Mustafa Sabri Beşer

Star

Diploma fetişizmi!

Oğlumu üniversite kaydına götürdüm. Bahçede beklerken telefonda bir haber dikkatimi çekti. Bir akademisyen, iki yıldır "sallama" tekniğiyle üniversite sınavına giriyor ve iki yıldır da iyi bölümler kazanıyormuş.Bu tuhaf haber zihnime takılırken kayıt için içeri girdik. Girdiğimiz bina tarihi bir yapıydı; sütunlarıyla, işlemeleriyle, ruhu ve sanatıy

Diyanet'ten bu konuya da hutbe bekliyoruz!

Mızrağı çalan kılıfı artık hazır edemiyor.Oturun! Acı sözler edeceğiz.Çünkü mesele hafif tertip bir tartışma değil; doğrudan varoluşsal bir saldırıdır.Evladının gözlerine bakıp orada hayatın anlamını göremeyen bir insanın, dışarıda kazandığı makam da servet de tenekeden ibarettir. Ama bugün o gözlerin içine vitrinler girdi.Bugün evimizin eşiğine ka

Özkök'ün "üç haftası" mı Cumhuriyet'in Spinoza sopası mı

Bir toplumun nabzı nereden ölçülür Bazıları borsa endekslerinden, bazıları da televizyon reytinglerinden ölçülür.Bizim için nabız, cuma hutbesinde atar. Çünkü hutbe, aynı anda milyonlarca insanın aynı cümleye kulak verdiği, aynı ayeti işittiği, aynı ikazı duyduğu bir sahnedir.İşte tam da bu sebeple saldırı hiç bitmez.Cumhuriyet gazetesi yazarı, Spi

RTÜK yalnız kalmasın! Ona kardeş yapalım mı

Hakikat artık boranla, kırağıyla gelmiyor. Bir milletin istikameti; bir müziğin nabzında, bir cümlenin titreşiminde, gözün bir anlığına tuttuğu görüntüde beliriveriyor.Geçtiğimiz ay İngiltere'de "Reklam Standartları Kurumu"'nun Zara'nın iki reklamını "sağlıksız incelikte" modeller kullandığı gerekçesiyle yasaklaması, görünmeyen bir cepheyi görünür

Acil durum! Aileniz için son şansınız olabilir!

Uzun yıllardır hasretini çektiğimiz cümleler nihayet sadır olmaya başladı. Dertliler bilir ki bizimçün yaşamak, her şeyden evvel "çocuklar aşkına savaşmaktır."Bu savaş, silahla değil, korumayla, kuşatmayla, ihya ile yürütülür. Makam, statü, imza değil, kalbin en merkezindeki tekillik olarak adalet ile yürür.Adalet, yalnızca mahkeme kürsüsünde tecel

Kripto Türkçülüğün inkılap maskesi ve ümmete giydirilen Siyonist tasma!

Üstat Nuh Albayrak'ın "Arap liderler"in Gazze ihanetinin sorumlusu "Türkler"dir! yazısını okuyunca, bu enfes araştırma yazısına "belki küçük bir katkı yapabilirim" diye düşündüm.*Bu coğrafyada birileri "Türk'ü" putlaştırırken, İslam'ı susturdu."Ne mutlu Türküm diyene" yazılan cümlenin altında hangi niyetin olduğu sorgulandı mı bilmiyorum.Ancak bugü

Türk kültürüne katkı(!) mı, bebek katili Siyonistlere kadro mu Rıfat Bali'ye cevabımdır…

Bir kitap yazarı, yazdığını inkâr eder miBu yazı, Rıfat Bali'nin "iftira" yaftasıyla karartmaya çalıştığı, fakat bizzat kendi kitabının satır satır itiraflarına dayanan gerçeklerin yüzleştirilmesidir.Geçen hafta yayımlanan "CHP'nin Çift Dilli Anatomisi: İnönü'nün Elleriyle İbranice Müfredat" başlıklı yazıma cevaben, "Rıfat Bali, Mustafa Sabri Beşer

Kaç tencere var, saydın mı

Biliyorum, hepinizin dikkatini çekmiştir bu fotoğraflar. Ben sadece dört tanesini almaya cesaret edebildim ama on binlercesi var.Siz de biliyorsunuz, var!Hani bir fotoğraf vardı... Fotoğrafçı Kevin Carter'ın Sudan'da çektiği, "Çocuğun başında bekleyen akbaba" fotoğrafı...Hah, işte o. Evet evet, o fotoğraf.Fotoğrafı etkileyici kılmak, fotoğrafçının

Normal şartlar altında!

Bir tarafta siyaset, futbol, magazin... Bunlar olmadan haber üretilemiyor, gündem belirlenemiyor.Öte tarafta sekülerlik ve mâsivâ hırsı yüzünden her hamle, ideolojik fırında pişirilmeden sofraya servis edilmiyor.Ateş ölçer gibi "dinsel tonlama" ölçülüyor. İdeolojik radarlar devrede.Eğer dinin varlığı sezilirse... Panik butonuna basılıyor.Laikler, K

Dürzü müsün sen

Yedi yıl önce Kudüs'e gittiğimde, içimde sadece hasret değil, aynı zamanda hakikatle çarpışmaya dair bir hazırlık vardı. O güne dek, Mescid-i Aksâ'nın kapılarında Müslümanlara reva görülen zulmün faili olarak hep organize terör çetesi İsrail askerlerini bilmiştik, görmüştük.Öyle ya o üniformalar, o dipçikler, o kameralar ve o kibirli bakışlar... Si