Mustafa Sabri Beşer

Star

Manevi mafyalar

Toplumsal çürümenin en sinsi damarlarından biri, din, ideoloji ve maneviyat kisvesi altında örgütlenen çıkar şebekeleridir.Ellerinde tesbih, dillerinde zikir, yüzlerinde cila. Fakat içlerinde para, şehvet, makam, ihtiras.Bunlar ne papaz ne padişah ne alim ne arif. Bunlar düpedüz mürtekip...Memleketin belini büken dertlerin en sinisine, en müzminler

Eray'da bu ülkeye dönecek mi

Bir önceki yazımda "manevi mafyaları" yazacağımı söylemiştim. Yazdım da. Ama yiğitler ordusu Hamas ile organize terör çetesi İsrail arasında ilan edilen ateşkes sabaha karşı ruhumu başka bir çalkantıya sürükledi.Gazze sokaklarında ışıklarını yakıp tellal gibi bağıran gençlerin sevinci, çocukların sabaha umutla uyanışı, kadınların yüzündeki ferahlığ

Kına gecesi değil, maskeli balo!

Canlı yayında İkbal Gürpınar'ın dile getirdiği söz hâlâ kulaklarımda çınlıyor! "Bize bu zulmü yapan askerlerin çoğunluğu Türk pasaportu olanlardı."Bu cümle, sıradan bir yayın anı değil. Tarihten bugüne devam eden iç ihanet damarının güncel tezahürü.Ne hazindir ki bu sözler ulusal haber sitelerinde ve gazetelerde yer bulmadı!Emevî döneminde Abdullah

Organize terör çetesine takas teklif edelim!

Dünya nüfusu 8,5 milyar mıHayır!Gazze'de tek nefesle direnen 1,5 milyon onurlu yürek ile onlara el uzatan 497 yiğit, insanlığın gerçek nüfusudur.Geri kalanlar seyredebilen canlılar!Gözaltı, zorbalık, insan hırsızlığı.Diplomasi nutukları sahnede uçuşurken, alıkoyma, esir alma başladı bile. Bu, bizzat insanlığın tamamına açılmış çıplak bir meydan oku

Müge Anlı malzemeyi nereden buluyor

Genç arkadaşlar bir diziyi sosyolojik ve kültürel açıdan değerlendirmemi istediler. Hızlıca baktım. Derinlemesine incelemeye gerek bile kalmadan ortadaki manzaranın çarpıcılığıyla karşılaştım.Çözülmüş aile bağları, sığ karakterler, ihtiras ve aldatmanın etrafında dönen bir hayat...Yasın üzerine bina edilmiş gevşek bağlar, hısımlar arasında şehvet,

Bir kadının telefonundaki buğra notları!

Bir çağın röntgen filmi, bir not defterine işlenmiş. "Sevgilim şunu yaptı, bunu yapmadı..." diye liste tutulmuş. Hani alışveriş listesi gibi, marul, domates, bir kilo da Buğra. Tartıp seçme imkânımız var mıAma işte asıl mesele burada gizli. O satırlar bir kadının şekvasından öte, bir kuşağın zihniyetinin çözülmüş hâlidir. Nikâhsız evlerde yaşanan h

Atatürk Mabel Matiz'i dinleseydi…

"Fatih" ağır gelmiş olacak ki taşıyamamış. Uyduruk bir "ön isim", ardına da eski Yunancadan "sefil"i eklemiş, olmuş sana sarhoş, düşkün ve sefil.Sen kalk, Erdemli'nin bağrında, Torosların koynunda; düğünlerin davulunda harlanan, yaylaların serin nefesinde yoğrulan türkülerin arasında doğ. Silifke'nin yoğurduyla köpüren, halayların tozuyla savrulan,

Bu emanet göçünü biz üstlenelim!

Gazze, yeryüzünde insanlığın alnına çalınmış kara bir damga. Savaş değil, bir uygarlığın işgali, bir vicdanın iflası.Açlıktan ölen çocuklar, ilaçsızlıktan tükenen bedenler, bombaların altında paramparça olan aileler...Gazze'de toplumsal varlık tükenmiş halde. Bir toplumun barınacak çatısı, içecek suyu, güvenli sokakları yoksa o toplum yoktur. Bugün

Yılmaz Erdoğan'ı Gazze'ye davet ediyorum!

Tiyatro, yalnızca sahnede sergilenen bir oyun değil, topluma ayna tutan, insanın iç dünyasına nüfuz eden bir kültürel silahtır. Tiyatro, sinema ve diziler toplumun damarlarında dolaşan gizli kan gibidir.Bugün sahne tiyatrosundan dijital platformlara kadar her mecrada gördüğümüz şey yalnızca "eğlence" değil, aynı zamanda bir "algı mühendisliği"dir.

Yahudi bahane, İslam düşmanlığı şahane!

Bir dakikalık videoda memleketin bütün tarihini toparlamaya çalışan Yılmaz Özdil, kolaycılığın şehvetine kapılmış. "Nasıl oldu da Yahudi düşmanı olduk" diye soruyor.Ama sosyoloji okumadan, arka planı görmeden soruyor.Özdil, 1933 Üniversite Reformu ile gelenleri "Yahudi mazlumiyetinin sembolü" diye takdim ediyor. Oysa o gelişin ardında batıcı elitle