Selamünaleyküm

Bir yerlerden Dino'nun sesi geliyor. Hava, alışıldığı üzere soğuk değil. Daha da soğuk. "Ölüme hazır ol" diyorum yoldaşıma. "Ölüme hazır ol ve ölene kadar elindeki hediyenin kıymetini bil. Yani ölümü isteme ya da kimseyi ölüme zorlama ama ölüme hazır ol işte."Aslında hiçbirimiz hayatın acemisi olmak istemiyoruz. Usta bir terzinin iğneden ipliği geçirmesi gibi bir ustalıkla yaşamın hakkını verebileceğimizi düşünüyoruz. Oysa kabul etmemiz gereken şey şu. Hayat karşısında ustalık, bir ölüm biçimidir."Bu gerçekten böyle mi" diye mırıldanıyor yoldaşım. "Gerçekten böyle olan nedir" diye soruyorum ona. "İnsanın ondan başkasını düşünemiyor olması normal mi yani" Ustayım ya, duraksamadan cevap veriyorum "İnsan ondan başka bir şey düşünebiliyor olsaydı adına aşk denmezdi ki. Sen ölüme hazırlık yapmaya bak."Aşkın konuşulduğu her masada olan oluyor bizim masada da. Çok uzun süren kısa sessizlikler ve çok kısa süren uzun cümleler dolduruyor göğümüzü. Arada, nedenini asla bilemediğimiz o ağrı dokunulabilecek kadar yakıyor canımızı."Bir yerlerden Dino'nun sesi geliyor" diyorum."Tamam o zaman, açık açık anlatayım ben sana" diyor. Her şeyi anlatmamış da geriye kalan tek sırrını bana emanet etmeye karar vermiş gibi. Sanki ölmeyecekmiş gibi.Boşuna yoruyor aslında kendini. Ölmemenin bir yolunu bulan görmedim daha. Ya birlikte ya ayrı ayrı Sonunda ölümün kesin bir gerçeklik olarak geleceğini biliyor olmanın rahatlığıyla ve sızlayan tüm yerlerimin sızlamalarını sevdiğim gerçeğini yedeğime alarak gülümsüyorum. Üstelik biliyorum. Anlatmaya "keşke" diyerek başlayacak ve helak olmaya bir adım daha yaklaşacak. "Keşke daha önce tanışsaydım, keşke hiç tanışmasaydım, keşke şartlar başka türlü olsaydı" diye uzayacak liste. Sonunda "keşke toprak olsaydım" denilecek yere kadar ilerleyecek bütün keşkeler."Keşke yaşamanın da ölmenin de bir yolunu bulsa insan" diyorum yoldaşıma. Ve ısrar ediyorum: "Bir yerlerden Dino'nun sesi geliyor.""Savaşta, dört dağın arasında sıkıştırmış Sırplar bizim çocukları" diyerek anlatmaya başlıyorum. Çember daraldıkça daralmış. Komutan bakmış ki ölüm mukadder. Askerlerine dönüp "bildiğiniz sureleri okuyun, dua edin. Yapacak başka bir şey kalmadı artık" demiş. Askerlerden biri, belki biraz da çekinerek "ben ne bir sure biliyorum, ne bir dua, ne okuyayım komutanım" diye sormuş. Komutan "gerçekten mi" diye sormuş. Asker "sanırım bildiğim tek dini ibare Selamünaleyküm ibaresi komutanım" deyince komutan ona "o zaman sen de Selamünaleyküm de evlat"