılıcı kınına soktu. Musâlahaya birinci sırayı verdi. Ki çok iyi muharipti. Fakat onun silahı, elmas kılıncı kalemdi, kavl-i leyyindi, Sözler'di. O, değil bir insanı yok saymak, dökülen kavak yapraklarına ağlayan, köşe başındaki sarı çiçeklerin hatırını sormayı insanî vazife bilendi. Siyasîlerden bir beklentisi yoktu. Hürriyetlere dokunmasınlar, siyasî ve iktisadî meseleleri çözsünler, yeterdi. Hutbenin Türkçe okunmasına da cevaz vermez. Bir sebebini, siyasîleşen hazır hutbeleri görünce daha iyi anlıyoruz. "Bu gibi ahvâl-i siyasiye yalandan, hileden, şeytanî fikirlerden hâli değildir. Hutbe makamı ise, ahkâm-ı İlâhiyenin tebliği için ittihaz edilmiş bir makamdır." diyecekti. Söylemek zorundayım: Nurların, yarısını kabul edip yarısına dönüp bakmayanlar var. Bu anlayıştakilerin darbecilere "evet" dedikleri hafızalarda. Kimi hocaların peşine düştükleri de... Bazıları bir kişiyi, toplumu, vakfı, derneği, her neyseyi toptan suçluyor. Bu da tuhaf, acı, keyfî... Ne hakla Hani insan bin kapılı saraydı ve 999 kapısı kapalı da olsa o birinden girilebilirdi. Hani bir yolunu bulup girecektik Farklı düşünüyor diyeki o şiddet ve celâllenmeler insanlık âleminin kapısından geri döner, dönmüştür, dönecektir. Nur'un dairesini daraltma izni o Risalelerde yok. Sonra ortada artık parti patırtı da kalmadı ki... İttifaklar var; eski CHP de yok. Hayalinizdeki o CHP yok diye karalar bağlayacak gibilerden de olmayın a canım! Burada da "eski hâl muhal..." Büyükşehirler el değiştirdi de ne oldu; komünizm mi geldi Telâşınız ne için peki Taa ilk mektepte iken kırmızı kitapları elime tutuşturan ağabeylerimden bazıları şimdi bu fakire diyorlar ki sen yanlış yoldasın. Bilmem. Dur, dediğiniz Hürriyet Bulvarı'ndayım. Nerelerde miydim Hürriyet, Meclis, adalet, hukuk, şeffaflık,