İsmail Kılıçarslan

Yeni Şafak

Bir romantizm meselesi: Türkiye'de tarım

Mustafa Kurdaş dostumuz haklı. Bakanlığı boyunca ağızlarını açıp tek kelime etmedikleri Bekir Pakdemirli görevden alınır alınmaz ona veryansın eden bazılarının tavırlarındaki o "tuhaf ton" oldukça can sıkıcı.Yazılarımı takip edenler pekâlâ hatırlayacaklardır. Bakanlığı esnasında Pakdemirli'yi isim de vererek oldukça sert eleştirdiğim 3-4 yazım var.

Dursak mı biraz

Bu ıssız dağ başında dursak mı birazŞu iflah olmaz doğa romantikleri gibi taştan ocaklar yapar, çalı çırpıyla ateş yakar, pahalı ekipmanlarımızı göstere göstere internetten aldığımız daha da pahalı kahve takımlarımızla kahve pişiririz. Adına da "doğaya kaçış" deriz. Yeteri kadar havalı bulmazsak durumu, çok pahalı bıçaklarımızı çıkarır, ağaçlardan

Hesabını Allah'la mı yaptın

Başlık benim değil bugün. Çok sevdiğim bir dostumun önerisi. Aslında yazı da onunla yaptığımız uzun sohbetten neşet etti.Mesele "kendi küçük hikâyelerini birdenbire büyüten" bazı aktörler üzerinden gelişti.Mesela şu: Bir hoca var. Uzun süredir Müslümanlardan tiksiniyor, İslamcılara da ağzından köpükler çıkararak saldırıyor. Sekülerlerin duymak iste

Ukrayna'nın bana öğrettiği

İlk öğrendiğimi hemen yazayım. Memleketin solcularının ve solcumsularının bayık bir romantizmle tapındığı Grup Yorum var ya. Hani doğrudan DHKP-C'nin doğal uzantısı olarak varlığını sürdüren Grup Yorum. Onların Moskova konserinde okudukları ve Rus tanıtım ajansının bile yazamayacağı o "Ukrayna işgal bildirisi" bana her türden ideolojinin aslında sa

Çakır Ağa'nın koyup gittiği dünya

Çakır derlerdi namına. Gözlerinin masmaviliğinden mülhem. Ağalığı doğuştan değil, sonradan kazanılmıştı. Üstelik parayla, zenginlikle ilgili değildi. Sert bir dünyanın sert bir adamıydı rahmetli. Doğru bildiği doğruları da, yanlış bildiği doğruları da aynı sertlikte, aynı şiddetle yaşadı ve uyguladı hayatına. Aslına bakılırsa çocukluğunu yahut erge

Jeopolitik olmayan bazı notlar

Gezi olaylarından 10 ay sonra yapılan seçimlerde AKP'nin fakir bölgelerden yüksek oylar almasını bir türlü anlayamayan "Bianet" isimli pek de kutsal olmayan bilgi kaynağındaki "Gezi ve Ukrayna ayaklanmaları: Benzerlikler, farklılıklar" başlıklı makaleden anlıyoruz ki Türkiye'deki Gezi olayları ile Ukrayna'daki Maidan olayları birbirine çok benzer m

Sevim abla

Zayıfça bir bedenin üzerine konulmuş güzelce bir yüz ve kocaman gözler. "Değişik güzel" denilen bir güzelliği vardı Sevim ablanın ama yine de herkes onu hastalıklı zannederdi. Çünkü o yıllarda zayıfça olmak güzelliğin değil sağlık kusurlarının ölçü birimiydi.O yıllar dedim değil mi Uzay çağının öncesi, hatta çoğumuz için milattan öncesi. Uzun bekle

DAİŞ'in CHP ziyareti

Altı ay önce annem rahmetli olduğunda beni şahsen arayıp başsağlığı dileyen siyasetçiler de olmuştu, sağ olsunlar bazıları cenazeye de katılmışlardı. Meclis Başkanımız, bazı bakanlarımız, AK Parti Genel Merkezi'nden bazı isimler, pek çok AK Partili vekilHadi adını koyayım. Sıraladığım isimlerin beni arayıp başsağlığı dilemesini ya da cenazeye katıl

Altı "benzemez"in Türkiye planı

Hadi usulünce söyleyelim. Belki biliyorsunuzdur. "Beş benzemez", pokerde kazanan en küçük eldir. Kâğıdın yüksekliğine bakılarak kazanır eli "beş benzemez."Fakat bunlar altı. Hatta gizli ortakları HDP ile yedi. Neyseİngilizcede "unmatched" kavramı vardır. Literal anlamı eşsiz demektir lakin hemen hiçbir zaman "eşsiz" anlamında kullanılmaz.Misal giri

Zonklama

Neşet Ertaş yetişsin istiyorum imdadıma. Yetişmiyor. Daha doğrusu o bile yetişemiyor. Başımda eşsiz bir zonklamayla baş başa akıyoruz Konya'dan Afyon'a yahut Kırşehir'den Ankara'ya yahut Semerkant'tan Taşkent'e. Bozkırdayız en nihayet. Zonkluyoruz başımla birlik olup. İmdada çağırıyoruz Neşet Ertaş'ı ve modern kimyayı. Gelmiyorlar. Kendi kuyusunun