Fatma Barbarosoğlu

Yeni Şafak

Zaman aynı kalpler farklı: Birinden nur akıyor ötekinden kir ve irin...

I-Bir şey olur, taşar bardak.Bir şey olur, yatağına küser nehir.Bir şey olur,o şey bütün olmuşlarıolamamışları peşine takıp sürükler.Sabır taşar, kalp susar ve alınan her bir nefes bedene yük olur, ayaklar adım atamaz, el tutamaz, göz göremez.Her faninin hayatında böyle an ya da anlar vardır. Ama bir toplum bunu topyekûn hissediyorsa işte o zaman b

Geçmişte bir gün...

Günümüzün çocukları görmeyi ve hissetmeyi nasıl ve nerede öğreniyor bilmiyorum, lâkin bilmeyi çok istiyorum. Neye şaşırıyorlar, nelerden heyecan duyuyorlar ve hayal dünyalarını neler süslüyor Merakları hangi bahçenin meyvesiZaman zaman torun sahibi olan arkadaşlarım torunlarının söylediklerini heyecanla anlatırken "Lütfen bunları kaydedin, çok kıym

Cenaze selfisi ve yeni insan: Phono Sapiens

Yirmi yıl önce distopik bir hikâye yazılsaydı ve hikâyede kahramanlarının hiç tanımadıkları kişilerin cenazesine belki ünlü birini görürüm, görür de onunla resim çekerim arzusuyla gittiği tasvir edilseydi, metin zihnimizde metalik bir tat bırakırdı. Oysa hayatımıza akıllı telefonlar ve sosyal medyanın girmesi ile birlikte distopik hikâyenin çok öte

Zaruret miktarı bahsine masal sosyolojisi üzerinden giriş denemesi

Aşağıda okuyacağınız metin,telefon konuşmama tanık olan L.'nin sorularına ve onlara verdiğim cevaplara dayanıyor.Yeni Şafak İnternet servisi için Ersin Çelik Beyefendi'den şöyle bir mesaj gelmişti: "Yeni Şafak'ta yayınlanan köşe yazılarının seslendirilmesinde yapay zekâ destekliteknolojiye geçiyoruz... Önceliğimiz, yazıları yazarlarımızın kendi ses

"Hepimiz kadınız..."

Yanındaki 5-6 aylık bebekle kaldırımların üzerine uzanıvermiş kadın. Bir eli bebeğinin başının altında. Öbür eli öylesine yana bırakılıvermiş. Bebek ile arasındaki boşlukta iki beşlik, üç onluk. Kadın uyumuş numarası yapmıyor, hayır. Sanki çok uzaklardan İstanbul'a, taşı toprağı altın İstanbul'a vasıl olmuş ta İstanbul'un altından bellediği taşları

Başarıya kör, hikâyeye sağır bir ülkeyiz

Milli başarılar herkesin hanesine düşen mutluluktur. En güçlüden en zayıfa, en zenginden en fakire herkesin payına coşku düşer milli başarı-larda. Çünkü milli başarılar, bireysel başarılar gibi değildir. Bireysel başarılar en yakın-dakinin haset damarını çatlatabilir, "Neden ben değil de o" sorusunu sordurabilir. Oysa bütün dünyanın gözü önünde kuc

Sihirli ya da zehirli kelime: "İş"

Bazı arkadaşlar, arkadaşlıklar yüktür. Nerede ne zaman karşılaşacağınızı bilmezsiniz ama nerede ve ne zaman karşılaşırsanız karşılaşın o gün sizin sırtınıza bir yük gibi binecek; zaman geçtikçe ağırlığını artıra artıra kendini unutulmaz kılacaktır.Şeniz ile her karşılaşma, yılların yokluğunu telafi edecek bir donanım ile gelir. Son karşılaşma yine

Sokaktaki "yeni insan" ve yeni sokak dili

Neye uğradığımı şaşırdım. Omuzuma dokunup tarihî dizileri izleyip izlemediğimi sordu. İzlemiyorum diyecektim ki... O benim ne cevap vereceğimi zaten biliyor olduğundan hareketle tarihî dizi izlemenin ne kadar önemli olduğu meselesini ayaküstü korsan konferans olarak sunmaya başladı. İyi ki cevap vermemişim diye şükrettim.Muhatabım dur durak tanıyac

Ziyankârın cezasını ikram ile kesmek...

Olay 40 yıl önce geçiyor. Hikâye derin. Mevzu çetin. Bu satırların yazarı biliyor ki herkes kendi meşrebince dahil olacak anlatılana. O halde anlatmaya başlayalım. Afyonkarahisar'ın D. köyünden bir çiftçi, Akçaşarlı bir çiftçinin tarlasının üstüne öküzünü sürüyor. Kazara değil. Doğrudan. Neden sebep! Vardır köy yerinde öyle adamlar. Yol yordam bilm

Müslümanın saati, günü, ayı, yılı...

I-Geçtiğimiz pazar günü, hicrî yılbaşını idrak ettik.Bir zamanlar hicrî yılbaşı için ne çok tebrik alırdık, hatırlayınız. Bu yıl ben dahi tebrikleşmeyi unuttum... Muharrem orucunu kaçırmamak için Kurban Bayramı'ndan hemen sonracep telefonumdan 10 Muharrem'i işaretletmiştim oysa. Üzerinize afiyet basit bir diş çekiminden sonra yaşadığım türlü sıkınt